Tepkilere rağmen infaz düzenlemesi, Meclis’te görüşülüyor. Siyasi tutukluları kapsam dışı bırakan düzenlemeye ilişkin konuşan hukukçu Kerem Altıparmak, hükümetin başka ajandası olduğunu, düzenlemenin siyasi tutuklulara idam anlamına geldiğini söyledi
Elif Aydoğmuş
AKP ve MHP’nin koronavirüs gerekçesiyle gündeme getirdiği “infaz düzenlemesi” içeriği nedeniyle yoğun tartışmalara ve tepkilere neden oldu. Tüm bu tepkilere rağmen düzenleme için Meclis’te görüşmeler başladı. Bir süredir gerek hukukçular, gerekse aydın, yazar ve sanatçılar siyasi tutukluları kapsamayan bu yasanın “infazda eşitsizlik” olduğunu ve derhal değiştirilmesi gerektiğini belirtiyordu. HDP’li milletvekilleri de görüşmeler sırasında tepkilerini bir kez daha göstererek Meclis’te ses çıkarma eylemi gerçekleştirdi. Yasanın amacı koronavirüse karşı cezaevlerinde acil önlem alınması olduğu halde, hasta ve yaşlı olan binlerce siyasi tutuklu kapsam dışında bırakıldı.
Peki yasa kimleri kapsıyor? 25 kişinin öldüğü Çorlu tren kazasının sorumluları, Gezi olaylarında öldürülenlerin katilleri, Aladağ’da 11 çocuğun yanarak ölmesinde sorumlu olanlar, Soma’da 301 madencinin ölümüne neden olanlar ve aralarında kadın cinayeti işleyenlerinde olduğu birçok katil, dolandırıcı, hırsız bu yasanın Meclis’ten geçmesi sonucu serbest kalacak. Haberleri nedeniyle tutuklu olan gazeteciler, HDP’nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu eski milletvekilleri, yerine kayyum atanan HDP’li belediye eşbaşkanları, Osman Kavala gibi aydınlar ve çok sayıda hukukçu ise kapsam dışında bırakılarak cezaevinde sağlıksız koşullarda tutulmaya devam edecek. Düzenlemenin demokrasi açısından son derece problemli olduğunu ifade eden Avukat Kerem Altıparmak konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulundu.
‘Yasa salgına çözüm değil’
Altıparmak binlerce tutukluyu ve ailelerini etkileyen bu yasanın alelacele getirilmeye çalışıldığının altını çizerek, yasanın ne kamuoyunda ne de Meclis’te yeterince tartışılmadığına işaret etti. Altıparmak düzenlemenin bu kadar hızlı geçirilmeye çalışılmasının bir nedeninin koronavirüs olduğunu söyleyerek, diğer nedeninin ise demokrasi açığı olduğunu aktardı. “Peki bu yasa Kovid-19’a çözüm mü? Hayır!” diyen Altıparmak, şöyle devam etti: “Öyle olsaydı insan ayrımı yapmaksızın bu virüsten etkilenebilecek herkesi öncelik sıralamasıyla, yani en başta yaşlılar, sağlık problemi olanlar, hamile kadınlar ve çocukları merkeze alınarak bir strateji geliştirilirdi. Bakın eğer bu yasa Kovid-19 nedeniyle çıktıysa bu hastalık terör bilmem ne suçlara etki etmeyen bir hastalık mı? Siz bu yasayı insani nedenlerle çıkardığınız iddiasıyla hızlandırmadınız mı? Yani Ahmet Altan hastalanmıyor mu ya da Selahattin Demirtaş hastalanmıyor mu?”
‘Mevcut yasadan daha geri’
Yasanın en çok tartışılan yönü “Terör suçları” adı altında cezaevlerinde tutulan on binlerce siyasi tutukluyu kapsamamasının kabul edilir olmadığını ifade eden Altıparmak, “Terörle Mücadele Yasası nedeniyle zaten aynı eylemden dolayı daha fazla cezalandırıldı insanlar. Bu yetmiyor infaz yasasında Terörle Mücadele Yasası ilişkisi nedeniyle daha uzun süre infaz ediliyorlar. Ve tabi bu da yetmiyor, şimdi bir infaz indirimi çıkıyor ve bu infaz indiriminden de bu insanlar yararlandırılmıyor” diye belirtti.
Devletlerin çeşitli suçlara farklı ceza vermesi noktasında bir takdir yetkisi olduğunu ve bunun da hukukçular tarafından kabul edildiğini söyleyen Altıparmak, söz konusu takdir yetkisinin sınırsız olmadığının altını çiziyor. Altıparmak hırsızlığa 30 yıl verip cinayet işleyene 3 yıl verilmesinin bir takdir yetkisi olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Üç kademeyle terör olduğu iddia edilen davranışlar için ki bunların çok önemli bir kısmında hiçbir şiddet unsuru yok, hırlıya, hırsıza, katile, ona buna verdiğinizin 3 katı, 5 katı, 10 katı ceza veriyorsunuz. Her şeyi bıraktım bu artık devletin takdir yetkisi içerisinde kalmayan, bu nedenle adil olmayan bir cezaya dönüşüyor. Bu ceza aslında yeni bir ceza. Bu insanları yargılayıp cezalandırmışsınız. Ama yeniden bir ceza veriyorsunuz. Yani yeni bir suç yaratıyorsunuz. Peki bu suç nedir? Daha önce başka bir suçtan ceza almış olma. Böyle bir suç yaratamazsınız. Yeni bir eylem yok çünkü bu insanlarda.”
‘Başka ajanda hazırlığı var’
Altıparmak, belli bir kesimin, yasanın dışında tutulmasının hem anayasaya hem adalet ilkesine aykırı olduğunu ifade ederek, “Herkes bas bas bağırırken, bunlar ifade özgürlüğü, siyasi nedenle hapisteyken, siz içerde tutmaya çabalıyorsunuz. Çünkü sizin başka bir ajanda hazırlama amacınız var. Bir sağlık problemi var, bu sağlık problemini çözmek için infaz yasasını hızlandırıyorsunuz ama burada bazı insanları ölüme terk ediyorsunuz. Bu arka kapıdan Türkiye hukukuna idam cezasına getirmektir. Ölme riski bulunan insanları siz siyasi amaçla tahliye etmeyip içerde tutuyorsanız bu idam cezasıdır” şeklinde konuştu.
‘Çelişki içindeler’
Altıparmak, kadın cinayeti işleyenlerin, cinsel suçluların ve uyuşturucu baronlarının serbest bırakılması tartışmalarına ilişkin ise kamuoyunun tepkisinin meşru bir sebebi olduğunu ifade etti. Altıparmak, “Bu sebepte şudur: Bunların serbest bırakılması kamu düzenini bozar. O yüzden işte şiddetin temel ilke olması gerektiğini söylüyoruz. Eğer siz buradaki temel ilkenize tahliye edeceğiniz kişinin kamu düzenine, kamu güvenliğine vereceği zarar olarak savunmazsanız tamamen bir çelişkiye dönüşür. Düşünce suçlusunu içerde tutup ama tamamen kamu güvenliğini tehlikeye düşüren bir başkasına veya daha önceki mağdura tekrar saldırabilecek kişiyi serbest bırakacak duruma getirirsiniz. Bunu da hep arka kapıdan yapıyorsunuz” diye belirtti.