Bazı özel hastanelerin koronalı hastalardan ‘ilave ücret’ adı altında para almasına tepki gösteren sağlık örgütleri, “İnsanların ölüm kalım savaşı verdiği bir süreçte hala sağlık hizmetinin paralı olması kabul edilemez” dedi
Yadigar Aygün
Tüm dünyada Yeni tip koronovirüs (Covid-2019) yayılmaya devam ediyor. Eğitim, barınma, yaşam hakkı gibi en temel haklardan biri olan sağlık hakkı kapitalist sistemin getirdiği politikalar sonucunda yurttaşların sağlığını birer rant, ticari meta haline getirdi. Pek çok ülkenin Covid-2019 hastalığına karşı sağlık sistemleri çökmüş durumda. Türkiye’de de benzer bir durum yaşanıyor. Vaka sayılarının giderek artmasıyla birlikte hastalar hastanelerde yer ve yatak bulma sıkıntısı ile karşı karşıya. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, özel hastaneleri pandemi hastanesi olarak ilan etse de hala Sosyal Sigortalar Kurumu’nda ücretsiz tedavi olarak gözükmediği için özel hastaneler yurttaşlardan yüksek tedavi ücreti almaya devam ediyor. Özel hastanelerin Covid-19’lu hastalardan para almasına izin veren düzenleme 5510 sayılı Kanun’da yer alan ‘ilave ücret’ düzenlemesine dayanıyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Tabip Odası Sekreteri Osman Öztürk ve Sağlık Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Gönül Erdem, bir an önce sağlığın ücretsiz olması gerektiğini vurguladı.
Eski usul bıçak parası
Osman Öztürk, özel hastaneler koronavirüs salgını dolayısıyla pandemi hastanesi ilan edilse de hastanelerin hastalardan para aldığını dile getirdi. Öztürk, “Özel hastaneleri pandemi hastaneleri ilan ettiler ama bununla ilgili başka herhangi bir düzenleme yapmadılar. Bu durumda özel hastanelere önceden de acil hasta olarak
gidildiğinde muayene ücretsizdi. Yoğun bakımlar ücretsizdi. Tabi özel hastaneler ambulansla geleni kabul ediyordu. Bir de diyelim ki acil olarak gittiniz, 2 saat sonra acil durumdan çıkarıyor, sizi bu durumda para alma hakkı doğuyordu. İlave ücret diye tanımladıkları şey aslında eksi usul bıçak parası. Şuan da onunla ilgili herhangi bir değişiklik yapmadıkları için özel hastaneler Covid-2019 hastalarından bu parayı alıyor” dedi
‘Hastaneler yetersiz kalacak’
Vaka sayılarının giderek arttığını dile getiren Öztürk, ilerleyen günlerde hastanelerin yetersiz kalacağına dikkat çekti. Öztürk, “Herkes can derine düşmüş. Ortada bir can pazarı var ve hala özel hastaneler hastalardan para alıyor. Orada yapılması gereken şey bir an önce özel hastanelerin Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçmesi lazım. Özellikle İstanbul için giderek vaka sayısı yükseliyor. Hasta sayısı, yatak sayısı, yoğun bakım ihtiyacı artacak gözüküyor. Sağlık Bakanlığı’nın doğrudan özel hastaneleri devir alması lazım. Bu olmazsa da yapılacak şey 5510 sayılı kanununda bu ilave ücretle ilgili düzenleme var. SSK’nin belirlediği fiyatın 2 katına kadar ücretlendiriyor. İstanbul’da bu ilave ücretten 4 kat, 5 kat ne bulursa alıyor. İlave ücret alınamayacak bir durumlar var. Yoğun bakımda kalmak, onkoloji, kalp damar cerrahisi, kalp ameliyatlarından özel hastaneler para almıyor. SSK’nin 5510 yasasına hızla covid-2019’unda eklenmesi gerekiyor. Özel hastaneler burada SSK bize az para veriyor diyor. Az para veriyorsa neden anlaşma yapıyorsun? Yıllardır SSK’den aldığın paralar ne oldu? Özel hastanelerin öz sermayesi yok mu? 2-3 ay zararına çalışsan ne olacak? Özel hastaneler, 2-3 ay zararına çalışamaz mı? Öz sermayeni kullan. Özel hastaneler, bu iktidar döneminde, 17 yıldır bir sürü kar ettiler” diye belirtti.
‘Bu duruma son verilmeli’
İnsanlardan para almaya çalışmanın fırsatçılık olduğunun altını çizen Öztürk, bir an önce hastanelerin kamulaştırılması gerektiğini belirtti. Öztürk, “İnsanlar yatacak hastane arıyor. Burada para alınması hem o kişi açısından kabul edilemez hem de toplum sağlığı açısından asla kabul edilemez. Burada hasta müşteri ilişkisi oluşuyor. Sağlıkta zaten insan vahşi koşullara terk edilemez diye yıllardır söylüyoruz. Covid-2019 pandemisi tüm dünyayı kasıp kavuran, insanların ölüm kalım savaşı verdiği bir süreç. Hala sağlık hizmetinin paralı olması hiçbir biçimde doğru değil. Bir an önce bu duruma son verilmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘Sağlık ücretsiz olmalıdır’
Sağlığın en temel haklardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken Gönül Erdem, her yurttaşın eşit, nitelikli, anadilinde sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi gerektiğini vurguladı. Erdem, “Sağlığın, ücretsiz nitelikli herkese eşit ulaşılabilir ve anadilinde sunulabilir olması gerekiyor. Sağlık temel bir insan hakkıdır. Yaşam hakkıdır. Herkesin eşit ve ücretsiz
yararlanması gerekiyor. Bu elbette ki bu salgında daha kritik bir yerde duruyor. Bu süreci yürütürken bu çok önemli. İnsanlara ücret üzerinden bir tedavi yapılacaksa bu salgını engelleme noktasındaki en büyük engellerden bir tanesi. Bugün zaten dünyada ve Türkiye’deki sağlık sistemini sorgulanmasının temel nedeni sağlığın özelleştirme politikaları ile sağlık alanının metalaşması ve ticarileştirilmesidir. Bugün sağlık sistemleri Covid-19 mücadelesinde ne kadar yetersiz kaldığı, sağlık sistemlerinin çöktüğü bir kez daha ortaya çıktı. Bugün kamu hastaneleri, üniversite hastanelerine devlet herhangi bir destek, herhangi bir katkı sunmazken bu hastaneler borç batağındayken özel hastanelere teşvik ve destek sunması AKP’nin genel sağlık politikaların bir sonucudur. Son on yılda özel hastanelerin ne kadar büyüdüğünü gördük” diye konuştu.
‘AKP sağlığı ticarileştirdi’
AKP’nin uygulamaya geçirdiği Sağlıkta Dönüşüm Programı ile beraber hastaların birer müşteri olarak görüldüğünü ve sağlığın ticarethaneye dönüştüğünü vurgulayan Erdem, “2002 yılında AKP’nin iktidar olmasıyla beraber AKP Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı hayata geçiririm ve bu işin aktörü olurum dedi. Aktörü de oldu. 2002 yılından itibaren ısrarla ve inatla sürdürdüğü bu programa sahip çıkıyor. Sağlığın metalaştırılması, birer ticarethaneye dönüşmesi bu sürecin politikalarının ürünüdür. Bu programa her zaman karşı çıktık. Sağlık ücretli olmaz, sağlıkta tasarruf olmaz, herkesin parası kadar hizmet alması insanlığa aykırı bir durum olduğunu yıllardır söylüyoruz. AKP ısrarlı bir şekilde bu programı sürdüren bir iktidar” dedi.