Diyarbakır genelinde yapılanan koronavirüs test sayısının düşük olduğunu belirten SES Diyarbakır Şubesi’nden Şiyar Güldiken, test sayısının arttırılması gerektiğini söyledi
Koronavirüs (Kovid-19) salgını her geçen dünya ve Türkiye’de yayılmaya devam ediyr. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de şu ana kadar 27 bin 69 vaka ortaya çıkarken, 574 kişi yaşamını yitirdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, kentteki sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunları Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Şah Oruç’a değerlendirdi.
Türkiye’deki sağlık çalışanlarının çalışma koşullarına dikkat çeken Güldiken, daha önce de sağlık emekçilerinin koşullarının düzeltilmesi için eleştirileriyle birlikte taleplerinin olduğunu belirterek, “Örneğin Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bir doktor başına düşen hasta sayısı 341 iken, Türkiye’de 498’dir. Bir hemşire başına düşen hasta sayısı 102 iken, Türkiye’de 431’dir. Bir Diş Hekimi başına düşen hasta sayısı; bin 685 iken Türkiye’de 2 bin 496’dır” dedi. Buna rağmen sağlık çalışanın eksikliği olmasına rağmen 2016 yılında 15 bine yakın sağlık emekçisinin ihraç edildiğini belirten Güldiken, 10 binlerce sağlık emekçisinin atama beklediği, ancak güvenlik soruşturmalarından kaynaklı atanmadığına dikkati çekti.
‘Sağlık emekçilerin iş yükü daha da arttı’
Salgınla birlikte sağlık emekçilerinin iş yükünün daha da artırıldığını belirten Güldiken, “Hastanede tedaviye ihtiyacı olan insanların kar kat fazlası insan bu kışkırtılmış sağlık algısıyla sağlık kuruluşlarına gidiyor ve ilaca bağımlı, bu sağlık sistemini besleyen durumda maalesef. Sağlık alanında çalışma süreleri, dünya ortalamasının üzerindeydi. Bu salgınla birlikte daha da arttı ve var olan mobbing daha da fazlalaştı” şeklinde konuştu.
Ekipman eksikliği
Salgınla birlikte hayati öneme sahip olan maske, eldiven, tulum, gözlük gibi koruyucu ekipman eksikliğinin olduğunu vurgulayan Güldiken, bir an önce sağlık emekçisinin koşullarının iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Hastanelerdeki idareciler ile görüştüklerini kaydeden Güldiken, “Görüştüğümüz her idareci, bu ekipmanların kişi başına az sayıda verildiğini kabul ediyor ve tasarruflu kullandıklarını, salgının artması durumunda var olan stokların yetmeyeceğini ifade ediyor. Oysa sağlıktan tasarruf edilemez diyoruz ve bunun basit bir slogan olmadığı herkes tarafından anlaşıldı” ifadelerini kullandı.
Evlerine gidemiyorlar
Hastanelerinin “Pandemi” olarak belirlenen birimlerinde çalışanların evlerine gidemediğini belirten Güldiken, “Bazı hastanelerin poliklinik dışında kalan binaları, bazılarının da ayrılmış bölümleri, Pandemi birimleri olarak planlanmış durumda. Bu birimlerde çalışmayanlar evlerine gidiyor. Ama birebir Covit hastasıyla çalışan sağlıkçılar için yurtlar ayarlanmış. Diyarbakır’da da böyle bir yurt var ve kalan sağlıkçılar var. Odalarda tek kişi kalınıyor. Ayrıca bir otel de bu dönemde güzel bir dayanışma sağladı. Orada da konaklayan sağlık emekçileri var” dedi.
‘Test sayısı yetersiz’
Kentte şu ana kadar 400 civarında test yapıldığını aktaran Güldiken, “Ancak bu sayı net değil, çünkü şeffaf bir süreç yok maalesef. Çok daha fazla test yapılmalıdır. Dünya deneyimi bize şunu söylüyor; ne kadar test o kadar teşhis demektir. Ve teşhis yaptıkça filyasyon yani bulaşı durumu da daha hızlı kontrol altına alınabilir” dedi.
Salgın yayılması halinde yaşanacak tehlikeler
Salgının yayılması durumunda yaşanacak tehlikelere dikkat çeken Güldiken, “Bireysel olarak kendini koruma bir yere kadar işe yarayabilir. Ancak örgütlü bir şekilde hareket edildiğinde, daha büyük dayanışma ve koruma elde edilebilir. Gelişmelerden yola çıkarak şunu söyleyebilirim; salgın daha da artacak ve dayanışmayan, sadece kendini korumaya çalışan bireyler, toplumlar hatta devletler daha fazla zarar görecek. Dünya Sağlık Örgütünün de siyasetten pek fazla bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Devlet ve iktidar refleksi, şeffaflığı engelliyor. Bu sürecin halka tüm şeffaflığıyla aktarılması gerekiyor” dedi.
DİYARBAKIR