HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, hükümetin işçileri açlıktan veya koronavirüsten ölmek arasında vahim bir tercih arasında bıraktığını söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Beştaş, Hazırlanan infaz yasası, Koronavirüs salgını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı bağış kampanyası ve Tahir Elçi cinayetine ilişkin 5 yıl sonra hazırlanan iddianameye ilişkin açıklamarda bulundu. Beştaş, konuşmasına hızla yayılan koronavirüs salgınına değinerek başladı.
Beştaş’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Dünyada koronavirüs gerçekten pandemi ilan edilmeseydi, belki Türkiye’de vaka bile açıklanmayacaktı. Çünkü Türkiye pandemi ilan edilmeden önce sanki koronavirüsü hiç gelmeyecek, hiç etkili olmayacak gibi bir ruh hali hakimdi. Ama şimdi tam bir kaotik ruh hali içindeyiz. Ölümlerin yayılma hızıyla neredeyse Türkiye’nin dünyada birinci sıraya yükseldi. kamuoyuna açıklanmayan veriler var. Birçok ölümün kayıtlara yansımıyor. Test sayısı hala çok az bu nedenle veriler gerçeği yansıtmıyor, sadece yapılan testler sonucuna göre bunları ifade ediyoruz. Durum bu denli vahimken, iktidardan gelen açıklamalar sermayederlerin işlemini kolaylaştırmaya yönelik.”
Vahim tablo
“Evet, şimdi evde kal çağrıları yapılıyor ama iktidar üretim devam etmeli diyor, Bilim Kurulu tam aksini söylüyor. Üretim niçin devam edecek? Sermayedarlar, iş insanları zarar etmesin diye. Peki, halk ne yapacak? Burada çok önemli bir sınır var. Açlıktan ölmekle koronadan ölmek arasında feci bir tercihe zorlanıyorlar. Ya çalışacak koronadan ölme riskini göze alacak yada çalışmayacak tersinden açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu kadar vahim bir tablo ile karşı karşıyayız.”
Bağış kampanyası
“Dünyada halkın sokağa çıkmaması için önlemler alınıyor ancak Türkiye’de halka sunulan tek şeyin ise IBAN numarası Halka IBAN numaraları dağıtmak yerine, işçileri ölüme terk etmek yerine, ücretli izin vermemek yerine, bu mesele ile başa çıkmamızın bir yolu var. Öncelikle bir kere örtülü ödeneği bu konu ile mücadele için açıklayın. Örtülü ödenek bu dönem kullanılmayacaksa, ne zaman kullanılacak? Başka bir bütçe ne? Savunma bütçesi. Savunma bütçesini halkın sağlığını korumak için kullanmak durumundadır. Diyanet bütçesinin ne kadar büyük olduğunu biliyoruz, nasıl bir şatafat için kullandığını biliyoruz. Evet, işsizler ve yoksullar; yoksulluk sağlık harcamaları için bu kaynaklar kullanılırsa bu meseleyi IBAN numarasız halka yüklemeden aslında çözebilir.”
Virüs fırsatçılığı
Biz ‘ölüm siyaseti’ karşısında ‘yaşam siyasetini’ savuyoruz. Yaşatmak için de her türlü çabayı en üst düzeyde göstereceğiz. Virüsün Türkiye’ye yaradığını bile söylüyorlar. Bu durumu daha fazla ticaret, yolsuzluk ve yandaşları zenginleştirmenin aracı haline getirmeye çalışıyorlar. Neredeyse insanlığın başına gelen bir felaketi Allah’ın lütfu sayacaklar. Aslında neredeyse demeye gerek yok. Allah’ın lütfu saymışlar bile, işte bu kadar etik bir anlayıştan yoksun bir iktidarla karşı karşıyayız.”
İnfaz paketi
“Gerçekten infaz paketini tek kelime ile özetlemek gerekirse, infaz yasasını infaza dönüştürdüler. Bu AKP artık infaz yasası derken, insanları infaz etmektedir. Şimdi bu dönemde bile, korona salgını döneminde bile, ne var karşımızda, bir nefret var, düşman hukuku var ve bundan vazgeçmeyen bir yaklaşım var, örgütlü bir kötülük hali var. İnsanları cezaevinde ölüme terk etmek anlamına geliyor. Korana cezaevlerine bulaştı. Bu yönüyle infaz yasa taslağının kabul edilebilir bir yönü bizim açımızdan yoktur. İnfaz paketi aynı zamanda toplu katliama imza atmaktır. Bir an önce cezaevlerinin boşalması gerekiyor.”
Tahir Elçi iddianamesi
Tahir Elçi’nin 4 yıl 4 ay süren bir soruşturma sonucunda öyle ucube bir iddianame çıktı ki gerçekten hukuken bunu izah etmek mümkün değil. Polislerden hangisinin elçinin ölümünden sorumlu olduğunu tespit etmek mümkün değil demiş savcılık. Ayrıca örgüt mensubu olduğu ifade edilen Uğur Yakışır için de 2 polisi öldürmek ve Elçi’yi öldürmekten ceza isteniyor. Hukuk tekniği ile böyle bir iddianame olamaz. Davanın ayrıntılarına girecek zamanımız yok ama bu iki olayın hem polislerin hem Elçi’nin ölümünün tek bir iddianamede değerlendirilmesi, failleri aklama hamlesidir. Başka hiçbir açıklama bu niyeti izah edemez.”
ANKARA