Gazetemize konuşan siyasi parti temsilcileri, hükümetin kendi dışındaki yardımları engellemesini değerlendirdi. Muhalefet partileri, dayanışma ağlarının hükümetin toplum yararına hiçbir adım atmamasını teşhir ettiği için hedef alındığını vurguluyor
Yadigar Aygün
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla yerel yönetimlerin koronavirüs salgınına karşı başlattığı yardım bağışlarının engellenmesi için dün genelge yayınlandı. Soylu’nun imzasıyla 81 ilin valiliklerine gönderilen genelgede “Son günlerde bazı yerel yönetimler başta olmak üzere kurum, vakıf ve derneklerin 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun açık hükümlerine rağmen herhangi bir izin almadan bazı yardım toplama faaliyetlerine giriştikleri görülmüştür. İzin almadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal men edilir ve sorumlular hakkında kovuşturma yapılır hükmü çerçevesinde gerekli işlemler yapılacaktır” denildi. Genelge yayınlandıktan birkaç saat sonra Ankara Belediyesi ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin bağış hesapları bloke edildi. Geçtiğimiz günlerde HDP’nin de bölgede yaptığı yardımlar kolluk kuvvetleri tarafından engellenmişti. CHP ve HDP’li milletvekili ve PM üyeleri yardımların neden ve niçin engellendiğini gazetemize değerlendirdirdi.
‘Dayanışmadan korkuyorlar’
HDP’ni eski Parti Sözcüsü Günay Kubilay, AKP’nin en çok korktuğu konulardan birisinin toplumsal dayanışma olduğunu vurguladı. AKP’nin iktidarını sürdürmek için toplumu birbirinden izole ve tecrit ederek yardımları engellendiğinin altını çizen Kubilay, “AKP toplumu boğmak, susturmak, sindirmek amacı taşıyor. Yaşanan depremlerde de gördük, daha sonra çığ felaketinde de gördük. Şimdi salgında da görüyoruz ki bu dayanışma ağları oluşturulmasın istiyor. Herkesi tecrit edip herkes kendi başının çaresine baksın diyorlar. Geniş toplumsal dayanışma ağı oluşunca AKP, hiçbir şey yapmama politikasının teşhir olacağı düşünüyor. İnsanlar birbirinden bağları kopuk olunca birbirini anlamakta zorluk çekecek. O yüzden AKP mümkün olduğunca devletin zor aygıtlarını ve şiddeti kullanıyor. Bunu HDP için de yapıyor, CHP için de yapıyor. STK’ların demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların, çeşitli sosyal örgütlerin birbirine yakınlaşmasını, birbirine kenetlenmesini, birbirlerinin yaralarını saracak sorunları kolektif bir irade ile aşabilecek imkanları ortadan kaldırmak istiyorlar. Zaten despotik iktidarların, açık diktatörlerin çok bilinen klasik yöntemlerinden biridir” dedi.
‘Verebileceği bir şey kalmadı’
Kubilay, AKP’nin süreci yönetemediğini de belirterek, “AKP iktidarının uzun bir dönemdir sermayenin lehine izlediği politika aslında bu salgın döneminde uyguladığının bir başka biçimi aslında. Ekonomik kriz döneminden hatırlayalım, aldıkları bütün önlemler toplumun yüzde birlik kısmı için alınan önlemlerdi. Salgın için açıkladıkları ekonomik paketin 98 milyarı kendi yandaş sermaye gruplarına peşkeş çekilecek. Bu salgında da kendi iktidarlarını ayakta tutmak için çalışıyorlar. Şimdi her şeye çökmüş durumda. AKP’nin topluma aslında verebileceği iktisadi, sosyal, kültürel hiçbir şey kalmadı. İşçilerin sağlığı konusunda hiçbir önlem almaksızın sağlığını hiçe sayarak üretim sürecini devam ettiriyor. Erdoğan, rejimi bu salgın sürecinde başka bir düzeye taşımak istiyor” diye konuştu.
‘Kulağının üzerine yattı’
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, sosyal bir devlette belediye, dernek, vakıf gibi kurumlara görev düşmeden devletin sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini dile getirerek, “Bu salgında maalesef birçok kişi işsiz kaldı. İşletmeler şuanda işletilemiyor fakat hala kiralar ödeniyor. Dolayısıyla bu süreçte CHP olarak AKP’ye insanların mağduriyetlerinin giderilmesi için çağrıda bulunduk. Maalesef iktidar partisi kulağının üzerine yattı. Bugüne kadar toplanan paraların zaten hesabını vermiyor. Şimdi de ortada para yok. Bunun üzerine belediyelerimiz bir sorumluluk aldı. Hem kendi bütçelerinden yapabildikleri kadar karınca kararınca hem de duyarlı yurttaşların bağışlarıyla sosyal devlet anlayışını yerine getirmeye çalıştı. İktidar partisi bunun toplumda olumlu karşılığını görünce rahatsız oldu. Çünkü yapılan yardımlar yerini buluyordu. Bugüne kadar yurttaşların alışmadığı bir durum yardımların yerini bulması. Bu durum iktidarı rahatsız etti. AKP kendi bir bağış kampanyası başlatıp belediyelerin bu anlamdaki yaptıkları yardımların önünü kesti. Burada tabi ki bir iyi niyet yok” diye konuştu.
‘Kızılay nerede?’
Toplumda AKP’ye duyulan güvensizliğe dikkat çeken Taşçıer, AKP’nin siyasi rant elde etmek istediğini vurguladı. Taşçıer, “Amaç üzüm yemekse insanların, yurttaşların mağduriyetini gidermekse dört bir koldan bu dayanışma devam ettirilir. Amaç burada yurttaşların sorunu çözmek değil buradan bir siyasi rant elde etmek. Umarım topladıkları bağışlar yerini bulur. Çoğu kişi iktidara güvenip bağışlarını onlara yapmıyorlar. Hala güvendiği belediyelere veya ‘Ben gider yapacağım yardımları veririm’ anlayışındalar. Üzüntü verici bir tablo. Bugüne kadar iktidarın bağışları şeffaf yürütmediğini 15 Temmuz’dan biliyoruz, deprem vergilerinden biliyoruz. Bu bağışların nereye harcandığını bilmiyoruz. Ortada olmadığını, ihtiyaç sahiplerine ulaşmadığını biliyoruz. Kızılay ortada yok. Kızılay TÜRGEV Vakfı’na Amerika’da yurt açması için para verdi. Bu kadar yardımseverse Kızılay nerde bu süreçte. Vergi indirimi alan şirketler nerede? Yandaşlar nerede? Devletin kasasından inşaat yapan, yol yapan şirketler nerede? Bunlar bağış yapsın. Keşke 3-5 kişinin verdiği cüzi miktarlarla bu iş dönmese” dedi.
‘Yasaklarla bir yere varılmaz’
CHP PM üyesi Haluk Pekşen de, belediyelere yapılan yasaklamalarla AKP’nin bir yere varamayacağını belirtti. Pekşen, “Her kesim Türkiye’nin muhtaç insanlarının, ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmaya çalışıyor. Bugüne kadar deprem için toplanan paralar vardı. Bu paraların akıbetleri hakkında sürekli kuşku oluştu. Bu paraların akıbetleri ne oldu diye sorulduğunda soran insanlar ya tehdit edildiler ya da hakarete uğradılar. Toplumun AKP’nin yaptığı yardım kampanyasına ciddi anlamda bir destek vermesi söz konusu olamaz. Türkiye’nin en önemli yardım kuruluşu Kızılay, ama kısa süre önce yaşayıp gördük ki Kızılay yolsuzluğa tümüyle batmış durumda. Böyle olunca insanlar yardım kuruluşlarına itibar etmiyor. İnsanlar güvendikleri kurumlara yardım yapma arayışı içine girdiler. İnsanlar yardımların gerçek adreslerine ulaşsın istiyor. AKP iktidarı Türkiye’deki devlete güveni yıktı. Bu güven yıkılınca insanlar farklı arayışlar içinde olacaktır. Bu yasaklamalarla hiçbir yere varılmaz” diye belirtti.
‘Can güvenliğine tehdit’
AKP’nin toplumu ötekileştirdiğine ve ayrımcı politikalar uyguladığına dikkat çeken Pekşen, CHP ve HDP’nin yaptığı yardımları engelleyerek insanların can güvenliğini tehdit etmiş olduğunu belirtti. Pekşen, “İnsanlar evlerine aş götüremeyeceklerse, tencerelerinde bir şey koyamadığında insanlar can güvenliğini tehdit eden bir durumla karşı karşıya kalır. Aç kalan insan bunu hayatıyla öder. AKP, kendi siyasal amaçları doğrultusunda insanların can güvenliklerini böyle büyük bir tehdidin altına sokamaz. AKP bugüne kadar toplumu ötekileştirerek, ayrıştırarak var olan siyasi bir parti. AKP, Türkiye’de her yurttaşın eşit, adil aynı haklara sahip olduğumuz bilincinden toplumu uzaklaştırarak ümmet bilinciyle hareket ediyor” dedi.
‘Yurttaşlardan yoğun talep’
CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ise, “Türkiye adeta bir yangın yerine dönmüş durumda” diyerek AKP’nin sosyal devlet anlayışından uzak olduğunu söyledi. Bingöl, “Böyle bir ortamda ayrımcı, ayrıştırıcı, nefret duygularıyla hareket etmek bugünlerin ruhuna aykırı. Belediyeler devletin yapamadığı pek çok şeyi yaparak insanlara yardım etmeye çalıştı. Bağış toplamak bu tür kurumların görevleri arasındadır. Toplanan bağışların içeriği çok net biçimde gösteriliyor. Hangi gıdaların olduğu tek tek yazıldı. Bu kadar şeffaf bu belediyelerimiz. Ankara Belediyemize yardım isteyen başvuru yapan kişi sayısı 81 binin üzerinde. Sosyal devlet olduğunu iddia eden bir devlet yurttaşlarına gerçekten sosyal devlet anlayışı gereğini yerine getirip yardım yapsaydı bu belediyeler bağış toplama ihtiyacı hissetmeyecekti. Yurttaşlardan belediyelerimize çok yoğun bir talep var. Belediyeler bu çaresiz insanları görmezden mi gelecek? Günlük kazancıyla hayatını geçindirmeye çalışan insanlara belediyelerimiz yardım etmeyip de ne yapacak?” dedi.
‘İktidar yardımdan rahatsız’
AKP’nin toplanan yardımlardan rahatsız olduğunu dile getiren Bingöl, “Bu süreçten rahatsızlık duyanlar bu yardımları engellemeye çalışanları yurttaşlarımız çok iyi bir şekilde görüyor. Yarın bu yardımların ulaşmadığı yerlerde yaşananların sorumlusu bu iktidardır. İnsan odaklı belediyecilik yapıyoruz. Çok ciddi ilgi gördüğü için bu ilgi iktidarı rahatsız etti. Herkes kendi özgür iradesiyle bu bağış kampanyaya müdahil oluyor. İktidarın yaptığı bağışların akıbeti belli olmadığı için yurttaşlar kuşku ile yaklaşıyor. Ne yaparsa yapsınlar yurttaşlarımızın ilgi artarak devam ediyor. Belediyelerimiz bu yardımları yapmaya devam edecek” diye konuştu