Barış Doster isimli yazar, eğer New York Times’ta yazıyor olsaydı, onu avuçlarımız patlayana kadar alkışlardık. Derdik ki, bu yazar ülkesinin Rusya ve Çin’e karşı emperyalist saldırganlığını ne de güzel yerden yere vurmuş, koronavirüsle savaşta nasıl da meselenin “püf noktasını” keşfetmiş, Amerikan toplumunun “bam teline” amma da “esaslı dokunmuş” filan derdik.
Ama arkadaş Cumhuriyet yazarı. Türkiye’de yazıyor.
Peki ne yazıyor? Okuyalım:
“Dünyada silahlanmaya en fazla bütçe ayıran, silah üretiminde ve ticaretinde liderliği bırakmayan, 2020 yılı savunma bütçesi 738 milyar dolar olan ABD’nin başkanı da, nükleer silahların, savaş uçaklarının, patriot füzelerinin, uçak gemilerinin salgın hastalığı yenemediğini er ya da geç öğrenecek. Sözün özü, petrol tekellerinin, otomotiv şirketlerinin, silah endüstrisinin, finans lobisinin, inşaat sektörünün hizmetinde olan, çıkarlarını savunan, sözcülüğünü yapan siyasilerin işi, eskisinden zor olacak. Fakat bu siyasiler kendiliğinden sahneden çekilmeyecek. Onlardan kurtulmak ve daha insanca, hakça bir düzen kurmak için; ideolojik berraklık, politik tutarlılık, örgütlü mücadele ve devrimci kararlılık gerekecek.”
Aslında çok güzel. Tamamen doğru. Korona salgınını tartıştığın zaman sağlık sistemindeki rezalete değinmekle kalmayacaksın, ülkenin savaş için harcadığı paraya gözünü dikeceksin. Barış Doster de öyle yapmış. Yapmış ama bir “küçük” hata da yapmış: Salgınla sarsılan ABD Doster’in ülkesi değil. Arkadaş Türkiye’de yaşıyor. Paşası bile koronadan terk-i dünya eden Türkiye’de Erdoğan’ın emekliye bir ay için bin lira verirken, Kürdistan dağlarının bombalanmasında, savaş uçağının bir saatine 150 bin lira harcamasına, Libya’ya gönderdiği lejyoner DAİŞ iltisaklıya ayda 2 bin dolar vermesine işaret etmeden Trump’ın savaş harcamalarından söz etmenin ciddi anlamı vardır.
Ulusalcı, tıpkı yankesicinin “karakolda doğruyu söyleyip, mahkemede şaşması” gibi, Amerika’da “doğru” söylüyor, Türkiye’de “şaşırıyor”.
Gerçi Doster’in yazısına bir başka açıdan bakmak da mümkündür. Çünkü Doster’in alıntıladığım paragrafında, sanki “Trump sana söylüyorum, Erdoğan sen anla” diyor gibidir. Doster Trump’ı “petrol tekellerinin, otomotiv şirketlerinin, silah endüstrisinin, finans lobisinin, inşaat sektörünün hizmetinde olan, çıkarlarını savunan, sözcülüğünü yapan” bir siyasi olarak tarif ediyor. Sanki Erdoğan’ı tarif eder gibi.
Ne dersiniz? Bu tarifi yaptıktan sonra da şöyle yazıyor: “Fakat bu siyasiler (acaba Trump ve Erdoğan gibi siyasetçiler mi demek istiyor?) kendiliğinden sahneden çekilmeyecek. Onlardan kurtulmak ve daha insanca, hakça bir düzen kurmak için; ideolojik berraklık, politik tutarlılık, örgütlü mücadele ve devrimci kararlılık gerekecek.”
Belki de böyle bir Ezop dili kullanmış olabilir Cumhuriyet yazarı.
Ama ben bu tezde ısrar etmeyeceğim. Doster’in aslında ABD’den söz ederken Türkiye’yi kastettiğinde ısrar etmem durumunda Doster’in başı belaya girebilir.
Aşağıdaki paragrafta geçen “ABD” sözcüğü yerine “Türkiye” sözcüğünü ve “Trump” yerine de “Erdoğan’ı” koyun ve öyle okuyun:
“ABD yurttaşlarının, salgın hastalıkla mücadelede sadece temizlik ürünlerine, ilaçlara, gıda maddelerine değil, aynı zamanda silahlara da yoğun talepte bulunduğu, ABD’de marketlerin ve eczanelerin yanında, silah dükkânlarının da boşaldığı düşünüldüğünde, halkın güvenlik endişelerini gidermek için de yoğun mesai harcayacak Trump.”
Doster’e inanacak olursak ABD’de halk Trump’a karşı silahlanıyor.
Şimdi biz, Doster aslında bir “sosyal-emperyalist” değil de, “ABD emperyalizmi sana diyorum, Türk bölgesel emperyalizmi sen dinle” gibi devrimci bir Ezop’luk yapıyor, Türk ve Kürt halkı daha şimdiden Erdoğan’a karşı silahlanıyor” demek istedi diyerek onu savunmaya kalksak…
Ardından da, “nitekim o, ‘Onlardan (Trupm ve Erdoğan’dan) kurtulmak ve daha insanca, hakça bir düzen kurmak için; ideolojik berraklık, politik tutarlılık, örgütlü mücadele ve devrimci kararlılık gerekecek” diyerek “devrimciliğini, enternasyonalciliğini” kanıtlamıştır hükmünü versek…
İlginç olurdu, ama Doster’e de yazık olurdu.
İyisi mi başa dönelim ve Doster’i Türk devletinin hışmından korumak için gerçeği söyleyelim, tutuklanmasını önleyelim:
Barış Doster Mustafa Kemal’in askeridir, Amerikan savaş bütçesine ve Amerikan emperyalizmine karşıdır, Saray’ın savaş bütçesinden ve Türk bölgesel emperyalizminden (biraz da Çin emperyalizminden) yanadır, Lenin’in deyimiyle “sosyal emperyalisttir.”
İkilem açıktır: Ya Libya’dan, Suriye’den, Irak’tan askeri çekecek, milyarları Kürdistan dağlarını bombalamak için harcamaktan vazgeçeceksin ve savaş bütçesinin yüzde doksanını virüsle savaş için harcayacaksın ya da virüsün halkı öldürmesine hizmet edeceksin…