Meclise sunulan infaz yasası teklifinde siyasiler kapsam dışı bırakıldı. Aydın, sanatçı, yazar, siyasetçi, hukukçu ve birçok kesimden isim, ‘#İnfazdaEşitlikYaşatır’ mesajı verdi
Koronavirüs salgını (Covid-19) dünyada olduğu gibi Türkiye’de de can almaya devam ediyor. Birçok ülke salgını önlemek için çeşitli önlemler aldı. İran’ın da içinde olduğu ülkeler en riskli yerlerden olan cezaevlerini boşalttı. Türkiye de bu kapsamda infaz indirimini kapsayan Meclis’e bir kanun teklifi sundu. Ancak sunulan teklifte siyasiler kapsam dışı bırakıldı.
Siyasilerin kapsam dışı bırakılmasına toplumun her kesiminden tepkiler yükseliyor. Sosyal medyada da #İnfazdaEşitlikYaşatır etiketi ile kampanyası başlatıldı. Aydın, sanatçı, yazar, siyasetçi, hukukçu ve birçok kesimden isim, görüntülü mesaj ile teklifin siyasileri de kapsamasını gerektiğine vurgu yaptı.
Hükümete çağrıda bulunan aydın, yazar, gazeteci, akademisyen, şair, sanatçı ve siyasetçilerin verdiği mesajlar şöyle:
Hicri İzgören: Zor günlerden geçiyoruz. Her konuda yardımlaşma ve dayanışma zamanı. Kamu sağlığı ve adalet için topluma karşı işlenmiş suçlar dışında, herkesi kapsayacak bir infaz yasası sağlanmalıdır.
Siyasetçi Ufuk Uras: Normal zamanlarda değil, kriz zamanlarında nasıl davrandığımızla insanlık ölçülür. İnsan yaşamı kutsaldır. Mahpuslar arasında infazda ayrım yapılmaması, insanlığın, vicdanın göstergesidir. Ölümden değil, hayattan yana olalım. Bu bir hayat memat meselesidir.
Oyuncu Lale Mansur: Birleşmiş Milletlerin de sizden talep ettiği gibi yeni infaz yasasına siyasileri de etmenizi istiyorum. Birazcık vicdanınız varsa yaparsınız.
Şair ve yazar Ahmet Telli: Acıda ve sevinçte ortak olmaktan söz eden devletin, kendi sözünü kıymetlendirmek için önünde bir fırsat var: infaz yasası. Bu yasa cezaevlerindeki hastaları, düşünceleri nedeniyle içeride tutulan aydın, yazar ve gazetecileri dışta bırakırsa, söz bir kez daha haysiyet kaybına uğramış olur. Unutmayalım, koronavirüsü bir gün elbet alt edilir. Sokakları, caddeleri yine doldururuz. Ama bu infaz yasası hastaları, düşünceleri nedeniyle içeride tutulanları unutursa, yaralı bir vicdanla yaşayacaktır, onları görmezden gelenler. Yaşamak dedim de ne diyor şair Ataol Behramoğlu, ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağandır ve hayat sunulmuş bir armağandır insana.
Sosyolog Neşe Özgen: Virüsler insanlar arasında ayrım yapmıyor. Devletin yeni geliştirmeye çalıştığı infaz indirim yasası, bir tür mahcup gizli idam yasası olmasın istiyoruz. Geleceğimiz için, toplumsal eşitlik için, birlikte yaşayabilmek için cezaevlerinde infazda eşitlik istiyoruz.
Sanatçı Suavi: Biz kamu sağlığı, adaletin tesisi, ortak, eşit ve birlikte yaşamın inşası açısından, cezaevlerindeki 300 bin tutsak için infazda ayrımsız eşitlik istiyoruz. Canlıyı, insanı, toplumu ve insanlığı yaşatmak için infazda eşitlik istiyoruz. Mahpuslar arasında bir ayrımı kabul etmiyoruz. Çünkü bu ötekileştiren, diğerlerini kesinlikle ölüme terk eden bir yaklaşım olacaktır ki ne adalete ne vicdana ne hukuka asla sığmayan bir sonuç üretecektir.
Siyasetçi Akın Birdal: Öncelikle siyasi mahpuslar, gazeteciler, hak savunucuları, avukatlar, yazarlar ve öğrenciler serbest bırakılmalıdır. İnfaz yasasında sağlanacak eşitlik hem toplumun beklentilerine karşılık vermiş olacak hem de toplumsal barışın önemli bir adımını oluşturacak. İnfaz yasasında eşitlik sağlansın ve cezaevlerinin kapıları açılsın. Herkes evinde kalabilsin.
Şair Hıdır Işık: Birlikte mücadelenin önemini vurgulayan devlet yetkililerinin, topluma karşı işlenen suçlar haricindeki tüm tutsakların infaz yasasına dahil edilmesini, eşit yurttaşlık ve insan hakları gereği bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum.
Siyaset bilimci ve yazar Nuray Mert: Ceza infaz yasasında eşitlik istiyoruz. Bu ülkede düşünce suçlarının, siyasi suçlarının, cinayetten daha ağır cezalandırıldığını biliyoruz. Ama bu kez can sağlığı, can güvenliği söz konusu. Hiç olmazsa bu koşullar altında ceza infaz yasasında eşitlik gündeme gelsin.
Akademisyen Onur Hamzaoğlu: İnfaz yasasındaki ayrımcılık, var olan eşitsizlikleri daha da arttırıp derinleştirecek, hem de korona salgının yaşanmakta olduğu bu günlerde, önleyemeyeceğimiz acılara, ölümlere sebebiyet verecektir. Kimse bu vebalin altından kalkamaz. O nedenle ayrımcılığa bir an önce hep birlikte son verelim.
Dansçı ve kareograf Zeynep Tanbay: Hiçbir suç işlememiş, yasal bir temel olmadan hapse atılan siyasi tutuklular ve sadece muhalif oldukları için hapse konulan insanların, yargı paketinde olması gerekiyor. Hele ki uyuşturucu çetelerinin, uyuşturucu suçlularının bu kapsam içinde yer alması, indirimden, denetimli serbestlikten yararlanması, infaz indiriminden yararlanması söz konusu iken, hiçbir suç işlememiş 50 bine yakın, öğretmen, öğrenci, ev kadını, iş insanı, akademisyen, aydın, yazar, gazetecinin hapiste tutulması, bu toplumun kabul edemeyeceği bir şey. Bu kararı alanları da asla affetmeyecektir.
Oyuncu Deniz Türkali: Canlıyı, insanı, toplumu, insanlığı yaşatmak için, infazda eşitlik istiyoruz.
Anayasa Hukukçusu Sevtap Yokuş: Salgın hastalıklar nedeniyle devletin vatandaşları için bir takım önlemler alması zorunludur. Bu kapsamda cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler için de bir takım önlemlerin alınması gerekir. Ancak bu önlemler alınırken, tutuklu ve hükümlüler arasında yapılacak ayrım, anayasanın eşitlik ilkesini içeren 10’uncu maddesine ve iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetine sahip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına, ayrıca sözleşmenin 14. Maddesindeki ayrımcılık yasağına aykırılık oluşturacaktır.
Sendika yöneticisi ve yazar Mustafa Paçal: İnsanların topluca bulunduğu yerlerin başında cezaevleri geliyor. Cezaevleri bu anlamda büyük bir risk alanı oluşturuyor. Bu konuyla ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de bir açıklama yaptı. Hükümet bu yönde bir infaz tasarısını Meclis’e getirmek istiyor. Bu atılmış olumlu bir adım. Ancak bu adımın gerçekten adaletli ve haklı olabilmesi için infaz eşitliğine ihtiyaç var.
Şair Şükrü Erbaş: Ölümün dünyayı kuşattığı şu günlerde, insanların adalet duygusunu ölümden daha ağır bir ayrımcılıkla yaralamayın. Bu coğrafya acıya doydu, insanı yüceltecek olan barıştır, kimseyi küçük düşürmeyecek bir adalettir. Bunun kapılarından birisi ise cezaevleridir. İnfaz yasa tasarısını sizin gibi düşünmeyenlere kapatmayınız. Hiç olmazsa şu günlerde adaletiniz ölüme dönüşmesin, yaşama güç versin.
Söz yazarı Gültan Kaya: Muhalif olmak da düşünceyi ifade etmek de suç değildir. Adaleti sağlarken, adalette eşitliği sağlayamazsanız, toplumsal dokuyu onarılmaz biçimde boşmuş olursunuz. Adalette ayrımcılık olmaz. Çok ağır zamanlardan geçiyoruz insanlık olarak ve iki değerli kavramı yeniden hatırlamak zorundayız. Vebal ve vicdan. Ben bir yurttaş olarak işin vicdani tarafı gereği infaz yasasında eşitlikten yanayım. Vebal ise sorumluların boynuna.
Akademisyen Vahap Coşkun: Türkiye cezaevlerinde doluluk oranı yüzde 121. Cezaevlerinin bu şekilde dolup taşması, koronavirüsünün yayılmasına davetiye çıkarıyor. Korona hükümlüleri ve tutukluları ayırt etmiyor. Korona suçlar arasında da bir fark gözetmiyor. Hukuki durumları veya itham edildikleri suç ne olursa olsun, cezaevlerindeki herkes bu virüsün tehdidi altında yaşıyor. Devlet cezaevlerinde her bireyin yaşam ve sağlık hakkını korumakla mükelleftir. Bu nedenle cezaevlerinde bu virüsün yayılmasını engellemek amacı taşıyan yasal düzenleme, mutlaka ama mutlaka cezaevlerindeki herkesi kapsamak durumundadır. Anayasanın 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve AİHS’in 14 maddesindeki ayrımcılık yasağının gereği budur.
Siyasetçi Gülseren Onanç: Şuanda hapiste bulunan 300 bin vatandaşımız, koronavirüs tehdidiyle karşı karşıya. Benim 3 tane kırmızı çizgim var: çocuk istismarcıları, kadın katilleri ve uyuşturucu çeteleri. Bunların dışındaki bütün mahkumlara eşit bir şekilde bu infaz yasasının uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eşitlik varsa adalet vardır. Bu zor süreci de eşitlik ve dayanışmayla atlatacağımıza inanıyorum.
Oyuncu Julide Kural: Koronavirüs salgını nedeniyle insanlık gerçek anlamda bir sınavdan geçiyor. Bir kişinin sağlığı, tüm insanlığın sağlığı anlamına geliyor. Bu yanıyla baktığımızda da cezaevleri koşulları ve salgının boyutları düşünüldüğünde, aslında bir infaz yasasının gündeme getirilmiş olması, son derece olumludur. Ancak bu infazda mutlak suretle bir eşitlik olması gereklidir. Sadece çocuk istismarcıları, kadın katilleri ve uyuşturucu çeteleri dışında, yani topluma karşı işlenmiş suçlar dışında kalan tüm mahpuslar ve tutsaklar için mutlak suretle bir tahliye söz konusu olmalıdır.
Şair Fadıl Öztürk: İnsanca yaşamayı bir vebale gibi gömüp, uzaklaşmayacak, iyiliğe olan inancımızı asla yitirmeyeceğiz. Bir insanın sağlığı, bütün insanların sağlığıdır. İnfazda eşitlik istiyoruz.
Orkestra Şefi: Cem Mansur: Siyasi tutukluların yeni infaz yasasının kapsamının dışında bırakılması düşünülüyor. Bu durumda kimseden vicdan beklediğim yok. Ama cennet ve cehenneme inanan kişiler olarak, bunun altından nasıl kalkarsınız siz düşünün.
Avukat Eren Keskin: Türkiye Cumhuriyeti devletinin dahiciler tarafından yapılmış anayasasındaki 10’uncu maddesi kanun karşısında herkes eşittir der. Bu nedenle infazda eşitsiz uygulama herşeyden önce anayasaya aykırı demektir.
HABER MERKEZİ