Gündeme dair açıklamalarda bulunan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, hükümetin salgın karşısında iflas ettiğini belirterek, “Cumhurbaşkanı yurttaşlara IBAN numarası vererek dünya tarihine geçti” dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Oluç, koronavirüs (Kovid -19) salgını, İçişleri Bakanı tarafından 81 ile gönderilen yeni genelgede yer alan, belediyelerin yardımları valilik izniyle yapılmasına, hükümetin halktan bağış toplamasına ve infaz yasasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Oluç, iktidarın koronavirüs salgınına yetersiz önlem aldığını belirterek konuşmasına başladı.
Oluç’un konuşmasının satır başları şöyle:
“Koronavirüsün ülkemize nispeten geç girmesinin doğurduğu bazı geçici avantajlar, iktidarın tutumuyla ortadan kalkmıştır. Geç önlemler alarak, ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Koronavirüsle mücadelede dünyada iki örnek var. Bunlardan bir tanesi salgını bastırıp durdurmayı değil, hafifletmeyi seçen önlemlerdir. İktidar salgını bastırıp durdurmayı değil, hafifletmeyi seçen yöntemleri benimsemiştir ve onları uygulamıştır. Yani bu ‘ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ anlayışıdır. Böyle baktığımız zaman alınan önlemlerin yetersizliği de daha anlaşılır hale gelmektedir. Ama bu vahim bir durum. Yani bir kez daha iktidarı uyarıyoruz; alınması gereken önlemleri geç aldığınızda, alınan önlemler önlem olmaktan çıkıyorlar.”
Bağış kampanyası
“Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamaya baktığımızda ilginç bir durumla karşı karşıya kaldık. Dünya tarihine geçildi. Dünyadaki beğenelim, beğenmeyelim, bütün iktidarların yaptıkları şey yurttaşlarının IBAN numaralarını alıp, onların evlerinde rahatça oturmalarını sağlayabilecek katkıları kamu kaynaklarından yapmalıdır. Yani iktidarlar yurttaşlarından hesap numarası almaktadır. Dün bizde Cumhurbaşkanı yurttaşlara IBAN numarası verdi. Böyle bir şey olabilir mi? Gayri ciddi bir kriz yönetimi olabilir mi? Yani üç önlem gözümüze çarpıyor. Birincisi; sabredin ve dua edin dedi bu iktidar. İkincisi; bankalara ‘Yeniden borçlanın’ dedi, KDV’yi indirdi. Şimdi de ‘Bağış yapın, biz bize yeteriz’ kampanyası yaptı.”
‘İktidar iflas etti’
“Hükümetin salgın karşısında iflas etti. İktidar devletin bütçesine sahiptir, iktidar vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Toplumla bu paylaşımı, eşitlikçi ve adil bir şekilde yapmıyorsunuz, onun yerine büyük pembeye boyanmış bir tablo içinde diyorsunuz ki, hayırseverlik yapalım. İktidarın görevi dayanışma kampanyası yapmak değildir. İktidarın görevi kamu kaynaklarını yurttaşlara eşit bir şekilde dağıtmak ve bu krizin üstesinden gelmelerini sağlamaktır”
Yardımların valilik iznine bağlanmasına tepki
“İçişleri Bakanı tarafından 81 ile gönderilen yeni genelgede yer alan, belediyelerin yardımları valilik izniyle yapılmasına demek istenen; belediyeler, valilerin izni olmadan yardım toplayamaz. Yani dayanışma yardımı dedikleri, kafalarında büyük bir etkinlik olarak kurdukları şeyi sadece iktidar kendisi yapıyor. Yani iktidar diyor ki, sizin paralarınızı sadece ben toplarım diyor. Bu davranışın adı nedir? Merkeziyetçiliktir. Örneğin İBB’de böyle bir kampanya başlattığı için bu yasaklanacak. Neden? Çünkü iktidar kendisinin yanında olmayan muhalif belediyeleri çalıştırmak istemiyor.”
Sağlık mesklek örgütleri
Sağlık meslek örgütleri bilerek işlevsizleştiriliyor, çünkü ‘bu krizi, bu korona virüs salgınını bir siyasi ve ekonomik fırsata çevirebilir miyiz?’ diye düşünüyorlar. Sorun buradan kaynaklanıyor, zihniyette bir bozukluk var esas olarak. Bu kabul edilebilir değildir. Kaynak mı arıyorsunuz? Kaynak çok. 2020 bütçesinin, savaşa ayrılan bütçeye bakın. 2020 bütçesine baktığımızda silahlanmaya ve güvenliğe ayrılan bütçe 230 milyar liraydı. Kaynak mı arıyorsunuz? İşte oraya bakın.”
Cezaevleri
“Cezaevlerinde ciddi bir sorun var. Cezaevlerindeki sorun şu, kalan insanlar ister tutuklu ister hükümlü olsun, insani koşullarda kalmıyorlar. 30-40-50-100 kişiye varan koğuşlar var. Tam bir tehlike ortamı esas itibariyle. Bu tehlikede diyoruz ki cezaevlerinde kalan insanların da sağlık hakkı vardır, yaşam hakkı vardır. Hem sağlık hem yaşam hakkı cezaevinde bulunan hükümlü ve tutuklular, devletin güvencesi altındadır. Ya da çeşitli düzenlemelerle serbest bırakılması sağlanmazsa, o durumda cezaevlerinde yaşanacak bütün olumsuzlukların vebali iktidardadır. Salgın krizini bir fırsata dönüştürmeyi düşündüğünüz gibi cezaevlerinde düşüncelerini açıklamaktan dolayı, toplantılarda konuşma yapmaktan dolayı, siyasi faaliyetlerden dolayı ceza almış ya da yargılanmakta olan insanları cezaevinde tutalım geri kalan ne kadar insan varsa onları çıkaralım diye bir planınız varsa, infaz yasasındaki değişikliği bu şekilde yapmayı planlıyorsanız, bu asla kabul edilebilir değil. Cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerin sağlık ve yaşam hakkı kutsaldır. Onların da bu hakkında riayet edilmesi acildir.”
ANKARA