31 Mart Yerel Seçimleri’nde HDP’nin kazandığı 65 belediyenin 40’ına kayyum atandı. Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, kayyum sürecinin bir ‘çaresizlik ve çözümsüzlük süreci’ olarak yorumladı
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kürt illerindeki belediyelerden 65’ini kazandı. HDP’nin kazandığı 3’ü büyük, 5’i il, 45’i ilçe, 12’si belde toplam 65 belediyeden 6’sına mazbata verilmezken, 40’ına kayyum atandı. Tüm baskı politikaları ve tehditlere rağmen 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde sandığa giden halk iktidarın tehditlerine çok önemli bir cevap verdi. “Bölgede kazanma, batıda ise iktidara kaybettirme” stratejisi önceki sonuçlara doğrudan etki etti. AKP ve temsil ettiği geleneğin 25 yıldır yönettiği Ankara ve İstanbul’u CHP adayları kazanırken, yine Adana, Mersin, Antalya gibi önemli kentler Kürtlerin oyunun da önemli etkisiyle el değiştirdi. 31 Mart seçimleri, AKP’nin kurulduktan sonraki en büyük ikinci yenilgisi olurken, bölgede sandığa giden halk, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP), 3’ü büyük, 5’i il, 45’i ilçe, 12’si belde toplam 65 belediye kazandırdı.
KHK gerekçesiyle 6 belediye gasp edildi
Seçimin hemen sonra bir çok kentte AKP-MHP’nin itirazlarıyla oylar defalarca sayılırken, seçmen kaydırma ve usulsüzlükler nedeniyle HDP’nin küçük oylarla kaybettiği belediyelerle ilgili yapılan itirazlar ise ret edildi.Yine AKP’nin kazandığı belediye başkanlarına mazbataları verilirken, özellikle bölgede HDP’nin kazandığı belediye eşbaşkanları ve meclis üyelerinin mazbataları ise günlerce bekletildi. Nitekim bu sürecin sonunda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) AKP’li adayların başvurusuyla seçimden 10 gün sonra 10 Nisan 2019’da belediye başkanlığını kazanan 6 eşbaşkana, Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ile kamu görevinden ihraç edildiği gerekçesiyle mazbata verilmeyeceği kararını aldı. HDP’li 6 belediye başkanı yerine seçimde ikinci gelen AKP’li belediye başkan adaylarına mazbata verildi. Böylelikle HDP’nin kazandığı 65 belediye sayısı 59’e indi.
Kayyum süreci
Seçimin üzerinden 5 ay geçmeden HDP’nin yüzde 62 oyla kazandığı Diyarbakır, yüzde 56 oyla kazandığı Mardin ve yüzde 53 ile kazandığı Van Büyükşehir Belediyesine, belediye başkanları hakkında savcıların yürüttüğü soruşturmalar gerekçe gösterilerek 19 Ağustos 2019’da görevden alınarak yerlerine kayyım atandı. Böylece ilk kayyum atamalarıyla birlikte HDP’li belediye sayısı 56’ya düştü. HDP’li belediyelere kayyum atamanın ikinci dalgası 2019’un Ekim, Kasım ve Aralık aylarında geldi. Bu tarihlerde 29 HDP’li belediyeye kayyım atanmasıyla HDP’li belediye sayısı 27’e düştü. Aynı dönemde Batman’ın Kozluk ilçesi Bekirhan Belde Belediye Başkanı Fırat Karabulut 10 Aralık 2019’da HDP’den istifa etti. İstifayla birlikte HDP’nin elinde kalan belediye sayısı da 26’ya düşmüş oldu.
Son kayyum atamaları
İçişleri Bakanlığı haklarında yürütülen soruşturmaları gerekçe göstererek 23 Mart’ta Batman; Bitlis’in Güroymak; Diyarbakır’ın Eğil, Ergani, Silvan, Lice; Iğdır’ın Halfeli ve Siirt’in Gökçebağ belediye eşbaşkanlarını görevden alarak yerine kayyım atadı. Yine 1 yıllık süreçte çok sayıda belediye eşbaşkanı tutuklanırken, diğer belediye eşbaşkanları hakkında ise davalar açılarak cezalar verildi. 31 Mart seçimlerinin üzerinden geçen 1 yılı ve iktidarın kayyum politikasını Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen Mezopotamya Ajans’a Adnan Bilen’e değerlendirdi.
‘Hukukta izahı olmayan durumlar…’
31 Mart seçimini Osmanlı’nın son dönemlerinde uygulamaya konulan politikalara benzeten Bilgen, “Hem içerisinden geçilen dönemin olağanüstülüğü hem de kayyımlar tarafından gasp edilmiş belediyelerin tekrar seçim yarışına sokulması iktidar açısından adeta ‘kaybetmek şartıyla’ girilmiş seçimlerdi. İktidarın ‘Kazanırsanız tekrar kayyım atarız’ ifadesi seçim boyunca irade belirleme tercihi olarak propaganda argümanına çevrildi. Tüm bunlara rağmen verilen oylar ve ortaya konan irade bir ısrarın yansımasıydı. Bizler, 31 Mart seçimleri öncesi sergilenen ve hukukta izahı olmayan şeylerle karşılaştık. Belediyenin çalışmalarıyla ilgili bir suç iddiası bile hala söz konusu değilken, belediyelerin resmi başkanlarının eski dosyalarını gerekçe göstermek gibi absürt ve abes bir politika sergilendi. Belediyelerde henüz pratik olarak bırakın bir iş yapılmasını, kurumun mekanizmasının yeni oluştuğu bir dönemde bunların yapılması daha işi başlarken masayı devirme eğilimiydi” dedi.
‘Çözümsüzlük ve çaresizlik süreci’
31 Mart’ın Türkiye’de seçimlerin bir görüntüye ve bir formel sürecin tamamlanmasına indirgendiğinin en net fotoğrafı olduğunu belirten Bilgen, seçimlerin halk iradesinin sandığa yansıması değil, iktidarın kendi egemenliğinin tescili ve onaylanması mekanizması olarak görüldüğünü ifade etti. Bilgen şöyle devam etti: “Türkiye siyasi tarihinde nasıl ki çok partili hayata geçiş süreci (1946-50) bir şekli demokrasi olarak tarihe geçtiyse, 7 Haziran’dan bu yana yapılan seçimler de ‘ne pahasına olursa olsun kazanmaya’ odaklı formel bir sürecin hayata geçirildiğini bir süreç olmuştur. Kayyım süreci bir çözümsüzlük ve çaresizlik sürecidir. Kayyım politikasının tekrar devreye alınmasının en önemli noktalardan biri HDP’nin kaybettiği belediyelerle ilgili çıkarılan yanlış derslerdir. Baskılar, seçmen transferi gibi birçok şekille Şırnak, Ağrı, Bitlis’te ortaya çıkan tabloyu muhtemelen ‘biz kayyum atadığımız yerde başarılı olduk’ şeklinde yorumlamışlardır. Ardından ‘O zaman üç, beş, on beş tane daha denemeye değer’ gibi bir politika devreye koydular. ‘Bunu yaparsak belki önümüzdeki seçimde bir üç tanesi daha sandık eğiliminden vazgeçer gibi bir duruma girdiler.”
Muhalefetin tavrı
Kayyum politikasının sadece legal demokratik alanla okunmaması gerektiğini ifade eden Bilgen, bu politikalarda Suriye’de yaşananların da hesabını sorma eğilimi olduğunu söyledi. İktidarın farklı bazı alanlarda istenilen noktaya ulaşamaması durumunda en kolay kesebilecekleri aktörelerin siyasetçiler olduğunun altını çizen Bölgen, “Bir öfkeniniz, bir öç alma durumunuz varsa ve rövanşist olarak hayata bakıyorsanız o zaman rahatlıkla koltuğuna el koyup, kapısına kilit vurup, evini basarak gözaltına alıp cezaevine atabileceğiniz bir muhatabınız var. Türkiye’deki demokratik kesimlerin, muhalefetin, basının ve çevrelerin bunanla ilgili bir yüzleşme yaşaması gerekiyor. CHP’nin bazı ilçe belediyelerine el kondu ama çok cılız bir tepki ortaya çıktı” diye konuştu.
KARS