Hükümetin koronavirüs salgını sürecini şeffaf yürütmediğini söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Sancar, iktidarın halkın sağlığını koruyacak ve güvenceli bir şekilde evde kalmasını sağlayacak tedbirleri almadığını belirtti
Kronavirüs salgını Türkiye’de ve dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Tüm dünyada önlemler alınırken, uzmanlar Türkiye’nin önlem alma konusunda geç kaldığını ve böyle devam ederse salgının bir felakete yol açacağı görüşünde. Halkların Demokratik Partisi (HDP) salgının ilk görüldüğü günden beri gerekli adımlar atma konusunda çalışmalar yapıyor. HDP Eşbaşkanları başkanlığında kurulan Kriz Kordinasyon Merkezi’nde de çalışmalar yapılıyor. Kürt kentlerinde sürekli ‘Evde kal’ çağrıları yapmakta. Kürt illerinde iktidarın ve kayyumların gerekli tedbirleri almadığı belirtiyor.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, gündemdeki gelişmelere ilişkin Ankara’da bulunan evinde partisinin sosyal medya hesabından canlı olarak açıklamalarda bulundu. Sancar, Kürt illerinde yaptıkları çalışmalarına, salgın günlerinde iktadırın Kanal İstanbul’un ihale yapması, HDP yönetimindeki 8 belediyeye kayyum atanmasına dair açıklamarda bulundu.
Sancar’ın açıklamalarından bazı başlıklar şöyle:
“Toplum sağlığını korunması gerekiyor. Toplumun en baştan beri evde kalması gerekiyordu ki bunu yapmadı. iktidarın halkın sağlığını koruması ve evde kalacak kaynakları güvenceli bir şekilde seferber etmeliydi ki bunu yapmadı. Bunun yanında, iktidar tekçi, merkeziyetçi bir anlayışla yani süreci karartmakla yönetti. Koronavirüs konusunda hükümet şeffaf bir süreç yürütmedi. Topluma güven vermedi. Biz baştan beri şeffaf bir şekilde yönetilmesini baştan beri söyledik. Evde kalma çağrılarının çok daha ciddi bir etkisi ve anlamı olduğunu biliyoruz. Bölgede ve özellikle Kürt illerinde sokağa çıkma konusunda çağrıların yeterince karşılık görmediğini biliyoruz Bu durumun sorumluluğunu bölgede yaşayan insanlara yıkmak, en hafif deyimiyle, vicdansızlık olur. Bunun çeşitli nedenleri var. Bölgede sokağa çıkma çağrılarına riayet edilmemesi son birkaç güne kadar temelinde iktidara duyulan güvensizlik var. İktidarın bu konuda daha önce yaptıklarının farklı olmadığı yönündeki köklü inanç burada da karşımıza çıkıyor. İnsanlar iktidarın çağrılarının kendilerini korumaya yönelik olduğuna inanmadılar.”
Kayyum atamaları
“Bunun yanında bir de anadilinde bilgilendirme hakkının kullanılmamasının yarattığı sıkıntı var. İnsanlara kendi dilinde anlattığınızda bu söylenenleri çok daha rahat hayata geçirebilirler. İktidar yerel yönetimlerimize de el koyuyor bu süreçte de. 8 belediyemize de kayyum atandı. Kayyumun ilk yaptığı ilk işlerden biri belediyenin web sitesindeki Kürtçe bölümü kaldırıldı. Sonrada web sitesinde bakım olduğu söylendi. İnsanların anadilinde bilgilendirme hakkı bu alanlarda yapıcı hale geliyor.”
Sağlıkta anadil
“Sağlık ve hayat hakkını ilgilendiren büyük felaketler anadilin ne kadar önemli olduğunu gördük. O nedenle bizler Kürtçe kampanyalar başlattık, halkımızın sağlığını korumak için çalışmalar yaptık. Sadece Kürtçe değil, bölgede konuşulan Süryanice, Arapça, Ermenice gibi dillerde de çağrı yaptık. Bu süre içinde hükûmetin çağrılarına yeterince kulak asmayan insanlarımıza kendilerinin anadilinde samimiyetle hitap edildiğini de memnuniyetle gözlemledik. İnsanlarımız şimdi çoğunlukla bu çağrıya uyuyor. İnsanlara ‘Evde Kal’ çağrısı yapıyorsunuz da evde kalamayanların durumu ne olacak?”
Kriz Kordinasyon Merkezi
“Peki bizler bu süre içinde ne yaptık? HDP olarak bizler, ilk günden merkezi kriz koordinasyonu oluşturduk. Burada çeşitli birimlerden arkadaşlarımız görev aldı ve bu koordinasyon merkezine bağlı olarak çeşitli komisyonlar oluşturduk. Bu komisyonlar ekonomiden sosyal politikalara, mültecilerden sağlığa kadar pek çok alanda her gün çalışmalar yaptılar. Bu çalışmaları rapor haline getirdik ve raporları kamuoyuyla paylaştık. Ancak medya kanallarının iktidarın tekelinde olmasının yarattığı büyük bir handikap var. Sesimizi geniş kitlelere duyurmakta zorluk çektik. Yine de çeşitli kanallarla, çeşitli yollarla kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdürdük.”
Alternatif ulusal kriz merkezi oluşturma
Bugün MYK toplantımızda tartıştığımız konulardan biri çağrısını daha önce yaptığımız alternatif ulusal kriz merkezi oluşturması gündemimizde. Bu alanı; toplumun geleceğini hükümetin bu keyfi ve yanlış politikalarına bırakamayız. Bu anlayışa terk edemeyiz. O nedenle bütün meslek emek örgütleri, katkı sağlayabilecek bütün kuruluşlar hazırlıklarını yapmalılar ve ortak bir ulusal koordinasyon merkezi oluşturulmalıdır. Elbette bu konuda girişimlerimiz oldu, pek çok kuruluş ile görüşmeler yaptık fakat artık bunları belli bir noktaya vardırmalıyız. O nedenle bir an önce harekete geçelim; böyle güçlü güvenilir toplum sağlığını esas alan, halkın güvenceli gelişimini esas alan bir kriz merkezi oluşturmamız lazım. Çalışmalarımızı bu hafta içinde umarım ki belli bir aşamaya getirir ve sonuç alıcı bir noktaya taşırız. Bunun dışında bugün MYK’de tartıştığımız konulardan biri HDP olarak alternatif bir bilim kurulu oluşturmak için gerekli görevlendirmeleri görüştük. Bu yönde girişimlerimiz de hemen bugünden itibaren başlayacaktır.”
İnfaz Yasası
“TBMM’nin derhal aktif bir şekilde bu önceliklerle devreye girmesidir. Bir Meclis’in bu konuyu esas alan çalışmalar dışında başka hiçbir meseleyi gündemine almaması gerektiğini söylüyoruz. Bütün partilere çağrı yapıyoruz. Toplum sağlığı ya da güvenceli evde geçim. Bu iki konuyu esas alan kanun tekliflerini arkadaşlarımız hazırlamıştı. Meclis bunlar dışında başka hiçbir konuyu görüşmemelidir. Elbette bunlarla bağlantılı konular var. Mesela infaz yasası bunlardan biridir. İnfaz yasası görüşülsün ve bir an önce eşit infaz yasasına göre bir düzenlemesi çıkarılsın .Cezaevleri pek çok açıdan çok ciddi bir tehditle karşı karşıyadır. Salgının en ciddi vurabileceği yerlerin başında cezaevleri geliyor. Halk sağlığı ve bununla bağlantılı hiçbir mesele meclisin gündemine gelmesin. Ayrıca meclis bütçe konusunda esas yetkili mercidir. Bunu biliyor, dolayısıyla halkın kaynaklarından oluşan bütçeyi belirleme konusunda yetkilidir. Yönetme konusunda da şimdi inisiyatif almalıdır.”
Kanal İstanbul
“Bütün büyük projeler, en başta Kanal İstanbul derhal durdurulmalıdır. Büyük paralar yutan çeşitli projeler halen devam ettiriliyor. Bu projelere aktarılan kaynaklar derhal evde geçim imkanlarına aktarılmalıdır. Kanal İstanbul gibi bir projeyi yapmaya kalktı. Bütün bunlar büyük sorumsuzluk örneğidir. Toplumu kendi kaderini terk etme anlayışı söz konusu.”
ANKARA