Koronavirüs salgınının olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Psikolog Mehmet Şerif Akbaş, Kürt toplumunun kriz anında kendisini koruyabilecek kurumlardan yoksun olduğuna dikkat çekti
Dünya ve Türkiye genelinde Koronavirüs (Kovid-19) yayılmaya devam ediyor. Salgınla beraber tüm ülkeler kendi içinde izole olup sınırlarını kapatmaya başladı. Okullar ertelendi, seferler iptal edildi, işletmeler kepenk indirdi ve yeni işsizler ordusu oluştu. Halk bir yandan salgının getirdiği ekonomik zorluklara karşı direnirken, bir yandan da salgının kendisiyle uğraşmak zorunda kalıyor.
Yurttaşların bu süreçte karşı karşıya kalabilecekleri psikolojik sorunlara ilişkin Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi Diyarbakır Eşsözcüsü Mehmet Şerif Akbaş değerlendirmelerde bulundu.
‘Belirsizlik ve korku yaygınlaştı’
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Cahit Özbek’e konuşan Akbaş, salgınla beraber belirsizlik ve korkunun yaygınlaştığını vurguladı. Bu ikilem arasında insanların tercih yapmak zorunda bırakıldığına vurgu yapan Akbaş, çalışmak zorunda kalan insanların durumuna dikkat çekerek, “Bu yüzden ‘evde kal’ kampanyaları tam anlamıyla sonuç vermiyor” dedi.
Sosyalleşmeye dikkat!
Yurttaşların topyekün sosyal izolasyona maruz kalması hlinde karantinaya yönelik itaatsizlik eylemlerinin artabileceğine dikkat çeken Akbaş, şunları kaydetti: “Çünkü kişi tamamen dünyadan soyutlanmaya başlarsa bu soyutluluk belli bir süre sonra yaşanılmaz hale gelir. Dolayısıyla bu durum aile içi şiddet, stres, depresyon gibi sonuçları doğuracaktır. Bu da karantina kurallarını delmeye yöneltecektir. Burada dikkat edilmesi gereken şey fiziksel izolasyon. Fiziksel olarak teması kesmek ama sosyalleşmeyi, sosyal bir arada olmayı dijital imkanları kullanarak sağlamak gerekiyor.”
Salgınla ilgili sosyal medyada çok fazla bilgiye maruz kalınması halinde insanların kaygılarının da artacağına işaret eden Akbaş, “Burada dikkat edilmesi gereken konu sosyal medyayı nasıl ve ne şekilde kullandığımızdır. Gün içinde sadece virüsle ilgili haberleri takip ederek her bilgiyi gerçekmiş gibi hayatımıza koymaya başlarsak belli bir süre sonra panik yaşamaya başlarız. Bu yüzden de salgınla ilgili belli kaynaklardan günün belirli zamanlarında bilgi edinmek en doğrusu” dedi.
‘Sosyal değil bireysel patlamalar olabilir’
Stres, kaygı ve geleceğe yönelik belirsizliğin kitlesel değil ama bireysel tepkilere yol açabileceğinin altını çizen Akbaş, aile içi şiddetin bunlardan bir tanesi olduğunu kaydetti. Sosyal patlamaların oluşmayacağını; çünkü insanların bu süreçte hep içe kapanmaya başlayacağını ifade eden Akbaş, “Virüs çok ciddi bir hastalık ancak bunun yanında iyileşme oranları da çok yüksek. Bunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Önce kendimizi sonra yanımızdakini sonra herkesin birbirini kollaması gerekir” diye konuştu.
Devletleri de panikletti
Vakaların artmasıyla beraber yeni güvenlikçi politikaların ortaya çıktığına vurgu yapan Akbaş, süreç nasıl ki bireylerde korku ve paniğe neden olduysa aynı zamanda devletlerin kendisinde de bir panik yarattığını vurguladı: “Çünkü bu süreçte devletin kendisi de anlamsızlaşabilir. Devletler salgınla baş edemezse varlıkları sorgulanacak. Virüsün ne kadar süre daha hayatımızda kalacağı devletlerinde kaderini belirleyecek. Virüs bitirilse bile tekrar nüksedebilmesi bir ihtimal. Bireyin yaşadığı paniği bütün sistemler kendi içinde yaşayacaktır.”
‘Kürtler için büyük dezavantaj’
Kürt toplumunun kriz anında kendisini koruyabilecek kurumlardan yoksun olduğunu söyleyen Akbaş, halkın iradesine kayyumlar atandığını ifade ederek “Bu kriz anlarında halkı gerçek anlamda bilgilendirecek, halkı koruyacak siyasi partiler dışında kurumlarımız yok. Belki Kürtler için bu süreçte en büyük dezavantaj ulus devlet içinde işlevi olan bir kurumlarının olmayışı. Bugün İstanbul’un önemsendiği kadar Diyarbakır’ın önemsendiğini düşünmüyorum. Bu anlamda herhangi bir çözüm üretmeden, özellikle yoksul halkın yoğun yaşadığını bölgelerde yaşam kaygısını giderecek adımlar atılmadan insanların tek başına kendilerini koruyabilmesi pek mümkün değil” dedi.
DİYARBAKIR