OHAL bitti deniyor.Savaşın,yıkımın,talanın,yalanın harmanlanmasıyla “kolayca,engeller kaldırıla kaldırıla”yürütülen bir dönemin sona ermesi mümkün mü?
OHAL’in ve onunla yürütülen bir dönemin bitişi gerçekçi görünmüyor: OHAL’in, savaşın,kin ve nefretin mimarları ve yöneticileri görev başında.Kapitalizmin krizi hepimize kendini hissettirecek kadar derin sürmekte,
2000’li yılların hükümet bütçelerinde yer alan tüm projeler yürürlükte ve yürütülmekte.
Bu siyasi kararlara,projelere karşı olanların,durdurmak için mücadele edenlerin,barış isteyenlerin,yaşamı,yaşam alanlarını koruyanların özgürlükleri,özlük hakları,yaşam hakları ellerinden alınarak sürdürülen bir dönemden “bitti”diye bahsetmek(!) pek mümkün değil.
OHAL döneminin iktidarı ve AKP’li cumhurbaşkanı,bugünün tek adam yöneticisi kapitalizmin krizinden güç almayı ve yaşam alanlarını yok eden projeleri dayatarak yaşama geçirmeyi 2000’li yıllarda fazlasıyla öğrendi. Algıyı yönetmeyi,mücadele edilen hangi akıldışı olay varsa o olayı kanıksatmayı her alanda bol bol pratik etti.Bu yöntemle tek adam yönetimini hayata geçirmekte.Dolayısı ile biten; OHAL rejimi değil olsa olsa sadece adıdır…
Bedelli askerlik KHK’sı ile krize soluk aldıracak yeni para kaynaklarından biri çözümlenirken aynı torba yasaya (KHK) da bir madde eklendi.Eklenen madde ile 3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkındaki Kanun kapsamında yapılan değişlik ile-denizleri gölleri,nehirleri,birbirine bağlayarak gemilerin seyrüseferine imkan veren su yolu işlevi görecek kanal veya benzeri altyapı tesisleri,lojistik faaliyet alanları,raylı ulaşım sistemleri ile bunların bakım,onarım,işletme,manevra,geceleme gibi ihtiyaçların karşılanacağı alan ve tesislerin yapımı-“yasal”laşmış olacak.
Marmara’da yaşayan halkların değil sermayenin ve siyasi iktidarın istediği“Kanal İstanbul ve RezervYapı Alanları Projesi”* bu yasa maddesi ile yap-işlet-devret modeli ile ihalesi ve yapımı hızlandırılacak.2004 yılından beri Lagün havzasında başlatılan yapılaşmaya/ kentsel dönüşüme devam edilecek.3.Köprü bağlantılarından,3. Havalimanı’ndan kalan tüm doğal alanlar; meralar, sulak alanlar,tarım alanları bu sürece eklemlenecek.Yıllardır meşrulaştırılmaya çalışılan Kanal projesi kapsamında deniz ve Lagün içi müdahalelerine de başlanacak.Dünyanın ender Lagünlerinden biri olan Küçükçekmece Lagünü ve havzası yüzbinlerce yıldan,Neolitik dönemden,geç Antik Çağ ve Bizans döneminden beri sahip olduğu kimliğinden,halklardan,ekolojik yapısından koparılacak.Trakya tatlı su / kara ekosistemi tuzlusu baskısı ile geri dönüşümsüz yok oluşa sürüklenecek.
Açıkça görülmekte ki,kentlerde yeni dönemde de yıkıp dönüştürme devam edecek. Bugünlerde kendi içlerinde tartışan Kuzguncuk halkı ve barınma hakkı ellerinden alınacak tüm halklar kendilerine yapılacak müdahalenin belirsiz olduğunu düşünmemeli,OHAL döneminde yapılan müdahaleler bundan sonra ne yapılacağının açık göstergesi; Amed’de Suriçi halkı,Alipaşa,Lalabey,Cizre,Sulukule,Tarlabaşı,Avcılar halkı bu saldırının tüm boyutlarını yaşadı,halen yaşamakta.
Cumhurbaşkanının yetkilerini belirleyen son KHK’dan sonra çıkan KHK’lara bakarsanız/ bakarsak,biten OHAL mi yoksa “yeni”dönemin yönetim şeklinin OHAL’in olağan hale dönüşmüş hali mi olduğunu görmen(m)iz mümkün. İster olağan ister olağan dışı şartlar altında olsun yaşamı ve yaşam alanlarını sermayeye karşı korumaya kararlı olan bizlerin; halkların, kadınların,işçilerin,emekçilerin dayanışması faşizmin,kapitalizmin cevabı olacaktır.
*Kanal İstanbul ve Yenişehir RezervAlanları Etkileri,Haziran 2018 ÇMO İstanbul Şubesi Yayınları