AKP’li vekil Ünal’ın silahıyla şüpheli şekilde hayatını kaybeden Kadirova dosyasına takipsizlik kararı verildi. Avukat İlyas Doğan, 132 kadın avukatla birlikte karara itiraz etti. Doğan’ın anlattıkları, kararın nedenlerini deşifre edecek netlikte.
Nevin Cerav/İstanbul
Özbekistan vatandaşı, 23 yaşındaki Nadira Kadirova, 23 Eylül’de, evinde çalıştığı AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın silahıyla şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Olay henüz çok sıcakken ve soruşturma dahi başlatılmamışken, olayın intihar olduğu iddia edildi. Nadira Kadirova’nın arkadaşları ile ailesi ise başından beri olayın cinayet olduğunda ısrarlı. Kadirova’nın cinsel tacize uğradığı, arkadaşlarına telefonda ‘çok kötü şeyler oldu’ demesi, Ünal’ın silahının Kadirova’nın eline nasıl geçtiği, yine Kadirova’nın elinde atış izinin bulunmaması ve başka birçok delile rağmen dosyaya takipsizlik kararı verildi. Bu kararın ardından, Kadirova ailesi yeni bir avukatla işbirliğine girdi. Bu kişi Prof. Dr. Av. İlyas Doğan. Doğan, aralarında öğrencilerinin de bulunduğu, tamamı kadın 132 avukata yetki vererek, Kadirova dosyasına verilen takipsizlik kararına itiraz etti. Konuyla ilgili hem 132 kadın avukattan biri olan ve başından beri Kadirova olayıyla yakından ilgilenen avukat Eren Keskin ile hem de Kadirova ailesinin yeni avukatı Prof. Dr. Av. İlyas Doğan ile görüştük.
‘Bir yerden korkutulmuş’
Kadirova şüpheli şekilde hayatını kaybettikten sonra, Avukat Eren Keskin, İHD adına olayı takip edip, Kadirova’nın ölümüyle ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Keskin, gelişmeleri şu şekilde dile getirdi: “Bu olay olur olmaz biz İHD Merkez Kadın Komisyonu olarak olayla ilgilenmeye başladık. Ben ifadeleri kamuoyuna da yansıyan Nadira’nın bir arkadaşıyla görüştüm. Çok korkuyordu kadın, ‘Benim adımı vermeyin, benim hiçbir ilgim yok’ dedi. Yani belli ki bir yerden korkutulmuştu. Daha sonra Nadira’nın kız kardeşinin yanında çalıştığı kadın beni aradı. Bu kadın bize epeyce yardımcı oldu ve Nadira’nın kardeşinin bir takım anlatımlarını içeren videolar gönderdi. O videolarda kardeşi, nasıl tehdit edildiğini, olayın nasıl engellendiğini, yani onun kardeşine ulaşmasının nasıl engellendiğini anlatıyordu. Ama vekaletimiz olmadığı için bu bilgileri kamuoyuna aktaramadık açıkçası. Fakat İHD Merkezi Kadın Komisyonu olarak bir suç duyurusunda bulunduk. Şimdi Nadira’nın ailesinin avukatı değişti. Takipsizlik kararı ile birlikte son avukatı bizlere yetki verdi ve sayıda kadın avukatla birlikte takipsizlik kararına karşı itirazda bulunduk.”
‘Sözleşme uygulanmadı’
Eren Keskin, başından itibaren Kadirova dosyasına gizlilik kararı konularak bilgilere ulaşılmasının engellendiğine dikkat çekiyor. Yanı sıra Keskin, Kadirova’nın şüpheli ölümüyle ilgili İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamış olmasını da şu sözlerle eleştiriyor: “Türkiye Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış bir devlet. Ve bu sözleşmenin devletlere yüklediği yükümlülükler var. Diyor ki, ‘Sen, bir kadın şiddete uğradığında delilleri inceleyeceksin ve çok çabuk karar vereceksin.’ Bu yapılmadı. Aylarca sürdü, toplumdan gizlendi ve kurban yararına hiçbir delil toplanmadı. Ama bu kez bir dayanışma var ve son avukatları da kadın avukatlar ile iletişim kurduğu için sanıyorum Türkiye’de bir sonuç alınmasa bile bu dosyada ben Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) kesinlikle mahkum olacağı inancındayım.”
‘Ceza verilen tek kişi yok’
Sözlerine, 1997’den bu yana devlet güçleri tarafından cinsel işkenceye uğrayan kadınlara, trans kadınlara ücretsiz avukatlık yaptıkları Gözaltında Tacize ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nun verileriyle devam eden Keskin, şu çarpıcı bilgileri aktardı: “1997’den beri birçok olayla ilgileniyoruz. Bugüne kadar cinsel suçlarla ilgili devlet güçlerinden bir kişi bile Türkiye’de ceza almadı. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığımız çok dava oldu. Türkiye’de iç hukukta devlet güçlerinin işlediği cinsel saldırılarla ilgili tamamen cezasızlık söz konusu.”
‘Eksikler en baştan başlıyor’
Eren Keskin’in ardından görüştüğümüz Kadirova ailesinin yeni avukatı Prof. Dr. Avukat İlyas Doğan, Kadirova dosyasına takipsizlik kararı verilmesinin ardından Kadirova ailesinin kendisine ulaşmasıyla davayı devraldığını aktardı. Doğan, takipsizlik kararı kesinleştikten sonra Kadirova dosyasına ulaşıp incelediğini ve çok büyük eksiklikler olduğunu tespit ettiğini söyledi. Doğan, “Raporları inceledim. İlk eksik aslında olay günü başlıyor. Olay yerinde 4 kişi var. Yani aynı binada diyelim. O dört kişinin telefon ve bilgisayar kayıtlarına hiçbir şekilde önem atfedilmemiş. Yani olay gerçekleştiği andan itibaren intihar gözüyle bakılmış. Ama tabii bu intihar denilen olay herkesin gözü önünde olmamış. Bu nedenle de bununla ilgili bir kuşku olması gerekir soruşturmayı yapanlar tarafından. Ben bu dosyada önemli eksikler olduğunu düşünüyorum” şeklinde bilgi verdi.
Anal sürüntüde PSA
Adli Tıp raporunda dikkate alınmayan bazı önemli ayrıntılar olduğunu aktaran Doğan, “Ölen kişinin psikolojisiyle ilgili savcılık yazmış araştırılması için ama Adli Tıp ‘bu bizim görevimiz değil’ demiş. Bununla ilgili araştırmaların yapılması gerekiyor. Burada sadece Nadira Kadirova’nın bir gün önce arkadaşına telefonda intihar edeceğini söylemesi geçerli kabul edilmiş. Oysa Nadira Kadirova, arkadaşına telefonda sadece bunu söylemiyor, kendisinin cinsel tacize uğradığını da söylüyor. Bunun kimin tarafından yapıldığını da söylüyor arkadaşına. Diyor ki, ‘Şirin Ünal odama geldi, arkamdan sarıldı, bağırdım.’ Arkadaşı tanıklığında bunları detaylı olarak anlatıyor. Buna rağmen savcılığın cinsel tacizle ilgili harekete geçmediğini görüyoruz. Kaldı ki, olay intihar bile olsa bu şüpheler giderildikten sonra ancak kamu vicdanı tatmin olabilir” şeklinde konuştu. Nadira Kadirova dosyasında, en önemli bulgu ise Kadirova’nın anal sürüntüsünde prostat sıvısı (PSA) bulunması. Bu durum, Kadirova’ya ölümünden hemen önce cinsel temas olduğuna işaret ediyor. Fakat bu önemli konu da Adli Tıp Kurumu’nun ‘PSA’da erkek DNA’sı tespit edemedik’ ifadesiyle bir kenara atılmış.
‘Tanıklıklar çok eksik’
Kadirova’nın olay yerinde öldüğünü çünkü hastanede söylendiğinin aksine bir damar yolunun açılmadığını, Kadirova’nın kolunda buna dair hiçbir izin bulunmadığını söylüyor Doğan: “Damarlarındaki kan akışı durmuş, ölüyken götürülmüş hastaneye. Raporlarda bu görünüyor.” Doğan ayrıca bir diğer önemli noktaya da işaret ediyor. Olay günü evde Kadirova’nın kapıyı kilitleyip kendisini silahla vurduğunun söylendiği ama kapı kırılıp içeri girildikten sonraki durumla ilgili olarak da hiçbir verinin dosyada yer almadığını vurguluyor. Doğan, şöyle devam ediyor: “Kapıyı kırdılar olay olduğunda, girdiklerinde Nadira Kadirova yerde miydi, oturur vaziyette miydi, hangi tarafa düşmüştü? Bunlarla ilgili bir görgü tanıklığı yok. Bir de 112 servisini kim aradı, kaçta aradı, ne dedi? Bu ayrıntıların hepsinin dosyada olması gerekir ki, dosyayı inceleyen biri de ‘Tamam burada bir intihar var’ desin. Burada intihar var deniyor ama dosyadaki ciddi eksiklikler nedeniyle bu kesinleşemiyor, hatta ciddi şüpheler var. Bunların açıklığa kavuşturulması hem suçlanan kişiler açısından hem de ölen kişi açısından önemli.”
‘Adalet sağlanmalı’
“Bizim için birinci hedef verilen takipsizlik kararına yaptığımız itirazımızın kabul edilmesi ve soruşturmanın eksikliklerin giderilecek şekilde genişletilmesi” diyen avukat Doğan, son olarak şunları söyledi: “Eksiklikler giderildikten sonra eğer tespit edilirse failin sorumluluğu yoluna gidilmesi, onun hakkında dava açılması. Burada bir cinsel taciz iddiası var, Kadirova’nın intihar edeceğini söylemesine önem verip cinsel tacize uğradığını görmezden gelmek olmaz. Dosyadaki eksikliklerin giderilmesi gerekiyor. Gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için bu kişinin kim olduğuna bakmaksızın, ölen kişinin bir insan, bir kadın olduğu dikkate alınarak her türlü araştırmanın yapılması gerekir. Adalet bunu gerektirir.”