Tahir Elçi’nin ölümünden 5 yıl sonra hazırlanan iddianamenin duruşması görüldü. Duruşmada bulunan 49 tanığın ve kameraların Elçi’nin vurulma anını görmediği belirtilen iddianamede, Elçi’yi öldüren merminin de bulunmadığı ifadesi dikkat çekti
Diyarbakır’da sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü Sur ilçesinde, 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare’nin altında basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianame tamamlandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 5 yıl süren soruşturma sonucunda tamamlanan 40 sayfalık iddianamede, aynı gün yaşamını yitiren polisler Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’un soruşturmasının aynı dosyada birleştirilmesi dikkat çekti.
Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, şüpheli polisler S.T., M.S ve F.T’nin “Bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme” suçundan ayrı ayrı 2 yıldan 6 yıla kadar değişen hapis istemiyle cezalandırılmaları talebinde bulunuldu.
Kimse vurulma anını görmedi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5 yıldır sürdürülen soruşturmada şikayetçi sıfatıyla Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin ifadesinin yanında, dinlenilen 49 kişiden 25’i polis olan tanıkların Elçi’nin vurulma anını ve kim tarafından vurulduğuna dair görgülerinin olmadığı belirtti. İddianamede dikkat çeken bir başka husus ise Dört Ayaklı Minare’de görevli görevli olan 5 polisin tanık olarak bir yıl sonra 10 Aralık 2016’da ifadelerine başvurulması oldu.
‘Kayıt’ yaratma girişimi!
İddianamede, Sur Ana Davası’nda yargılanan ve şuana kadar akli denge ve yaş için ayrı ayrı iki kez ATK’ye gönderilen Deniz Ataş’ın 9 Mart 2016’da alınan ifadesinde, “Ben Dört Ayaklı Minare’nin bulunduğu yerde caminin olduğu sokak köşe başına gittiğimde gider gitmez açık alanda bulunduğum halde çekime başladım. Ben Tahir Elçi’nin basın açıklaması yaptığını görmedim, basın açıklamasını kayda almadım. Ben çekime başladığımda dediğim gibi Tahir Elçi’nin yüzü hendek tarafına doğru bakıyordu. Ben çekime başladıktan ne kadar bir zaman sonra Tahir Elçi’nin vurulduğunu bilemiyorum. Ancak Tahir Elçi’nin vurulma anını daha önceki ifademde belirttiğim gibi çektim. Kamera çekimine başladıktan sonra Tahir Elçi’nin vurulma anına kadar vurulma anı dahil kesintisiz çekim yaptım. Yukarıdan koşarak gelen Hakkı (K) Tahir Elçi’nin hizasına geldiği anda eğilmiş haldeyken silahla ateş ederek Tahir Elçi’yi kafasından vurdu. Ben bu durumu da kameraya çekmiş oldum ve hemen akabinde Hakkı (K) ve Bahoz (K) bizim olduğumuz yere koştukları sırada olay yerinde yaşanan kargaşanın da etkisiyle kameranın yönünü kaçtığımız sokağa doğru yani hendek tarafına doğru çevirdim” ifadelerine yer verildi.
Biri ‘Yakışır’ biri ‘Gürkan’ dedi
Dosyada şüpheli olarak yer alan PKK’li Yakışır ve Sur’da yaşamını yitiren Gürkan’ı teşhis eden 11 itirafçı ve tanıklardan E.Ö., “Video çekimi yapan küçük sony marka el kamerasında Tahir Elçi’nin vurulma anına ilişkin izlemiş olduğu görüntülerde çok net bir şekilde Mahsum Gürkan isimli şahsın tek bir atışla Tahir Elçi’yi bizzat vurduğunu gördüğünü, diğer Hakkı (K) adlı örgüt mensubunun sırt bölgesinden ateşli silahla vurulması nedeniyle ağır yaralandığını bildiği..” şeklindeki ifadelerine yer verildi. İddianamede, Deniz Ataş’ın çektiği görüntüde Hakkı Kod Uğur Yakışır’ın Elçi’ye ateş etti şeklindeki ifadesi ve tanık E.Ö’nün net olarak Mahsum Gürkan’ın Elçi’ye ateş ettiğini gördüğü şeklindeki ifade çelişkisi yer aldı.
İlk şüpheli ifadeleri
İddianamede olayın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra ilk defa şüpheli sıfatıyla polisler F.T., M.S ve S.T,’nin 9-10 Ocak tarihlerinde alınan ifadelerinde, Tahir Elçi’yi vurmadıklarını ve kim tarafından vurulduğunu görmediklerini beyan ederek suçlamaları reddetti.
Deliller güvenlik gerekçesiyle toplanmamış
Elçi’nin vurulduğu yerde olay yeri incelemenin ve delillerin güvenlik gerekçesiyle toplanılmadığı belirtilen iddianamede, ATK’nin mermi çekirdekleri ve boş kovanlar üzerinde yaptığı incelmelerde eşleşme sağlayamadığı, görüntüler üzerinde manipülasyon düşündürür bir ize rastlanılmadığı, belirli bir tarihe ait video dosyalarının silinemeyeceği ve yapılan inceleme sonucunda “wipe” işleminin gerçekleştirildiğinin tespit edilemediği şeklindeki raporlarına yer verildi. İddianamede Londra Üniversitesi’nin hazırladığı raporun tespitlerine yer verilerek, ATK’den yeni rapor istenmesine rağmen ATK’nin rapor hazırlamayacağı yönünde rapor gönderdiğine işaret edildi.
‘Mermi çekirdeği ele geçirilemedi’
Şüpheli polislerin PKK’li Yakışır ve Gürkan’ı etkisiz hale getirmek için Elçi’nin bulunduğu yöne ateş ettiği belirtilen iddianamede, “Tahir Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin ele geçirilemediği, bu nedenle başına isabet eden mermi çekirdeğinin kimin silahından çıktığının net olarak tespit edilemediği, ancak olay bütünlüğü ve deliller dikkate alındığında; olay yerinde görevli olan polis memurları M.S, F.T. ve S. T.’nin Balıkçılarbaşı mevkiinde polis memuru olan maktüller Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’u şehit eden PKK/KCK Terör Örgütü üyeleri Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan’ı etkisiz hale getirmek amacıyla olayda silah kullandıkları, Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan’nın Dört Ayaklı Minarenin yanından geçtikleri esnada maktül Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare’nin yanında olduğu, silah seslerinin kesilmesi ile birlikte maktül Tahir Elçi’nin yerde yattığının ve otopsi raporunda belirtildiği şekilde başına isabet eden mermi çekirdeği nedeniyle vefat ettiğinin anlaşıldığı…”
Polislerin taksir derecesi
İddianamede Elçi’nin vurulma anının ve bulunduğu pozisyonun görüntüsünün bulunmadığına dikkat çeken savcı, Elçi’ye PKK’li Yakışır ve Gürkan’ın silahından çıkan kurşunlardan birinin de isabet etmiş olabileceğini ileri sürdü. Şüpheli polislerin Elçi’nin bulunduğu yöne doğru atış yapmalarından kaynaklı sorumluluklarının taksir derecesinde olduğu kaydeden savcı, şüpheli polisler M.S., F.T. ile S.T.’nin “Bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi. İddianamede, Yakışır’ın ise “2 polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan” 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi’yi “olası kastla öldürmekten” 20 yıl, polis memuru S.T.’yi “öldürmeye teşebbüsten” 20 yıl, “izinsiz silah bulundurmaktan” 5 yıl olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapsi istendi.
Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamenin önümüzdeki günlerde kabul edilip edilmeyeceğine karar verilecek.
Kaynak: MA