Yollar neredeyse boş, herkes birbirinden uzak yürümeye çalışıyor. Pazarda pazarcılar -alışverişe gelen çok az haftaya gelmeyiz belki- diye uyarıyor. Yüzleri asık, önümüzdeki günlerde nasıl geçineceklerini bilememenin kaygısı yüzlerine de omuzlarına da çökmüş durumda. Bizlerin durumu daha vahim; koronavirüs salgını ile mi boğuşuyoruz yoksa iyiden iyiye karışan aklımızla mı belli değil. Bizler evlerde yaşayarak kendimizi korumaya çalışıyoruz. En çok hastalar risk altında, yoksullar, koğuşlarda, çadırlarda, sınırlarda savaştan kaçanlar, sokaklarda yaşama mahkum olanlar. Bir de sağlık emekçileri virüsle burun buruna yaşamaya mahkum bu pandemi günlerinde.
Eğitim ve ekonomi çöküşte iktidar açısından ise her şey yolunda, kontrolleri altında: Bu ülkeyi kaos ortamında nasıl yönettiklerini reklamlarla veren, kararlarını yavaş yavaş anlatan hükümet yetkilileri; her akşam ana haberlerde AKP Başkanı’na atıf ve övgüyle başlayıp hayatın nasıl erteleneceği bilgilendirmelerinin ardından tekrar başkanlarına övgü ile son veriyorlar açıklamalarına. Bizler bu rutini yaşarken, iktidar; sermayeyi ve kendilerini var etme planlarına yani işlerine aynı hızla devam ediyor:
Açıkladıkları yargı paketinden çocuk tacizcilerine ve hırsızlara cezaevinden tahliye çıkararak kadını ve çocuğu baskı ve şiddete mahkum edeceğini bir kez daha açıkladı örneğin. Hukuksuzca cezaevlerine tıktığı siyasiler, öğrenciler, çocuklar, hastalar salgının en yoğun yaşanacağı cezaevi ortamında bırakıldı bu karara göre.
Salgına çözüm sundukları ekonomi paketinde emeklilere kolonya sözleri hariç işçilere, emekçilere değil işverene destek açıklandı. Salgına karşı çözüm önerileri yasaklamalarla sürmekte. 65 yaş üzerinde olanlar ev yasağında, dışarı çıkmaları yasak. Yasak uygulamaya sokuldu bile, haberlere göre Erzurum’da iki gün önce beş kişiye 392’şer lira ceza kesilmiş.
Biz böyle kendimize, yönetilemediğimiz yarı farkında yarı değil, evlere hapsolmuşken iktidar yoluna devam ediyor:
23 Mart 2020’de, bildiğiniz gibi HDP’li Batman Belediyesi’ne, Diyarbakır’ın Silvan, Lice, Eğil ve Ergani belediyelerine kayyum atandı. Belediye başkanları kayyum kararı sonrası gözaltına alındı. Birkaçı tutuklandı. Bu acele ile verilen kararın olduğu yere biraz daha yakından bakalım isterseniz. Batman Belediyesi 10 Mart günü koronavirüs vakaları belirlenmeye başlanan ilk günlerde temizlik işleri müdürlüğü aracılığı ile bulaşıcı hastalıkları önlemek amacıyla aldığı ek tedbirlerle ilgili bir açıklama yaptı. Ve uygulamaya geçti; halkın yoğun olarak kullandığı otobüs duraklarını, cadde, kaldırım ve bulvarları yıkayıp dezenfekte etmeye başladı. 22 Mart Dünya Su Günü’nü partilerin, kurumların, stk’lerin basın açıklaması ile kutladığı saatlerde, Batman Belediyesi eş başkanları sağlık için, hijyen için suya erişimin kısıtlanmaması gerektiğini, bu nedenle su faturalarının ve su borçlarının erteleneceğini açıkladı. Oysa en ucuz su Batman’da dağıtılıyor ve m3’ü iki lira, 2015’ten beri ücretsiz su dağıtımına geçilmeye çalışıyor. Su hakkında yapılan açıklamanın üzerinden 12 saat geçmeden, İçişleri Bakanlığı Batman Belediyesi dahil beş belediyeye kayyum atadı. Belediyelerin halkın sağlığı için toplumsal çözümler üretmeleri mi, salgını daha iyi yönetmeleri mi korkuttu iktidarı, yoksa o bölgede yapacaklarına daha kolay devam edebilmek için mi bu telaşları?
Hasankeyf sular altında kalmaya devam ediyor. Köylerde evleri suların içinde yaşamaya çalışıyor pek çok insan, zorla yerinden edilenler çadırlarda soğukta ve korona salgınına açık yaşamaya çalışıyor. Bizler bunları bulunduğumuz yerlerden göremez, duyamaz durumdayken işler daha mı çabuk yürüyecek Batman, Diyarbakır Siirt bölgesinde? Dicle, Egil, Ergani, Yenisehir, Kayapınar, Silvan, Gercüş ilçelerinde 2018 yılından (7 Mayıs, 24 Ekim 2018, 27 Mayıs, 24 Temmuz, 26 Temmuz 2019) beri verilen petrol arama izinlerinin, Gölet Kararları’nın bu acele kayyum kararı ile ilgisi var mı?
Kanal İstanbul güzergahında yapılan tarihi köprülerin taşınması ihalesinin bu salgın günlerine denk gelmesi, dün yapılması tesadüf mü? Ne dersiniz?