HDP’li 8 belediyeye kayyum atanmasına tepki gösteren partiler, kayyumların halk iradesi ile birlikte halk sağlığına da bir darbe olduğunu söyledi. DTK ise açıklamasında CHP ve İYİ Parti’yi eleştirdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki 8 belediyeye daha kayyum atandı. Son kayyum atanan belediyeler, Batman, Diyarbakır’ın Ergani, Silvan, Lice ve Eğil ilçe belediyeleri, Bitlis’in Güroymak Belediyesi, Iğdır’ın Halfeli Belde Belediyesi ve Siirt’in Gökçebağ Belde Belediyesi oldu. Eşbaşkanların görevden alınarak yerlerine kayyum atanmasına siyasi partilerden tepki açıklaması geldi.
‘AKP fırsatçılık yapıyor’
Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’a konuşan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, AKP’nin kayyum politikasıyla Kürt halkının iradesini yok saydığını söyledi. Tüm dünyanın ve Türkiye’nin temel gündeminin koronavirüs (Kovid-19) salgını olduğuna dikkat çeken Doğan, “AKP’nin gündeminin bu olmadığı ortaya çıkıyor. İnsanların dışarı çıkamadığı bir dönemde bilerek, fırsatçılık yapıyorlar. Özellikle halkın iradesinin, halkın sağlığının yok sayıldığı bu uygulama kabul edilemez. Salgın olduğu bir dönemde yapılan gözaltılar, tek adam rejiminin göstergesi” dedi.
‘Gündem değiştirmek için yaptı’
Böylesi bir süreçte HDP’li belediyelere kayyum atanmasının Kürt düşmanlığı politikalarının devamı olduğunu söyleyen Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, “Korona salgını ülkede görüldüğünden bu yana sağlık sistemindeki eksiklikler ve şeffaf yürütülmemesi, aslında iktidarın topluma açıklama yapmasını da güçleştiriyor. Gündem değiştirmek için yapıldı. Yürütemediği koronavirüs krizinin de üstünü örtmeye çalışıyor” diye belirtti. Kayyumun böylesi bir dönemde halk iradesiyle birlikte halk sağlığına da bir darbe olduğunu ifade eden Yüce, şöyle devam etti: “AKP hükümeti koronavirüs felaketini hem kendi iktidarını devam ettirmek hem de daha baskıcı ve otoriter rejimin inşasında fırsat olarak görmektedir. AKP’nin görevi kayyum atamak değil, halkın sağlığı için her yeri seferber etmektir.”
‘Kayyum politikası kabul edilemez’
Türkiye’de koronavirüse dair önlemlerin tartışılması gerektiği bir süreçte yeniden kayyum politikasının devreye konulmasının kabul edilemez olduğunun altını çizen Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Öneren, “Halka hizmet vermesi gereken belediyeler, salgına rağmen yeniden karakol haline getirildi. Bu da iktidar için halkın iradesi ve sağlığının bir anlam ifade etmediğini gösteriyor” diyerek tepki gösterdi.
‘Faşizan ve tekçi bir uygulama’
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, kayyum atamalarına tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Faşizan ve tekçi bir uygulamadır. Kayyım aynı zamanda Kürt halkıyla, Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle savaşın özel bir politikası. Bugün yerel yönetimlerin halkın sağlıklı su, sağlık haklarına, gıda ve temizlik ürünlere ulaşmasına yönelmesi gerekirken, başka bir yaptırımla kayyımlar atanıyor, belediyeler işlemez hale geliyor.”
DTK: Kürt düşmanlığı devam ediyor
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), belediyelere kayyum atanması ve eşbaşkanlarının görevden alınmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, ‘insan hayatının tüm dünyada büyük bir risk altında olduğu böylesi bir zamanda bile Kürt halkına karşı düşmanlığın devam ettiği’ söylendi. “Bugüne kadar dünyada seçimle alamadığını zorun rolü ile alan kaç iktidar varlığını sürdürebilmiştir?” denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: ” Faşizmin tüm renklerine maruz kalan halkımız ateşte sertleşen demir misali sizin baskılarınız karşısında direnmeye devam edecektir.”
CHP ve İYİ Parti’ye çağrı
CHP ve İyi Parti’ye de çağrı yapılan açıklamada, “Gördüğümüz kadarıyla ‘Kürt belediyelerine atanıyor’ diye ses çıkaramadığınız ‘kayyım rejimi’ korona salgınıyla birlikte tüm ülkeyi esir alacak. Bizler, Kürt halkı ve dostları olarak demokratik değerlerin bekçisi değiliz. Seçme-seçilme hakları gibi iki yüz yıllık evrensel ve demokratik değerler, tüm insanlığın ortak değerleridir. Eğer bu değerler hepimizin ortak değerleri ise ortak bir şekilde savunulmalıdır. Bu saldırıların bu şekilde devam etmesi halinde herkes bir gün bundan payını alacaktır. Kaldı ki seçme-seçilme haklarını en çok koruması gereken kesimler halkın iradesini temsil eden siyasi partilerdir. Onun için sizin suskunluğunuz, sizi de susturmadan bu antidemokratik uygulamalara karşı sesinizi en gür şekilde çıkarmanın zamanı gelmedi mi?” ifadeleri kullanıldı.
ANKARA