Kolombiya’da 52 yıl süren çatışmalı sürecin ardından başlatılan barış müzakeresi sürecini raporlaştıran DEMOS Koordinatörleri Güneş Daşlı ve Nisan Alıcı, birçok kazanımın da kadınların hızlı refleksi, kolektif hareket tarzı ve örgütlü olmalarıyla ortaya çıktığını belirtti
Kolombiya’da, yarım asırlık çatışmalar boyunca yaklaşık 200 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, 6 milyondan fazla kişi evlerinden ayrılmak zorunda kaldı. “Barış ve Toplumsal Cinsiyet:Kolombiya Barış Süreci” başlıklı bir çalışma yapan Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Merkezi(DEMOS) koordinatörleri Güneş Daşlı ve Nisan Alıcı,Kolombiya’da kadınların, barış sürecinde nasıl özne olduklarını 20 ayrı kadın örgütü ile görüşerek raporlaştırdı. Güneş Daşlı ve ve Nisan Alıcı konuyu Jinnews’ten Dilan Babat ve Habibe Eren’e anlattı.
Kolombiya’da 52 yıl süren çatışmalı sürecin ardından taraflar barış antlaşması imzaladı. Siz de bu süreç yaşandıktan sonra Kolombiya’ya gittiniz. Orada 20’den fazla kadın örgütü ile görüşürken toplumsal cinsiyetin barış inşasındaki rolü üzerinde durdunuz. Kolombiya’da kadınlar ile neler deneyimlediniz?
Nisan:Kasım ayında bir ay boyuncaKolombiya’da yapılan barış antlaşmasınıtakip ettik.Kolombiya Antlaşmasının üzerinden bir yıl geçmişti biz bu araştırmayı yaparken. Üç farklı şehirde 20 örgütile görüştük. Bunların içinde hem kadın örgütleri, hem LGBTİ örgütleri hem de farklı arka planlardan gelen, yerlileri, Afroları temsil eden örgütler vardı.Kadınlar çoğunlukla, sürece toplumsal cinsiyet bakış açısının dahil edilmesinin büyük kazanım getireceğinde hemfikirlerdi. Barış sürecinin arka planına baktığımız zaman gördüğümüz ilk şey kadınların ve LGBTİ’lerin aktif bir şekilde bu sürece dahil olmasıydı. Bunun bir karşılığı müzakere heyetlerinde temsil yetkisitam olan kadınların bulunmuş olması. Diğer bir sonuç ise ‘Toplumsal Cinsiyet AltKomisyonları’nın oluşması. Bu dünyada bütün barış süreçlerinde ilk defa uygulanan bir mekanizma.
Güneş:Kolombiya’da kadınların çok öznel aktör olarak müzakere süreçlerine katılması ve mağdurların çok kapsamlı bir şekilde bu barış sürecinin dahil edilmesi çok önemli.Kadın örgütlerinin burada vurguladığı şey, kadın hareketinin kazanımları. Müzakere ilk başladığı zamanlarda müzakere masasında bir kadın olmamış. Bir kadının dahil edilmesi sonra farklıtemsilcilerden 11 kadının dahil olmasıKolombiya’daki kadın hareketinin gücü ve birlikte hareket edebilme özelliğinden geliyor. Aynı zamanda Latin Amerika’daki farklı deneyimlerden de güç alarak, bütün bu süreçleri güçlü bir şekilde yürütmüşler.
Türkiye’de kısa sürede olsa çözüme dair bir süreç yaşandı. Ancak iki yıl süren bu sürecin ardından artan kaos ve savaş süreci ile birlikte şu an ‘barış’ ya da ‘çözüm’ söylemini iktidar tarafından duymak mümkün değil. Dünya genelinde savaş süreçlerinde en çok saldırı ve baskı altına alınan ve savaşın tahribatını en fazla yaşayan kadınlar oluyor. Bu anlamda en çok mücadele veren de yine kadınlar oluyor. Bu anlamda kadınların barış sürecindeki ortaklaşmasını nasıl gözlemliyorsunuz?
Güneş: Kolombiya ve Türkiye’de aynı zamanda başlatılan bir barış süreci oldu. Maalesef Türkiye’deki barış süreci sonlandı ve tekrardan savaşa dönüldü. Biz raporun öneri kısmında bu durumu ortaya koymuştuk. Türkiye veKolombiya’yı karşılaştırmak çok mümkün değil, arka planları ve sorunun kökeni çok fazla değişebiliyor. Türkiye’de barış sürecinde toplumsal cinsiyet ve kadın özgürlük çizgisi önemli odaklardan bir tanesiydi. ÖzellikleKürt kadın hareketinin müzakereye katılıp o baskıyı oluşturması ve diğer kadın örgütlerinin de bu konuda çabaları vardı. Esasında baktığımız zaman Kolombiya’dan farklı olarak burada hızlı bir refleks yoktu. Ya da farklı bir ideolojik yapıdan gelen kadın örgütlerinin hızlı bir şekilde barış etrafında bir araya gelip, müzakere masasında taleplerini iletmek konusunda geri bir aşamadaydı. Buradaki sürecin esasında tam bir müzakereye dönmemiş olmasının da bir etkisi vardı.
Nisan: Aslında sadece müzakere süreci ile sınırlı kalan bir mücadele değil.Kolombiya’da bu böyle değil başka örneklere baktığımızda da böyle değil. Dolayısıyla şu an her ne kadar barış süreci olmasa da çatışma sürecine yeniden girilmiş olsa da aslında hala kadın örgütlerinin ve farklı örgütlerin beraber ve ayrı ayrı barış sürecine katkı sunmaları çok önemlidir.Kolombiya’ya baktığımız zaman şunu görüyoruz.Kadınların ve LGBTİ’li grupların bu kadar güçlü bir şekilde dahil edilebilmiş olması yıllardır bu örgütlerin beraber mücadele veriyor olmasından kaynaklanıyor.
Raporda Kolombiya’da 50 yıldan sonra gelen barışta inişler çıkışlar yaşanabilir dediniz. Bugün baktığımız zaman Kolombiya’da ne gibi gelişmeler oluyor? Her iki taraf da anlaşmada mutabık mı? Kolombiya barış sürecini ileriye götürecek ne gibi adımlar atılıyor?
Güneş: Özellikle iktidarların ya da devletin kendisinin siyasi çıkarlarından dolayı barışı ya da kazanımları kurban etme eğilimi de var.Kolombiya’da da çok net bir şekilde bunu görüyoruz. Son seçimde barış sürecini başlatmış olmasına ve Nobel ödülü almasına rağmen Santos aday olarak gösterilmedi. ELN ile yürüttüğü müzakere sürecinde sağcı partilerin baskısıyla müzakere sürecini bozmak adına ‘terörist’ örgüt söylemine geçildi. Bunun altında siyaseten daha fazla kitle alma desteği yatabiliyor. Türkiye’de de benzer şeyler yaşadık. 7 Haziran seçimleri esasen bunu gösterdi. HDP’nin parti olarak seçime girmeme isteğinden tutalım, yüzde 10 barajını kesinlikle indirmeme refleksi. 7 Haziran seçimlerinde başkan seçilip seçilmemesi bu siyasi çıkarlar aslında bir şekilde barışın önünde ciddi engeller oluşturdu. Yayınladığımız raporda Türkiye’ye yönelik önerilerimizden biri de buydu. Olası bir barış süreci başladığı zaman her ikitaraf içinde olabilir ama siyasi çıkarlara kurban edilmeyecek, ciddi bir yol haritasının oluşturulması.
Sürekli baskı altına alınan, ötekileştirilen kadınların barış sürecinde aktif bir rol oynaması aslında dünyada ortak bir durum. Bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz?
Güneş: BizKolombiya’da görüşmeler yaparken eski gerillaların oluşturduğu bir kadın örgütü ile konuşmuştuk. Bize hemen Rojava’da bulunanKürt kadınlarını sormuşlardı. Anti-militarist bir kadın örgütü ile görüştüğümüz zaman Türkiye’deki kadınlar ile bir araya gelmek istediklerini söylemişlerdi. Barış süreçlerini kapsamlı ve geniş ele alıyorlar. Barış mücadelesi aslında onlar için ataerkil sisteme karşı verilen antikapitalist bir mücadele. Mücadelelerini çok kapsamlı, uzun ve verimli yapısal bir değişim sağlayabilecek bir mücadele üzerinden kuruyor.Kadınların, barış mücadelesinin öznelerinden biri olan Kürt kadınlarının da aslında hep dile getirdikleri sadece bir etnik sorunu çözmek değil; kadın özgürlüğünün, eşitliğin sağlanması ve mevcut sistemin dönüştürülmesi. Nisan: Buna paralel olarak, örneklerde de incelediğimizKolombiya’da da gördüğümüz şey bir barış süreci başladığında kadın örgütlerinin müdahale edebilmesi için aslında önceden birikmiş bir mücadele deneyimine sahip olmaları gerekiyor. Barış mücadelesi olarak baktığımız zaman, resmi bir barış süreci ile sınırlı değil.Kadınların hali hazırda birlikte örgütlü bir şekilde mücadele ediyor olması, onların gerçekten siyasi süreçlere de çok hızlı bir şekilde katılabilmesi mümkün.
ANKARA