Mazlum Doğan, Newroz direnişi münasabetiyle sembolik olarak üç kibrit yaktı. Öcalan manifestosunu demokratik ulus, özgür kadın ve ekolojik toplum ve bileşenleri üzerinden şekillendirdi. Newroz direnişi de her bir sürece ayrı ayrı mührünü vurdu.
Doğa kültür ve varoluş bağlamında Newroz
Bu kurgudan ilham alan bir denemeyi paylaşmak isterim. Newroz’un Ortadoğu’dan Asya’ya uzanan, özellikle, dağlık bölgelerde ve kıştan bahara geçişin belirgin olduğu iklimlerde yaşayan toplumlarda kutlandığını belirtmek mümkün. İklimsel değişimle doğa, hayvanlar, insanlar uyanırcasına yeni güne başlıyor. Bitki örtüsünde bir canlanma olurken, hayvanlar mevsimsel beslenme tarzlarını değiştirerek doğaya açılmakta, insanlar ise tarım, hayvancılık, başta olmak üzere bütün faaliyetlerinde yeni bir başlangıç yaparlar.
Doğaya bağımlı değişimlerin toplumsal aktivitelere, ritüellere, geleneklere ve inançlara etkisi kaçınılmazdır. Kültürel alan buna göre şekillenir. Newroz yeni bir gün, yeni bir başlangıç, yeni bir var oluş sembolüdür. Bu duygu toplumların varoluşu ve ritüellerini de etkiler. Mesela Kürtlerde tarihsel mitler, söylenceler bu süreçten süzülüp gelmiştir.
Modern toplumsal anlamda politik ideallerle özdeşleşen Newroz, PKK ile yeni bir içeriğe kavuşmuştur. Öncesi olmakla birlikte, günümüze şeklini veren direniş, serhildan ve politik taleplerin finali ya da yeni hamlelerin başlangıcıdır Newroz. Mazlum Doğan’ın başlattığı direniş geleneğinin cezaevlerinin tümüne yayılmasıyla 90’ların başında Cizre, Nusaybin, Şırnak başta olmak üzere birçok yerde serhildana dönüşmesi de 2013’te Öcalan’ın barış sürecine dair çerçevesini oluşturduğu çağrısının da dönüm noktalarıdır Newroz.
Devletin aktörleri, PKK’nin karar birimleri ve bölge üzerinde hesapları olan güçlerin ilk göz diktiği eylemlilik Newroz’dur. Newroz’da halkın gösterdiği tavır aynı zamanda politik aktivitelerin yoğunlaştığı sürecinde fitili, meşalesi olmuştur. Herkes neredeyse buradaki güç ve potansiyele göre politik duruşunu belirler.Politik derinlik kazanan Newrozlar önce sadece PKK’nin çekirdek yapısıyla sınırlıydı. Sonra PKK’nin etrafında toplanan halkı içine aldı, ardından tüm Kürtleri kapsadı. Şimdilerde Farsları, Arapları ve Türkleri de politik çemberin içine çekmekte, ortak direnişin sembolü haline gelmektedir. Her toplum özgün sorunlarını bu vesile ile dışa vururken, ortak mücadele ile omuz omuza vererek aşama katedebileceğini görmektedir. Irkçılığı, ayrımcılığı, egemenliği, baskıyı, şiddeti reddeden, aksine ateşiyle, kıyafetleriyle, halaylarıyla, ritüelleriyle dayanışmayı, bütünleşmeyi ortaklaşmayı içselleştirmektedir Newroz.
8 Mart’tan Newroz’a ortak mücadele
8 Mart’ın tarzı da PKK ile değişti. PKK’de kadın, PKK ile kadın ya da kadın ile PKK bir değişim sürecini birlikte yaşadılar. Dağdaki eli silahlı kadın, köydeki emekçi kadın, fabrikadaki işçi kadın, üniversitedeki öğrenci kadın ve evdeki anne kadın bir platformda ortak ses olup özgünlüklerini 8 Mart’ta ortaya koydular. Ortak bir bilinç, örgütlenme, mücadele ve tarz oluşturdular. 8 Mart, Kürt kadının politik ve örgütsel bilincinin dışa vurumu, nitel ve nicel özelliklerinin birey ve toplum bazında, Kürtler dahil tüm dünyaya yansıması için bir sahnedir.
Mesele kadın olunca elbette sadece bir etnik kesimle ve onun yaşadığı ulusal, siyasal handikaplarla sınırlanamazdı. Mesele kadın olunca Kürt, Türk, Arap, Fars fark etmiyor. Mesele kadın olunca kapitalizm, sosyalizm modernizim, din de fark etmiyor. Her birinde kendi özgülünde sorun yaşamaktadır kadın. Dolayısıyla kadının başkaldırısı da coğrafi, politik, felsefi, dinsel sınırların ötesine taşar, global bir özellik kazanır. Felsefi, siyasal, örgütsel olarak PKK’de demini bulan kadın hareketi, Rojava’da dünya kadın hareketinin önemli bir bileşeni olmuştur. Kadın nerede ve hangi pozisyonda olursa olsun, Finlandiya’da başbakan ve hükümet çoğunluğu, Latin Amerika’da toplumsal direnişin öncüsü, Çin’de işçilerin öncüsü, Afganistan’da kapatılmaya karşı, Avrupa’da metalaşma ve değersizleşmeye karşı durduğunda Kürt kadının söylem ve duruşunu dikkate almak zorunda olup onun desteğini görmek ister.
8 Mart, ezilenlerin direniş özelliğiyle Newroz’la bütünleşmektedir. Rahşan, Sema, Ronahi, Beritan, Zekiye ve sayısız kahramanların eylemlilikleri bu bağ için referanstır.
Kapitalizme karşı direnişin yeni ışığı Newroz
Bu yılki Newroz, korona virüsü nedeniyle çok enteresan bir özellik kazandı kanaatimce. İlk direniş dönemlerindeki gibi bir ruh haline büründü. Nicelik olarak az katılım, nitelik ve içerik olarak daha farklı ve güçlü mesaj olarak algılamak gerek. Demokratik ulus, kadının irade ve öncü olması ve ekolojiyi esas alan bir toplumsal yapılanmayla mümkündür.
Bu yılki Newroz adeta Öcalan’ın oluşturduğu paradigmanın ekoloji boyutuna bir vurguydu. Kapitalizmin sebep olduğu ekolojik felakete toplumsal direnişin adresi yine doğadan ilham alan Newroz’la mümkün olacaktır.
Barajlar, maden ocakları, betonlaşma, aşırı gübre kullanımı, sulama ve yerleşimler nedeniyle tarımsal alanların yok edilmesi, çatışmalar, yasaklamalar ve demografik yapıya müdahalelerle nüfusun yaşam alanlarından koparılması, hayvan potansiyelinin yok edilmesi, kapitalizasyon ve metalaşmanın etkisiyle suni hayvancılığın teşviki, hormonal beslenmenin görmezden gelinmesi dikkate alındığında Kürdistan ekolojik felaketler açısından da dünyanın küçük bir prototipidir. Ekolojik mücadelenin politize olması, bu eksende örgütlenme, kapitalizmin sebebi olduğu hastalıklara, ekolojik, mekânsal, toplumsal ve psikolojik sorunlara da yeni çözümler üretebilir, insanlığa ve doğaya nefes aldırabilir.