Kuş gribi, domuz gribi, önceki ve şimdiki olası çekirge saldırıları, bir şeylerin ters gittiğinin ve gideceğinin işaret fişekleri(ydi) aslında. Ancak ters gidişin nedenini araştıran, üzerinde düşünen ve çözüm üreten pek az insan oldu. Onlara da aldıran olmadı. Küresel şirketlerin hükümetlerin kulağına “üflediği yalan-yanlış” şeyler, çözümmüş gibi kabul gördü, propaganda edildi. Derken geldi, çattı coronavirüsü!
Komplo
Şimdi de corona ile ilgili birçok komplo teorileri havada uçuş(turul)uyor. Komplolar olabilir, ancak corona virüsünü tek başına komplo teorilerine bağlamak doğru değil, en azından eksik olur. Kaldı ki, komplo teorileri doğruysa, bu da, küresel aktör kaynaklı değil mi?
Corona ve çekirgeler
Bugün insanlar coronavirüs korkusu yaşıyor. Endişeli. Bitkiler çekirge saldırısı tehdidiyle karşı karşıya; halk gıda konusunda kaygılı. Coronavirüs bulaşıcı. Çekirge saldırısı yok edici; silip süpürücü.
Çekirge istilası
Afrikadan ayrılan çekirge sürüsü normalde Asya’ya gitmesi gerekiyormuş. İklim değişikliği nedeniyle Irak ve İran’a yönelmiş, uzmanlar böyle diyor. (İklimi kim değiştiriyor, sorusunu buraya vidalayalım) İşte bu komşu ülkelerden Türkiye’ye çekirgelerin gelme olasılığı, kaygıyı büyütüp besliyor halkta. Ancak, yönetenlerde ses seda yok. Tıs…
Kaygılanmalı mıyız?
Evet. Kaygılanmalıyız. Çünkü Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güngör Özden, “Çekirge sürüsü milyarlarca çekirgeden oluşuyor. Günde 150-170 km ilerleyebilir. Bir çekirge sürüsü, bir günde 40 bin kişiye yetecek gıdayı tüketebiliyor” diyor. Tehlikenin boyutu bu.
Tehlike büyük
Birkaç on yıldır gıda sıkıntısı yaşıyoruz. Kendimize yetecek gıdayı üretemiyoruz. Olası bir çekirge saldırısı; ürünlerin fiyatını yükseltir, gıdaya erişimi güçleştirir. Türkiye olarak ciddi bir gıda krizi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bakanlığın bu konuda önlemi var mı? Varsa bu önlemler nedir? Saldırı olması halinde çiftçi ne yapacağını biliyor mu? Bilgilendirildi mi?
Küresel bela
Coronavirüs sistem kaynaklı küresel bir tehlike. (Ekonominin biyolojiye bağlı olduğunu niye unuttuk, sorusunu buraya ekleyelim) Çekirge saldırısı, şirket yanlısı tarım politikalarının başımıza sardığı püsküllü küresel bir bela. Çekirge doğada olması gereken bir canlı, ama sayısı zarar verecek düzeyin altında olması gerekir.
Çekirgeler niçin saldırıyor?
Çekirgenin doğada bıraktığı yumurtalarının bir kısmını meradaki hayvanlar toynakları ile çiğneyerek normalden fazla üremelerini engelliyor(du). Özgür gezen evcil kanatlılar, çekirgeleri avlayarak doğada olması gereken sayıda kalmasına katkı koyuyor(du). Ayrıca çekirgelerin doğadaki doğal avcıları onları yakalıyor ve tüketiyor(du). Gel gelelim endüstriyel hayvancılık sığırları ahırlara, koyunları ağıllara, kanatlıları kümeslere kapattı. Hayvanların doğayla bağlarını kopardı; doğadaki bu işlevlerinden alıkoydu. Çekirgelerin doğal avcılarını da, tarımda kullanılan kimyasallar öldürdü, azalttı. Çekirge sayısı bu nedenlerden arttı. Endüstriyel tarım ve diğer olumsuzluklar ayrıca küresel iklim krizini besledi. İklim krizi ve sayılan diğer nedenlerden artan çekirgeler, sürü güdüsüyle beslenme zorunluluğundan oradan oraya göçe başladılar. Gittikleri yerlerdeki ürünleri silip süpürüyorlar. Çekirgeler bu yıl Türkiye’ye gelmezse bile sayıları böyle arttığı sürece bir gün mutlaka gelecek, tahribatlarını Türkiye’de de gerçekleştirecekler. Kuş gribi, domuz gribi ve bugünkü yaşadığımız coronavirüsünün geldiği gibi.
Müsibetten ders
Evet, bütün müsibetlerin kaynağı küresel şirketler. Yani sistem. Kaynağa yönelmek, asıl menbaı kurutmak, değiştirmek gerçekçi çözümdür. Bugün coronavirüs müsibeti tarımda endüstriyel tarımı, kapitalist küreselleşmeyi, yani sistemi tartışılır bir zemine taşıdı. Mevcut tarımsal üretim tarzının değiştirilmesi için talepleri yükseltmenin tam zamanı. Bu müsibetten bari ders çıkaralım. Büyümeyi (Büyüme derken, şirketlerin kazancının artmasından söz edildiğini aklımızda tutalım) değil, insanların parçası olduğu ekolojiyi önceleyen politikaları esas alarak, insanları mutlu ve sağlıklı kılalım. Neoliberal salgından kurtulalım.