Yaşadığımız cografya ve Ortadoğu’da; savaş, göç, mültecilik, yoksulluk, talan, doğaya ve insana zarar veren ne kadar kötülük varsa tümünün tanığı olan bir jenerasyondan oldugumuz için, her koşulda bir nefes alma, yaşam alanı yaratma yeteneğimiz de gelişmiştir.
Son günlerde nerdeyse tüm dünyanın başına bela olan, küresel koronavirüsün yarattığı kaygı, panik ve maddi manevi kriz haberlerinden uzaklaşmak ve bir nefes alabilmek için her zamanki gibi kaçtım surların gölgesine, sığındım Diyarbakır’ın kalbine… Hewsel’i tepeden izlemek bile yaşamın çoşkusunu, baharın gelişini müjdelemeye yetiyor. Yeşilin umuda dair her tonu, sarının en hüzünlü halleri ve tüm renklerin muhteşem uyumu, tüm zorluklara rağmen insanı yaşama sevinciyle besliyor. Diyarbakır’ın bu doğa güzelliğinin gizleyemediği yaraları da var, insan eliyle yapılan tahribata karşı direnişi oldugu gibi…
10 bin dönümlük arazide bulunan ve Dicle Nehri’nden beslenen Hewsel Bahçeleri; onlarca kuş çeşidinin dinlenme, konaklama ve barınma merkezi olduğu için eskiden insanların bülbül sesi dinlediği ve piknik yaptığı yer olarak bilinmektedir. Hewsel Bahçeleri’ndeki tarım alanı da geçmişten günümüze kent insanı için bir gelir kaynağı, kent sakinleri için de günlük taze ürünlere ulaşma yoludur. Kent merkezine yakın olması aynı zamanda kent insanının doğal yaşama ve biyolojik çeşitliliğe tanıklığı için bir şanstır. Hewsel Bahçeleri, kültürel hafıza ve turizm açısından da kenti zenginleştirme potansiyeline sahip bir yerdir. Çünkü Hewsel Bahçeleri, tarih boyunca Diyarbakır’ın ev sahipliği yaptığı birçok medeniyetin bıraktığı eserleri bağrında taşıyor. Bu tarihi eserlerden en çok bilinen Hewsel Bahçeleri’ni ihtişamıyla boydan boya süsleyen Diyarbakır surlarıdır. Türkülere konu olan Kırklar Dağı, kente hükmeden kralların kaldığı Kale İçi ve bin yıllık On Gözlü Köprü, Hewsel Bahçeleri’nin tarihin her döneminde insanlık için vazgeçilmez bir konuma sahip olduğunu gösteriyor. Tarihsel, kültürel ve doğa zenginliğiyle insanlık için adeta bir hazine olarak miras kalan Hewsel Bahçeleri, günümümüzde insanın daha fazla rant, talan, tüketim için acımasızliğına karşı direnişinde destek bekliyor. UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası içine alınmasına rağmen sahipliksizlik halinden kurtulamadığı gibi beslendiği Dicle Nehri de aynı kaderi paylaşıyor. Yapılan barajların, yıllarca işletilen kum ocaklarının Dicle Nehri’nin dere statüsüne maruz bırakılmasına, Hewsel Bahçeleri’nde ise varolan canlı türlerinin tükenmesine yetkili kurumlarının ilgisizliği aynı zamanda rant ve talana yasal zemin oluşturulmasına neden olmaktadır. Yapılan ağaç kıyımları, dökülen çöp atıkları ve inşaat malzemeleri gözle görülen bir kirliliğe ve tahribata neden olmasına engel olunmamaktadir. Çevre ve Şehircilik Bakanliğı’nın bu alanı imara açacak projeler hazırlaması, merkezi hükümetin ve rantçı yandaşlarının doğa ve kültürel değerlere bakışını da göstermektedir. Projelerin içeriği gizlenerek sadece isminin ‘Millet Bahçesi’ olarak kamuoyuna açıklanması ise çevre sorunlarına duyarlı kişi ve kurumların çabalarını etkisiz kılmak için olduğu kaygısını oluşturmaktadır. Aynı şekilde Türkiye’nin taraf olduğu; kuş türlerinin barındığı sulak alanları koruma amaçlı uluslararası bir sözleşme olan Ramsar’a Hewsel’in dahil edilmemesi bile hükümetin ilgili kurumlarının Hewsel’in ranta kurban olması için bir proje hazırlandığı kaygılarını büyütüyor.
Diyarbakır’in birbirini besleyen iki can damarı olan Dicle Nehri ve Hewsel Bahçeleri’nin güzelliklerini kaybetme tehlikesi devam etmektedir. Tehlikeyi gören kentin değerlerine sahip çıkmak isteyen kişi ve kurumlardan oluşan Hewseli Koruma Platformu, betonsever ve rant zihniyetine dayalı politikalara karşı mücadele etmek için çalışırken, Diyarbakır’ı seven herkesi de duyarlılığa davet etmektedir. Diyarbakır’ın nefessiz, yeni kuşakların belleksiz, çocukların bu mirastan yoksun kalmamaları için umut veren bu çalışmalara destek vermek; bu kentin havasından, suyundan kültüründen beslenen herkesin borcudur. Bu borcu unutmadan; baharla gelen leylekleri görmek isteyenler, doğanın doğallığını ve modern yaşamın muhteşem uyumunu bir arada çocuklarına yaşatmak isteyenler, küresel virüsün ruhsal ve fiziksel kaygılarından uzaklaşmak isteyenler, gidelim Hewsel’e dokunalım ve bahar çiçeklerinin kokusuyla bir nefes alalım. Yoksa haberiniz yok mu? Yaşam Hewsel’de…
Nujiyan Yıldırım/Diyarbakır