1992 Cizre Newroz’unda resmi rakamlara göre 57 kişi katledildi. BM raporuna göre ise 20 saat boyunca siviller tarandı. O günlerin tanığı Ertene, ‘O gün çocukları bile öldürdüler ama halk Newroz kutlamaktan vazgeçmedi’ dedi
Hafızalara insanların silahlarla tarandığı ve zorla zıhrı araçlara bindirildiği görüntüler ile kazınan 1992 Cizre Newroz’u, tıpkı Nusaybin ve Şırnak Newroz’u gibi, hem ‘direnişi’ hem de ‘katliamı’ içinde barındırıyor.
1992 21 Mart’ına günler kala Cizre’de evlere yapılan baskınlarla yüzlerce insan gözaltına alınıyor ancak, yine de halkın Newroz için alanlara çıkması engellenemiyor. Kutlama için bir araya gelen halkın üzerine açılan ateş sonucu ise onlarca insan yaşamını yitiriyor. Açılan ateş sonucu eşini kaybeden Ayşe Ertene, o günleri ‘çok acı çektik ama Newroz’u kutlamaktan vazgeçmedik’ sözleri ile özetliyor.
Demirel ‘Newroz serbestçe kutlanacak’ demişti
Dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Levent Ersöz’ün talimatıyla Cizre’ye Newroz öncesi yoğun bir asker ve polis yığınağı başlıyor ve kent tam anlamıyla bir kuşatmaya alınıyor.
Newroz kutlamalarında herhangi bir olayın yaşanmaması için Meclis Başkanvekili ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Diyarbakır Milletvekili Fehmi Işıklar başkanlığındaki Halkın Emek Partisi (HEP) milletvekillerinin de aralarında bulunduğu bir heyet, Başbakan Süleyman Demirel’i ziyaret ederek, gerekli tedbirlerin alınmasını istiyor. Ziyaretin ardından Demirel, “Newroz’u herkes serbestçe, hukuk kuralları içinde kalarak, provokasyona ve tahriklere kapılmadan kutlayacak” açıklamasında bulunuyor.
Panzerlerden ateş açılıyor
Demirel’in açıklamasının ardından halk Newroz’un serbestçe kutlanabileceğini düşünerek büyük bir coşku yaşıyor, 21 Mart günü sabahın erken saatlerinden itibaren Nur, Cudi ve Yafes mahallelerinde toplanan gruplar, müzikler
eşliğinde halaylar çekerek kutlamalara başlıyor. Kitle, üç kortej oluşturarak, büyük kutlamaların olacağı Cizre Mezarlığı’na gitmek üzere yürüyüşe geçiyor ve Nusaybin Caddesi’ne geldiğinde asker ve polisler, panzerlerle halkın önünü keserek, yürüyüşü engellemek istiyor. Engelleme girişimlerine rağmen alana ulaşmakta kararlı olan kitlenin üzerine bu sırada bir panzerden ateş açılıyor ve bu ateş sonucu onlarca kişi yaşamını yitiriyor, yüzlercesi yaralanıyor.
Beyaz bayraklı gazeteciler tarandı
Hastaneye giden yaralılar bile gözaltına alınıyor ve ağır işkencelerden geçiriliyor, 22 Mart’ta Cizre’de fiilen sokağa çıkma yasağı uygulanıp kolluk güçleri ve kontra-gerilla cinayetleri sürüyor. Kadıoğlu Oteli’nde kalan bir grup gazeteci, durumun nasıl olduğunu anlamak için ellerinde fotoğraf makineleri ve beyaz bayraklarıyla sokağa çıkmaya çalıyor. Fakat sokağa daha adım atar atmaz kontra-gerilla güçleri tarafından ağır silahlarla üzerlerine ateş açılıyor. Sabah gazetesinde çalışan gazeteci İzzet Kezer, açılan ateş sonucu yaşamını yitirirken, dosyası bugün faili meçhul olarak rafa kaldırıldı.
BM: Siviller 20 saat boyunca tarandı
Resmi kaynaklara göre 57, tanıklara göre ise 100’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği Newroz’da gözaltına alınanlar da işkencelere maruz kalıyor. Cizre ve Şırnak’ta yaşananların yankı bulması üzerine saldırılarda panzerleri kullanılan Almanya, “Sivil Kürt halkına ateş açıldığı” gerekçesiyle Türkiye’ye silah sevkiyatını durdurma kararı alıyor. HEP’in 14 Kürt milletvekili, Birleşmiş Milletlere konuyla ilgili Türkiye’yi şikâyet edince, BM olayların incelenmesi için bir komisyon oluşturuyor ve komisyonun 15 Nisan 1992’de yayımladığı rapora göre, kolluk güçleri sivil halkın bulunduğu alanları 20 saat boyunca tarıyor.
‘Bebeğim 40 günlük ama evde duramadım’
1992 Cizre Newroz’unda yaşananları Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can ve Ömer Akın’a anlatan ve o gün eşi Hüseyin Ertene’yi kaybeden Ayşe Ertene, halkın Newroz coşkusu karşısında yaşadığı heyecanı, “Çocuğum 40 günlüktü ama Newroz’da evde duramazdım” sözleri ile özetliyor.
‘Cenazemizi defnetmemize izin vermediler’
Ertene yaşananları şu sözlerle aktarıyor: “Devletin Cudi Mahallesi’nde yolları kapattığını duyduk. Aradan kısa zaman geçtikten sonra polisler biber gazı atmaya başladı. Sonra öğrendik ki Cudi Mahallesi’nde 4 kişi devlet tarafından öldürülmüş. İnsanlar esir alınmış. Gece olduğu zaman eşim Hüseyin’in öldürüldüğünü duydum. Sabaha kadar sokaklarda çatışma devam etti. Sabah saatlerinde tekrar sokaklara çıktım eşimi aramaya. Hastaneye gittik eşimin cenazesine bakmak için ama orda olmadığını öğrendik. O’nun cenazesi devlet tarafından alınmasın, kayıp edilmesin diye halk tarafından alınmış, bir eve saklanmıştı. Akşam saatlerinde cenazemizi alıp defnetmek istedik. Devlet buna da izin vermiyordu. Dışarıya çıktığımız zaman saldırıyordu. En son 4- 5 kişi cenazeyi alıp mezarlığa götürdü. Mezarlıkta da saldırı oldu. Zar zor defin ettik. O gün çocuklar bile öldü. Çok acı çektik. Umut ediyoruz artık ölümler olmasın.”
‘Bir kibrit de olsa yakacağım’
“Tüm yaşananlara rağmen her yıl Newroz’u kutlamaktan vazgeçmediğini söyleyen Ertene sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Newroz geldiği zaman gece heyecandan uyuyamıyorum. Bir kibrit de olsa yakıp Newroz’u kutluyorum. Newroz bütün Kürt halkına kutlu olsun. Cizre halkı Newroz kutlamaktan vazgeçmeyecektir. Çünkü Newroz Kürdistan’ın sembolüdür. Binlerce yıllardan beri bu ateş yakılıyor ve hiçbir zaman sönmeyecek. Bizden önce dedelerimiz, nenelerimiz bu ateşi yaktı, bugün biz yakıyoruz. Yarın da çocuklarımız yakacak.”
HABER MERKEZİ