İHD’li Mehmet Acettin, cezaevlerinde koronavirüsün görülmesinin ciddi bir risk oluşturacağına dikkat çekerek, hasta ve yaşlı tutukluların bir an önce serbest bırakılması gerektiğini vurguladı
Yadigar Aygün/İstanbul
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) Antarktika hariç tüm kıtalara ve 120’den fazla ülkeye yayıldı. Ülkeler Covid-19 için toplum yaşam alanlarında önlem almaya devam ediyor fakat cezaevlerinde tutukluların durumu ise pek çok ülkede ve Türkiye’de gözardı ediliyor. Türkiye’de 220 bin kapasiteli olan ve toplamda 280 bin civarında tutuklu ve hükümlünün kaldığı cezaevlerinde, 457’si ağır olmak üzere bin 334 hasta tutuklu bulunuyor.
2017 yılı başından 2019 yılı sonuna kadar cezaevlerinde 44 hasta tutsak yaşamını yitirirken, ATK’nin tek başına hayatını idame edemez yönündeki raporlarına rağmen hasta tutuklular, tahliye edilmiyor. Cezaevlerindeki tutuklu bulunan kişi sayısı birçok ilin nüfusundan fazla.
Koronovirüse karşı hapishanelerin durumunu gazetemize değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Mehmet Acettin öncelikle ağır hastala olmak üzere tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Hasta tutuklular serbest bırakılmalı
Koronovirüsü’nün hızla yayılma alanlarından bir tanesi olan hapishanelerde yaşayan ağır hasta tutukların acilen tahliye edilmesinin önemine dikkat çeken Acettin, cezaevlerinin büyük risk taşıdığını vurguladı. Acettin, “Biz öncelikle hemen tutukluların hapishanelerden tahliye edilmesini istiyoruz. Çünkü toplu yaşam alanları oldukları için virüsün bulaşma riski çok fazla. Hapishanelerde çok yoğun bir kalabalık var. Kapasitelerinin üzerinde hapishanelerin doluluk oranı. Başta mahpuslar olmak üzere oradaki görevli memurlar dahil herkes risk altındadır. Hapishanede koşullarında yaşanacak bir virüs vakası bir felakettir. Dolaysıyla tüm ağır hasta hasta mahpuslar ve diğer mahpuslar ölüm ile yaşam arasında yaşıyor. Onun için bunun bir felaket olacağını söylüyoruz. Yetkililer, Cezaevi İdaresi ve Adalet Bakanlığı’nın bu noktada daha sorumlu davranması gerekiyor. Hiçbir ayrım gözetmeksizin içerdeki mahpusa da insan gözüyle bakmak gerekiyor. Mahpusları, toplum dışı iterek ölmeye mahkum ederek ve bu anlayışla yaklaşırsak bu virüsün etkisi daha çok felaket yaşatır. İçeride özellikle ağır hasta mahpusların tedaviye ihtiyacı var. Olan ailesinin yanında tedavisinin yanında devam etmesi gerekiyor fakat şuan ağır hasta tutuklular dahi serbest bırakılmıyor” dedi.
Ölümcül risk grubundalar
Hasta tutukluların Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından cezaevlerinde kalamaz raporları olmasına rağmen hala serbest bırakılmayan tutukluların olduğunu hatırlatan Acettin, bu süreçte yaşanacak bir virüs vakasına karşı ağır hasta tutuklular açısından ölümcül olabileceğinin altını çizdi. Acettin, “Tutuklu Serdal Yıldırım’ın ve pek çok ağır hasta tutuklunun hastanede kalamaz raporu olmasına rağmen tahliye edilmiyor. Tekerlekli sandalyeye mahkum böyle bir hastanın virüs kaptığını düşündüğümüzde vücudunun hastalıkla mücadele edemeyeceğini, çok kötü olacağını biliyoruz. Keza Serdal’ın koğuşunda kalan tutuklu elleri olmayan, verem tüberküloz hastası Ergin Aktaş ve boynundan aşağısı felçli tutuklu Abdullah Turan birbirinize bakamaz halde aynı hücrede birbirlerine bakmaya orada yaşamaya zorlanıyorlar. Böyle bir ortamda ölüme terk ediliyor” diye konuştu.
Asıl çözüm tahliyedir
Açık görüşleri kısıtlamanın tecrit koşullarını ağırlaştırdığını dile getiren Acettin, yasaklamalar yerine tutukluların derhal serbest kalmasının asıl çözüm olduğunun altını çizdi. Acettin, “Tutukluların çoğu zaten ailesi ile görüşemiyor. Görüş yasağı durumdan vazife çıkarıp tecridi ağırlaştırmaktır. Yasaklamayla olmaz bu iş. Bunun yerine tahliye etseler tutuklular ailelerinin yanlarına gelirler. En iyi çözüm yolumuz tutukluların tahliye edilmesidir. Bakanlığın açıklamaları palyatif çözümler gerçek çözümler değil. Asıl çözüm ise tutukluların bu riskten uzak tutulmaları. Hapishanelere kolonya getirmekle olmuyor. İnsan hakları savunucuları olarak bir insanın ölmesini kim olursa olsun bu virüsle karşı karşıya kalmasını istemeyiz. Virüsün hapishanelere yayılması insani bir ayıptır” dedi.
Acil önlemler alınmalıdır
Cezaevilerinde virüse karşı acilen alınması gereken önlemleri şu sözlerle ise sıraladı: “Ortak kullanım alanları olan banyo mutfak tuvaleti gibi yerlerin dezenfekte edilmesi gerekiyor. Hijyen kurullarına uygun bir ortamın acilen oluşturulması gerekiyor. Şuan hapishane koşulları hijyenik değil. Düzenli temizlenmiyor. Aşırı kalabalık var ve bu riski çok artırıyor. Mahpusların yeterli beslenmeleri gerekiyor. Vücutlarının ve bağışıklık sistemin dayanıklı olması için beslenmeleri büyük önem taşıyor. Yemek fiyatları faiş rakamlar olduğu için mahpuslar yeterli beslenemiyor” diye belirtti.