AKP’li belediye tarafından Eyüp ilçesinde başlatılan ve insanları direkt kanser yapacak olan, ‘Atık Yakma Tesisi’ için Belediye Başkanı İmamoğlu’nun meclisten yetki alarak kredi peşine düştüğü açıklandı
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Sistemin tüketim odaklı dayatmaları ile ortaya çıkan aşırı çöp, insanlığı tehdit ediyor. Bu çöplerden kurtulmak için olduğu iddia edilen çöp yakma tesislerinde ise aslında çöplerin yakılarak enerji üretmek hedeflenmektedir. Her yakma tesisi için adım atılırken, bilmem kaç milyon insanın enerji ihtiyacı karşılanacak yalanına sarılınması ise değişmeyen vurgu. İstanbul B. Belediyesi de aynı gerekçeyi öne sürerek 3 milyon insanın enerjisi karşılanacak iddiası ile giriştiği çöp yakma tesisi bulunduğu çevrede toprak, su, insan ve diğer canlıları zehirleyen özelliğe sahip olduğu ise biliniyor.
İmamoğlu kredi peşinde
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, atıkların yakılması ve bu yolla elektrik üretimi projesini tamamlamak için 150 milyon euro dış kredi bulmak amacıyla İBB Meclisi’nde yetki aldığı duyuruldu. Eyüp ilçesi Işıklar’daki İBB Atık Yakma ve Enerji Üretimi Tesisi inşaatı için Avrupa’nın en büyük “Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi” vurgusunda bulunulması dikkat çekici. Toplam 8 hektar alana inşası başlanan tesiste yılda 1 milyon ton atık yakılacak. Bu yolla karbon salınımlarının düşürüleceği iddiası ise boş bir iddia olarak değerlendiriliyor. Her türden atığın yakılarak nasıl karbon salınımından kurtulunacağına yönelik herhangi bir yanıt yok.
Amaç enerji üretmek
Katı atık yakma tesisleri bulunduğu çevreye, yer altı sularına, tarım ürünlerine, hayvanlara ve insanlara büyük zararlar verdiği biliniyor. Buna karşın Türkiye’nin dört bir yanında yakma tesisleri inşa ediliyor. Bu tesislerde çöpten kurtulmaktan çok enerji üretmek hedefleniyor. Bu tesislerden biri de İstanbul’da AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 2.6 milyar liraya Makyol İnşaat Şirketi’ne ihale edilen tesisin inşası 2017 yılında başlamış ve Mart 2020’de bitirileceği açıklanmıştı. Tesis, her biri günlük bin ton atık yakma kapasiteli 3 hattan oluşacak. Depolanan atıklar, 3 adet katı atık vinci aracılığıyla ızgaralı yakma ünitelerine taşınacak. Izgaralı sistemde yakılan atıkların ısısından elde edilen buhar, tribünlere gönderilecek. Bu tribünler aracılığıyla elektrik enerjisi üretilirken bacalarından zehirli gazlar çevreye yayılacak.
CHP’nin AKP’den farkı ne?
İmamoğlu tüketirken çöplerin ayrıştırılması süreciyle ilgili eğitim çalışmaları yapılmasının gerektiği vurguları ise sadece laftan ibaret olduğu anlaşılıyor. Bu bağlamda hiçbir hazırlığı olmayan belediyenin çöp yakma tesisi için her yolu denemesi dikkat çekiyor. 150 milyon euro bedelle İstanbul’un tüm çöpünü en ince ayrıntısına kadar ayrıştırılma imkanı varken yakmayı tercih etmeleri AKP ile çok da farkı olmayan bir politika izlediklerini gösteriyor. Ulaşım bedelinin yüksek olduğu gerçeğini kullanarak halktan oy talep eden CHP’li İmamoğlu’nun yüzde 35-40 oranında ulaşıma yaptığı zam ile her geçen gün daha da yoksullaşan halka bir yük daha yüklediği tepkilere yol açıyor.
Avrupa’da farklı değil ama!
Almanya evsel çöpün yüzde 70’ini geri dönüşüm koşullarıyla sağlarken İstanbul’da böyle bir girişimin dahi olmayışı dikkat çekici. Ayrıştırılarak çöplerin toplaması da sorunu çözememektedir. Almanya’da toplanan çöplerin sadece yüzde 16’sı geri dönüştürülebilmektedir. Araştırma şirketi Conversio tarafından açıklanan verilerde yüzde 16’dan geri kalan çöpler ya ihraç ediliyor ya da yakma tesislerinde yakıldığı belirtiliyor. Ancak Avrupa’da İstanbul’a yapılmak istenen yakma tesisi kadar büyük bir tesise gerek duyulmuyor. Diğer yandan Türkiye’nin Avrupa’dan çöp ithal ederek yakma tesisleri ve çimento fabrikalarında çöplerin yakıldığı iddiaları gündemde. Çimento fabrikalarına dahi atık yakma izni veren iktidarın bu kadar çok tesisle hangi çöpü yaktıkları sorusu gündeme geliyor.
Çöp yakmak kanser demek!
Alman Çevre Yardımı kuruluşunda dönüşüm ekonomisi uzmanı olan Thomas Fischer, “Çöplerin yakılması temiz ve atıksız bir yöntemmiş gibi yansıtılıyor, ancak bu kesinlikle doğru değil” diyor. Fischer, atığın da atığının var olduğunu ve bu atıkların yüksek derecede zehirli atık olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. Fischer, yakma işlemi sırasında dioksin ve furan gibi direkt kanserojen maddelerin yanı sıra zehirli kül ve tozun ortaya çıktığını söylüyor. Almanya Çevre ve Doğayı Koruma Birliği tarafından sunulan verilere göre, çöpler yakıldıktan sonra ortaya çıkan maddeler kanser, solunum yolu hastalıkları ve doğuştan sakatlıklara neden oluyor.
Yakma işlemi çevreyi zehirliyor
Atık yakma tesislerinde yakılan her 3 ton atıktan yaklaşık 1 ton kül oluşuyor. Bu tesislerden havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan (Kalıcı Organik Kirletici) yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılıyor. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, kül boşaltım alanlarındaki küllerin rüzgârla birlikte çevreye yayılması engellenemiyor. Kül toplama alanlarının su geçirmez olduğu iddia edilen zemini göreceli bir koruma sağlıyor. İçeriğindeki zehirli atıklar zamanla çok daha zehirli farklı bileşiklere dönüşüyor. Sızıntı yer altı sularını kirletiyor. Suyun doğal çevrimi, kirliliği her alana yayıyor. Besinler kirlenirken ortaya çıkan kirlilik sonunda insana kadar ulaşıyor.
Asıl sorun kapitalizm
Kapitalist endüstriyelleşmenin gelişmesiyle birlikte devasa büyüyen sanayileşme, kenttlerde çevresel kirlilik sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Hızla artan üretim ve tüketimler sonucu oluşan çöp dağlarını eritmek devletler veya belediyeler için büyük bir maliyet olarak ele alınmaya başlanmıştır. Kapitalizm, ortaya çıkardığı sorunu yine doğal yaşamın ve insanın sırtına yıkarak kurtulma peşine düşmüştür. Çöplerin büyük çöplüklerde toplanmasından sonra çöp, ticari bir meta olarak işlem görmeye başlamış ve geri dönüşüm süreçleri başlamıştır. Ancak bu durum ortaya çıkan atığa çözüm üretememiştir. Ekosistemin işleyiş yasalarıyla kapitalizmin işleyiş yasaları birbiriyle temelden zıtlıklar içeriyor olması kapitalizm koşullarında çöp sorununun çözülemeyeceği gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.