8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir söyleşi veren İtalyan aktrist Sophia Loren, ‘Kadın yönetmenler bağırmıyorlar, emir vermiyorlar. Fikirlerini önce danışıp, ilham veriyorlar’ dedi
Dünya sinemasının unutulmaz isimlerinden yabancı dilde Oscar Ödülü alan ilk kadın aktirist olan Sophia Loren, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için BBC’ye konuştu. Loren’in hayatını ve kariyerini değiştiren olay 1961’de çekilen “Two Women” (İki Kadın), filminde aldığı rol oldu. Sophia Loren, İki Kadın’dan sonra, Paul Newman ve Cary Grant gibi Hollywood yıldızlarıyla aynı filmlerde oynadı.
1964’te çekilen “Marriage Italian Style” (İtalyan Tarzı Evlilik) filmiyle ikinci kez Oscar’a aday oldu. Kendi ülkesinde de rekor kırarak, En İyi Kadın Oyuncu dahil altı dalda David di Donatello Ödülü kazandı. Bekar ve hiç evlenmemiş bir annenin çocuğuydı Sophia Loren. 1934’te Napoli’de doğdu. Ailesi yoksuldu. 15 yaşında bir güzellik yarışmasına katılmasıyla hayatı değişti. Yarışmada finale kalan Loren, ilk kez 1950’de film setlerine adım attı. Çoğu zaman Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor ve Ava Gardner gibi parladı. Haksızlığa uğrayan ve ayakları yere basan kadınları canlandırdığı rollerde çok başarılı oldu. Loren aynı zamanda Netflix’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yaptığı ilham veren kadın oyuncuları anlatıldığı “Because She Watched” adlı belgeselde Aca DuVernay, Salma Hayek, Janet Mock, Millie Bobby Brown, Laverne Cox, Cecilia Suarez ile birlikte yer aldı.
‘Farklı yaratılmış’
Loren, “Two Women filmini yapmadan önce sahne sanatçısıydım, filmden sonra aktris oldum” dedi. Oyunculuk becerilerinin ortaya çıkmasını sağladığı için filmin yönetmeni Vittorio De Sica’ya teşekkür eden Loren, “Bana kendime inanmamı ve insanlar kaderimi ne kadar kontrol etmeye çalışırsa çalışsın, kendi gemimin kaptanı olmam gerektiğini öğretti” dedi. Vittorio De Sica da Sophia Loren’e hayranlığını şu sözlerle ifade ediyor: “Loren farklı yaratılmış, farklı davranan bir kadın. Beni şu ana kadar tanıştığım diğer kadınlardan daha farklı şekilde etkiledi”
‘Kadınlar olmasa…’ Kariyeriniz boyunca, sadece bir kadın yönetmenle çalışan Loren, film setinin kontrolü bir kadının sorumluluğunda olduğunda neler gözlemlediğini şu sözlerle açıklıyor: “ Lina Wertmutter benim büyük kız kardeşim gibi. Birbirimizi seviyoruz ama bazen kavga ediyoruz, sonra barışıyoruz. Her şeyden önce birbirimize karşı büyük bir sevgimiz ve saygımız var. Lina sektörde çığır açmış bir yönetmen. Kameranın arkasında bir kadının yer alması çok kıymetli. Kadın yönetmenler, sahnedeki tüm inceliklere ve detaylara önem veriyor. Bağırmıyorlar, emir vermiyorlar. Fikirlerini önce danışıp, ilham veriyorlar. Kadın yönetmenlerle çalışmayı seviyorum ve ileride daha fazla kadın yönetmenle çalışmak isterim.”
LONDRA