Marksist Teori Dergisi’nin düzenleyeceği uluslararası sempozyuma dair konuşan Mine Şirin ve Cemil Aksu, dünyada gelişen isyan dalgaları hakkında bilgiler almak ve sonuçlar çıkarmak istediklerini söyledi
Marksist Teori Dergisi, 15 Mart Pazar günü “Dünya yeni bir sayfa açıyor. Artık devrim zamanı” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenleyecek. Tunus, Arjantin, İran gibi ülkelerden katılımcılarda olacağı sempozyumun düzenleyicilerinden Mine Şirin ve Cemil Aksu, sempozyumun içeriğine ve düzenlenme amacına ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e konuştu.
‘Birbirine benzeyen halkaları yan yana getireceğiz’
Dünyanın 40’tan fazla ülkesinde ezilenlerin ayaklandığın ifade eden Mine Şirin, “Bunların eş zamanlı olmasının anlaşılır bir açıklaması var. Tarihin değil kapitalizmin sonu geldi. Biz bu sempozyumu düzenlerken muradımız, birbirine benzeyen halkaları yan yana getireceğiz ve kesiştiği yerlerden dünyanın tutuşacağına olan inancımızı gösterebilecek” dedi. Sempozyumun dört oturumdan oluşacağın belirten Şirin, bunların “Direniş ve ayaklanmalar”, “Devrim konuşuyor”, “Kadın isyanı ve devrim” ve “21’inci yüzyıl devrim deneyimleri” başlıklarını taşıdığını söyledi.
Birçok ülkeden katılım
İlk oturumda dünyanın çeşitli yerlerinden konukların olacağını aktaran Şirin, “Filistin’den Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC)sözcülerinden Halil Barakat katılacak. Barakat aylardır süren büyük geri dönüş yürüyüşü ile ilgili, yeniden bir ayaklanmaya belki intifadaya dönüşebileceğine dair görüşlerini açıklayacak. Tunus’tan Komünist Partisi’nden gelecek arkadaşımız bize direniş geleneğinin ne durumda olduğunu, Lübnan’dan gelen arkadaşımız öncülük sorununu anlatacak. Fransa’da sarı yeleklilerin aylardır büyük bir direnişi var. Nicolas yoldaşımız bize Avrupa’da emek hareketinin sıçradığı noktayı anlatacak. Yine İran ve Hindistan’dan gelecek olanlar ülkelerindeki rejimlere karşı direnişlerini anlatacaklar” dedi.
Rojava devrimi konuşulacak
Şirin, ikinci oturumda Atılım Gazetesi eski yayın yönetmeni İbrahim Çiçek ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Başkanı Özlem Gümüştaş, Polen Ekoloji sözcülerinden Cemil Aksu ve Filipinlerden bir konuğun olduğunu aktardı. Üçüncü oturumda ise kadın emeği üzerine konuşulacağını söyleyen Şirin, “Dördüncü oturum 21’inci yüzyılda devrim deneyimleri ve bunun başat öznesi olan Rojava devrimini konuşacağımız bir oturum olacak. Rojava’ya dair deneyimlerini kitaplaştıran Arzu Demir tele konferans ile bağlanacak. Rojava özerk yönetiminin bir sözcüsü Adar Xalil da telekonferansla sempozyumumuza olacak. Ve halkların birlik ve dayanışma bürosundan Yalçın Akın konuşmacılardan birisi olacak. Rojava devriminin yalnızca bölge açısından değil, dünya devrimleri tarihinde özel ve özgün bir yeri olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Ayakta kalmaya çalışan bir devrim var. Bunun olanaklarının aktarılacağı bir sempozyum olacak” diye belirtti.
‘İsyan deneyimleri ile yeniden harmanlamak’
Sempozyumu iki temel nedenle düzenlediklerini aktaran Cemil Aksu, şunları dile getirdi: “Birincisi yaşanan bu isyan dalgasını daha içerden bilgilerle, tecrübelerle anlamak ve bundan sonuçlar çıkarmak. Aynı zamanda da bizim coğrafyamızda ki birikimleri başka ülkelerdeki isyan deneyimleri ile yeniden harmanlamak istiyoruz. Çünkü 2008’den beri dünyada kapitalizmin krizi var. Hem egemenler bu krize çare arıyor hem de krizin en çok mağduru olan ezilenler krize çare arıyorlar. Bu çare arayışlarının bir biçimi olarak da değişik ülkelerde değişik zamanlarda ayaklanmalar, direnişler boy veriyor. Kapitalizm açısından bugün 21’inci yüzyılın başındaki üstünlüğünü yitirdiğiniz görüyoruz.”
‘Enteryasyonel bağlar kuvvetlenecek’
Ne yapmalı sorusunun cevabının deneyimlerde yattığının altını çizen Aksu, şunları söyledi: “O açıdan kendimizin de şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü yanı başımızda Rojava’da, tüm dünyada sorulan ne yapmalı sorusuna bir cevabın üretildiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Rojava deneyimini daha yakından anlamak onun pratiklerini kavramak istiyoruz. Burada önemli olan birbirimizin deneyimlerini, birikimlerini görmek ve birbirimize bunların tercümesini yapmaktır. Tercümeden hem kendi coğrafyamızdaki mücadelemiz için yeni araçlar, mücadele biçimleri çıkaracağız, hem de enternasyonel ilişkilerin kuvvetlenmesine hizmet edeceğini düşünüyoruz.”
İSTANBUL