Merkez Bankası; maden, elektrik ve doğalgaz sektörünü öncelikli teşvik ve kredi alanı olarak belirledi
Doğal yaşamı altüst eden maden, enerji ve doğalgaz için Merkez Bankası (MB) teşvik ve kredilerde öncelikli sektörler olacağını açıkladı. MB, zorunlu karşılık oranları ve nema ödemelerini kredi büyümesi oranlarıyla ilişkilendiren zorunlu karşılık düzenlemesinde değişiklik yaptı. Konuya ilişkin açıklamada son dönemde tüketici kredilerindeki belirgin artışın, büyüme kompozisyonu, enflasyon ve dış denge üzerinde yaratabileceği etkiler ile yabancı para nakdi kredilerin erken kapatılması veya vadesinden önce yapılandırılması amacıyla kullandırılan Türk lirası kredilerin, kredi büyümesine yol açtığı belirtildi. Açıklamada, bu artış dikkate alınarak mevcut zorunlu karşılık düzenlemesinde bazı değişiklikler yapılmasına karar verildiği kaydedildi.
Krediler halka değil şirketlere
Merkez Bankası açıklamasında, zorunlu karşılık teşviklerinden yararlanmaya konu kredilerin sağlanacağı seçilmiş sektörleri de belirledi. “Selektif sektörler” olarak ifade edilen bu sektörler Avrupa Topluluğunda Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması (NACE) çerçevesinde belirlendiği ifade edildi. Merkez Bankası’nın açıklamasında yeni uygulamanın, kredi arzının halk tüketiminden ziyade sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek verimli ve üretim odaklı sektörlere yönlendirilmesine, cari işlemler dengesinin olumlu etkilenmesine ve finansal istikrarın desteklenmesine katkı sağlayacağı değerlendirmesine yer verildi. Söz konusu değişikliklerin, tesisi 20 Mart 2020 tarihinde başlayacak 6 Mart 2020 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacağı kaydedildi.
Devlet ve sermaye kol kola
Kapitalizm geliştikçe, doğada sermaye birikimine konu olabilecek herşey metalaştırıldı ya da ticarileştirildi. 1970’lerden bu yanan uygulamaya konan neoliberal politikalar Türkiye’de daha da ileriden yaşanırken bu sürecin en önemli sürdüreni AKP iktidarı oldu. 2002 yılından bu yana AKP’nin yönetimindeki devlet ile sermaye kol kola vererek insanlar ve insan dışında kalan varlıkların tümü üzerinde baskı oluşturup yaşamı adeta yok eden bir perspektifle kapitalist birikim rejimini sürdürüyor.
AKP geçmişe rahmet okuttu
Doğal yaşam alanları kapitalizm için sadece bir ham madde deposu. Özellikle 1970’lerden sonra devlet olanakları ve yetkilerini kullanan Demirel ve Turgut Özal dönemiyle birlikte, sermayenin doğayı istediği gibi sömürebilmesinin önündeki engeller bir bir kaldırıldı. AKP iktidarı ise 18. yıla girdiği günümüzde geçmiş iktidarlara rahmet okutacak düzeyde doğa yağmasını büyüttü. Tarımsal üretimler küçülürken tarım ithalatı büyüdü, hayvancılık ise yerlerde sürünüyor, sanayi üretimine yönelik yatırımlarsa tamamen durmuş durumda. Ekonomik çöküşe dur diyebilme adına dönüp dolaşıp geldikleri ve sınırsızca sömürüye tabi tuttukları doğal alanlar, toprak ve sular artık can çekişiyor.
Sular, maden ve enerjiye
Ekonomik kriz içinde boğuşan halka açlık ve sefalet dayatılırken tek desteklenen kesim sermaye kesimleri olmakta. Doğal koruma alanlarının statüleri değiştirilerek ‘üstün kamu yararı’ diye nitelendirirlerken, bu yararın bir sermaye yararından gayrı bir şey olmadığı açıkça ortaya kondu. Merkez Bankası’nın aldığı kararla doğal yaşam üzerindeki sömürünün daha da büyütülmesi hedefleniyor. Susuzluğun yakın gelecekte hem insanı hem de diğer canlıları yaşamsal düzeyde etkileyeceği gün gibi ortadayken, suların maden ve enerji şirketlerinin hizmetine sunacak adımlar atılıyor. Havza planlamaları ile su kullanımında öncelikler bu sektörlere verilecek uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ