Günümüzde tüm sistemler kendi insanını yetiştirmenin derdinde. Bu başarıldığı oranda devamlılık da söz konusu. Ancak oldukça külfetli bir iş. Bir insanın yetişmesi, bir toplumun şekillenmesi birçok bileşeni gerektirir. Eğitim, meslek, zaman dilimi, mekânsal yapı, toplumun içinde bulunduğu politik ve kültürel şartları gözetmek lazım. İnanç ve değerler sistemi, analitik güç, düşünsel etkinlik ve fiziksel üretim gibi birçok girdiyi kullanmak gerekir. Ne var ki, bir dengeyi tutturmak kolay olmuyor. Mesela günümüz uygarlığının karakteristiğini inanç toplumları veya akıl toplumları diye iki temel kategoriye ayırmak mümkündür.
İnanç ve analitik gücün bütünlüğü
İdeal olanı insanlığın inanç ve analitik gücü bir arada tutmasıdır. Bunu başaran toplumlar kendilerini yenileyebilmişlerdir.
Buradaki inanç sadece dinden ibaret değil. Materyalist de olabilir. Esas olan bir fikirler bütünlüğü ile oluşmuş, tarihsel, toplumsal, politik, askeri, coğrafi arka planı olan inancı veya ideolojiyi anlamaktır. Onu oluşturan paradigmayı tartmak, akıl süzgecinden geçirmek, doğrulanabilir yanlarını tespit etmek, geliştirip güncellemek önem arz eder. Meselenin matematiksel, teknik, mühendislik boyutu yanı sıra etik, felsefi, ahlaki normlarını da belirlemek ve insan maneviyatında oturtmak koşuldur. Buna karşılık tabulara, dogmalara takılmadan, yanlışlanabilir ya da coğrafi, tarihi, toplumsal, araçsal vb. faktörlerle uyumunun gerçekleşmemesi nedeniyle eliminize edilmesi gereken boyutları da açığa çıkarmak gerekmektedir. Ve bundan oluşacak boşlukların, yeni arayış ve bileşenlerle tekrar inşa edilmesi, böylece dinamik, şartlara güne güncellenebilen, ama kök bilgilerini ve değerlerini koruyabilen bir inanç, fikirler birliği veya ideoloji geliştirilebilir, güç mekanizmalarını kontrollü kullanabilir.
Eğer döngü iyi işletilmez ise arızalar ve sorunlar ortaya çıkar. Güç zehirlenmesi ya da gücün şiddete dönüşümü felakete neden olur. Kendi dışında başka inançlara ve değerlere yaşam hakkı tanımayan dinsel fanatizmin, ulusalcılığın fetişleştirilmesiyle faşizmin, sol ideolojik radikalizmin ölümcül girdabı kaçınılmazdır.
Proudhon’un Marks’a, “eğer dikkatli davranmazsak dinler yerine ikame edilecek bir ideoloji ortaya çıkar” uyarısı doğrulanmış bir hakikattir. Proletarya diktatörlüğü perdesini kullanan tek kişiye dayalı diktatörlükler milyonlarca insanın ölümüne neden oldular.
Bir ırkın yüceltilmesi, popülizmin yaygın kullanılması, lider kültünün yaratılması iktidar yolunda yürüyenler için her zaman elverişli bir araçtır. İç sıkıntıları açık ve şeffaf biçimde toplumla paylaşıp zorluklarla yüzleşmenin ve acıları göğüslemenin yerine, sorunlar yumağını dış düşmanla açıklamak ve muzaffer, hâkim, hüküm sahibi bir ırk vadetmek, aslında milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır.
Ne mutlu ki, Heisenberg gibi bilim insanları atomun parçalanması ve ölümcül bombaların imalinin yöntemlerini bilmelerine rağmen Hitler faşizmiyle paylaşmamış, insanlığa verdiği zararın daha da büyümesine destek olmamışlardır.
Kapalı toplumların radikalizmi
Ne var ki, inanç toplumunun hâkim olduğu coğrafyamız iktidarcı İslami radikalizmin kurbanı olmuştur. Yanı sıra sol hareketler, ulus devletler, mezhebi grup ve tarikatlar, aşiretsel muhafazakârlıklar da kendi içinde lider kültü, söylem kültü barındırmakta ve onun etrafında radikalleşmektedirler.
Şartları yeniden değerlendirmek, oluşan hakikatleri anlamak, yüzleşmek ve yeniden tanımlayıp yenilenmek yerine, kabuğuna çekilmek, izole olmak, aşiret, tarikat, örgüt veya devlet liderinin etrafında tapınmak bir kader olmuş ve yüz yıllardır kendini üretegelmiştir.
Radikalleşme, izolasyon ve tecrit konumu yaşayan kesimlerde mesleki gelişme de durur. Ekonomik faaliyetler rant, çıkar ve kleptokrasi biçiminde iken toplumsal yaşam hiyerarşik ve itaate dayalıdır.
Analitik aklın araçsallaştırması
Diğer taraftan ekonomizmin hâkim olduğu Batı toplumunun özelliklerini görmekteyiz. Gücün kökeni ekonomiye indirgenmektedir. İdeolojiler, dinler, farklı inançlar, felsefi hareketler oldukça detaylı bir biçimde analiz edilir. Ve doğruluk ve yanlışlığın kriteri birey veya toplumun faydası ölçüleri esas alınarak tanımlanır. Fayda olgusunun iz düşümü de ekonomi de dışa vurmaktadır. Avrupa’- daki sol, sosyalist, dindar, muhafazakâr veya liberallerin tüm söylem ve yaklaşımları bunun üzerinden vücut bulur. Şu an Amerika’da olduğu gibi Avrupa’da da seçim süreçlerinin hepsi adeta ekonomik analizlere, projelere ve parasal hesaplara indirgenmekte, kampanyalar bu esaslara göre yürütülmektedir.
Eğer salt bununla yetinilir, güç mekanizması burada merkezileştirilirse, uygarlık ciddi tehlike ile karşı karşıya kalır. Mesela bir makinenin çalışması enerjiye bağlıdır. Elektrik, benzin, gaz verildiğinde çalışır. İnsan da buna indirgenir, yiyecek, kıyafet ve diğer fiziki ihtiyaçlarıyla algılandığında yarınki gün fevkalade denebilir ki “yeterli enerji yok şu makinenin fişini çekin, aynı şekilde yeterli yiyecek yok bu insanı da imha edin.” Aslında bu indirgemeci mantığın böylesi yaklaşımının senaryoları da yavaş yavaş devreye giriyor. Doğal ve çevresel şartlardan kaynaklanan hastalıklar yanı sıra laboratuvarda oluşturulan virüsler ve hastalıkları unutmamak gerekir. Yine dünyayı birkaç kez yok edecek, imal edilmiş nükleer silahlar, araçlar ve kimyasal materyaller mevcut.
Etik yoksunu profesyonel
Analitik aklın bireye yaklaşımı meslekten ibarettir. Eğer bir insan mesleksiz ise gereksizdir. En ağır işlerde ve en düşük ücretle çalıştırılır. Dün hayvanlar yerini almıştı, yarın makineler yerini alacak ve ilk fırsatta da imha edilmesi gereken bir nesnedir. Buna karşılık meslek aşırı profesyonelleşme, değerlerden, inançlardan soyutlanmış tamamen analitik yaklaşımı esas alan ve bireyi otorite yapan, yaşamını da güvenceye alan bir role sokar ve bir statüye büründürür.
Fakat eğer bu profesyonel değerler bütününden, inanç, ideoloji, ahlak ve felsefeden yoksun ise fevkalade Almanya faşizmi dönemindeki Eichmann gibi Yahudileri kitlesel öldürmeyi kendisine verilen emirlerin gereği olarak görürken, bugün de bir virüs üreterek bir anda milyonlarca hatta milyarlarca insanı yok etmeyi sorgulamayan bir profesyonel fevkalade olabilir.