İstanbul’da sahaf dükkanı açan Şivan Zeren, Kürtçe diline katkı sağlamak amacıyla Türkçe kitap gönderene, yerine ücretsiz Kürtçe kitap gönderiyor
İstanbul Küçükçekmece’de ilçesinde sahaf dükkanı açan Şivan Zeren, Kürtçenin gelişimi ve okunması için tek başına mücadele yürütüyor. Sosyal medya platformu İnstagram’da açtığı Librotetto sayfası ile başlattığı “Türkçe getir, Kürtçe oku” kampanyası ile anadilinin politik gerginlikten zarar görmesini engellemeyi amaçlıyor. Mezopotamya ajansından Mehmet Arslan’ın haberine göre, “Li Bin Siya Welateki”, “Kürdistanbol” ve “Dilperest” adında yazdığı üç kitabı ile Kürtçeye katkı sunduğuna değinen Zeren, anadili için katkılarını artırmak için sürekli çözümler üretmeye çalıştığını ifade etti.
‘Sosyal medya üzerinden çalışıyorum’
Baskılardan dolayı Kürtçe yazılmış kitaplara ilginin az olduğunu söyleyen Zeren, Kürtçe dışında yazılmış kitapların daha çok okunduğunu dile getirdi. Daha önce de üç dilde hizmet veren Kitap Cafe açtığını ve deneyiminin olduğuna değinen Zeren, “Belli bir müddet sonra burayı açtım. Burada özellikle sosyal medya üzerinden çalışıyorum. Şu an ise yeni bir kampanya başlattım. Türkçe kitap getirene Kürtçe kitap veriyorum. Takas usulü şeklinde yapıyorum. Kitap mezatı yapıyorum. Okuyucunun ulaşamadığı kitapları bu şekilde onlara ulaştırıyorum. Kürtçe kitaplar, Kürtlerle ilgili kitaplara ağırlık veriyorum. Ancak Türkçe kitaplara ilgi daha fazla. Kürtçe kitaplar okunmuyor. Talep edilmiyor. Bu talebi artırmak için yayın evlerinin sattığından daha ucuz satmaya karar verdim. Etrafımdaki arkadaşlara ucuza vermeme rağmen ancak bunlar da yetmedi talep artmadı. Şunu fark ettim Kürtler diline sahip çıkmıyor. Politik olmalarına rağmen Kürtçeye ilgileri eksik, yaşamlarında Kürtçeye yer vermiyorlar. Bu sorunu en azından biraz azaltmak için böyle bir kampanya başlattım” diye konuştu.
‘Kürtçe kitapları koruyorum’
Sahaf dükkanını açtığı ilk sıralarda çocuklara kitap ulaştırmak için ekstra çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Zeren, ailelerin endişelerinden dolayı eksik kaldığını ve talebin ise az olduğunu aktardı. Zeren, şöyle devam etti: “Bu doğrultuda yaptığım farklı çalışmalarla elime çok önemli kitaplar ulaştı. En son elime ulaşan kitaplar arasında, kayyım döneminde Apê Musa kütüphanesinde bulunan kitaplar da var. Kayyım onların yakılması ve ortadan kaldırılmasını istemiş ama biri bu duruma engel olmuş. İstanbul’daki bir sahafçıya gönderiyor. Ondan da elime ulaştı. Şu ana benim elimdeler. Büyük bir bölümü Kürtçe kitaplar. Bu kitapları koruyup İstanbul’daki sahafçıya gönderen de bir Kürt, yakılmasını istememiş. Şu an bizim elimizde, biz de koruyoruz. Buna benzer eski baskılardan elimize ulaşan kitaplar var. Buradan çağrım elinde farklı kitaplar olan bana ulaştırsın, istediği Kürtçe kitabı onlara göndereyim. Bu sayede elinin altında Kürtçe kütüphane oluşmuş olur. O okumuyorsa bile bir gün çocukları açar bakar en azından. Belki de aileden birileri okur ve Kürtçe okumayı öğrenir.”
‘Kürtçe konuşmak normalize olmalı’
Kürtçenin yaygınlaşması ile Kürtler arasındaki birliğin daha da güçleneceğini belirten Zeren, farklı yörelerde yaşayan Kürtlerin anadilleri aynı olmasına rağmen Türkçe ile yaşamlarını sürdürmelerinin büyük bir sorun olduğuna dikkati çekti. Zeren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtçe konuşmak normalize olmalı. Toplumun her kesiminde konuşulmalı. Ayrıca toplum içinde Kürtçe kitap okuyan biri görüldüğünde politik bir yaklaşım söz konusu olmamalı. İnsanlar bundan çekiniyor. Dilin politik yönünü öne çıkarıldığı için Kürtçe öğrenmesi sakıncalı olarak görülüyor. Kürtçe dilinin konuşulmaması, Kürtlerin ölümüne denk geliyor. Dilimizi daha normallize etmek için sosyal ve sivil projeler üretmeliyiz. Kürtçe konuşanlara karşı bir tehdit olduğu için, artık aileler çocuklarına ilk olarak Türkçeyi öğretiyor. Artık büyük şehirlerde yaşayan Kürt çocukları, sokaklarda oyunlarını Türkçe oynuyor. Kürtçe dili devletin dili olmadığı için alternatifleri Türkçe diline göre daha az. Bu sebeple tercih edilmiyor.”