Filistin’den Abeer Abu Khdair, Tunus’dan Yosra Frawes ve Dünya Kadınlar Yürüyüşü’nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Ruba Odeh, yaklaşan 8 Mart vesilesi ile mücadele deneyimlerini anlattı
Savaş ve şiddetin hakim olduğu Ortadoğu’da iktidar hegemonyasının yanı sıra dini örgütlerin baskılarına karşı mücadele veren kadınlar, bu yıl 8 Mart eylemlerinin ‘bir kırılma noktası’ olacağını söyledi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Zemo Ağgöz ve Diren Yurtsever’e konuşan Filistin Kadın Komiteleri Birliği Temsilcisi Abeer Abu Khdair ve Tunus Demokratik Kadınlar Birliği Başkanı Yosra Frawes, ülkelerindeki kadın mücadelelerini ve karşılaştıkları zorlukları anlattı. Dünya Kadınlar Yürüyüşü’nün (World Women March) Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Ruba Odeh ise Ortadoğu’da kadın mücadelesine dikkati çekti.
‘Sorun tek çatı altında toplanamamak’
Filistin’in en büyük sorununun bölünmüşlük olduğunu söyleyen Abeer Abu Khdair, kadınlar özelinde ise sorunun ‘tek çatıl altında toplanamamak’ olduğuna dikkat çekti. Trump’ın ‘Barış Planı’ değinen Khdair, kadınların buna sokaklara döküldüğünü de hatırlattı: “Filistin davasını boşa çıkartan bu girişime karşı kadınlar olarak sokağa döküldük, eylemler yaptık.”
‘Öncelikli mücadele ihtilale karşı’
Filistin’de kadın hareketinin radikal bir dinci yapılanma olan Hizb-ut Tahrir’e karşı da mücadele verdiğini söyleyen Khdair, sözlerine şöyle devam etti: “Kadın hareketinin çalışmalarını yapmalarına, sokağa dökülmelerine, söz konusu anlaşmaların iptal edilmesi için yürüttükleri faaliyetlere karşı Hizb-ut Tahrir ve radikal dincilerin yoğun bir kara propagandası söz konusudur. Filistinli kadın en büyük baskıyı ihtilalden alıyor ve en büyük mücadelesini doğal olarak ihtilale karşı veriyor. İhtilal tarafından öldürülüyor, şiddete maruz kalıyor, katlediliyor. Dolayısıyla Filistinli kadının öncelikli mücadelesi ihtilale karşı gelişiyor.”
‘Aşiret yapıları kadını baskı altına alıyor’
Filistin mahkemelerine kadınların gittiğini ve temsilin sağlandığını; ancak Kudüs’te böyle bir durumun olmadığını belirten Khdair, “Orada kadınların yaşadıkları sorunları aşiretsel yapılar çözüyor. Geleneksel yapılar olan aşiretsel yapılar kadını baskı altına alıyor. Aynı şekilde ihtilal bölgesinde bu olumsuzluklar yaşandığı gibi Filistin otoritesinin olduğu bölgelerde de aynı sorunlar var. Kadın sorunları genellikle aşiretlere, geleneksel yapılara götürülüyor. Bizim Filistin Kadınlar Birliği olarak bütün çabalarımız kanuni düzenlemelerin yapılması. Özellikle kadına yönelik şiddete karşı gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması yönünde çalışmalarımız var” diye konuştu.
Türkiye ve Arap ülkelerindeki bakış aynı
Filistinli kadınlar olarak, evlilik, miras ve boşanma hakkı gibi meselelerin, 1967 yılları öncesi düzenlenmiş Ürdün kanunları, yani Ahval-i Şahsiye dedikleri düzenlemelere göre yapılmasına karşı da mücadele verdiklerini dile getiren Khdair, kadınlar olarak yeni kanuni düzenlemeler yapılmasını talep ettiklerini belirtti.
Türkiye’deki kadına bakışın Arap ülkeleri ile aynı olduğunu söyleyen Khdair, “Yani kadın yok hükmündedir bu coğrafyada. Bizim mücadelemiz de kadınların tüm haklarını alması içindir” dedi.
‘Filistin’in kurtuluşu kadının kurtuluşu ile mümkün’
Khdair anlatımına şöyle devam etti: “En temel taleplerimiz sol kadının bilinç olarak düzeyinin yükselmesi, siyasi kararlarda pay sahibi olması, eşit temsiliyetin sağlanması. Etrafımızdaki coğrafyaya baktığımızda erkek egemen anlayış söz konusu olduğu için kadın yok hükmündedir. Buna karşı bir mücadelenin yürütülmesi çok önemlidir. Bizde işgal söz konusudur. Biz de 8 Mart eylemi etkinlikleri ihtilale, İsrail işgaline karşı bir konum almaktadır. Bizim bütün çabamız kadın haklarını da ihlal eden, ortadan kaldıran bu işgale karşı. Filistin’in kurtuluşu; ancak kadının kurtuluşuyla mümkün olur. Kadının geleneklerden, göreneklerden, erkek egemen anlayışından kurtulması lazım ki Filistin’in kurtuluşu da gerekli konumu alabilsin.”
Kadın eylemleri 3 noktadan ele alınmalı
Tunus Demokratik Kadınlar Birliği (ATFD) Başkanı Yosra Frawes de 2019 yılında dünyada bir kadın hareketi ve kadın devriminin öne çıktığına dikkat çekti. Dünyadaki kadın eylemlerini 3 önemli noktadan ele almak gerektiğini
dile getiren Frawes, bunlardan ilkini kadının kendi bedenine sahip olma hakkı olduğunu söyledi. Frawes, kendi bedenine sahip olma bilincinin ciddi bir özgürlük alanına doğru ilerlediğini kaydetti.
İkinci olarak kadınların ekonomik ve sosyal haklarına ilişkin itirazların yükseltildiğini dile getiren Frawes, “İnsani olmayan muamelelere, eksik ücretlerin ödenmesi ve kadınların eve hapsedilmesine karşı verilen bir mücadele. Hem kapitalizme karşı hem de emperyalizme karşı verilen bir mücadele. Kadının sömürülmesine karşı verilen bir mücadele ile bütünlük arz etmektedir” diye konuştu.
Son olarak kadınların siyaseten pozisyon almasını ele almak gerektiğine dikkat çeken Frawes, “Bütün dünyada kadın hareketi ilerliyor ve kadınların karar mekanizmalarında hak ettikleri konumlarına erişmeleri önünde bir mücadeledir. Aynı zamanda erkek egemenliği ve sağ siyasetlerin tırmanışa geçmesine karşı da bu mücadele yürütülüyor” dedi.
Tunus’ta kadınların siyasette temsiliyeti azaldı
Tunus’ta kadınların siyasal alandaki temsiliyetine de değinen Frawes, ülkelerinde yasal düzenlemenin 2014 yılında yapıldığını, o zamanlarda yüzde 35 olan temsiliyetin bugün yüzde 25’lere gerilediğini, bunun nedenin ise siyasette kadınlara yönelik şiddet eylemlerinin artması ve cezasızlık durumundan kaynaklandığını söyledi.
Tunuslu kadınlar olarak, İslamcıların iktidarla birleşmesi ve siyasetteki kirli sermayeye karşı bir teşhir mücadelesi yürüttüklerine dikkat çeken Frawes, “Kadının yeterli potansiyele sahip olmadığını siyasi mecralarda çok işlediler. Ama biz kendi çalışmalarımızla bu söylemi çürütmek için Tunus’ta siyasi faaliyet yürütecek, hükümette sorumluluk alabilecek bin kişilik bir kadın listesi hazırlayıp sunduk. Bu kadın hareketinin dünyadaki diğer kadın hareketleri ile partilerle, sol hareketlerle bütünleşmesi, onlarla iş birliği içinde olması ile birlikte içeride de kadının bütün partilerde, bütün mecralarda kendi pozisyonunu alabilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Bin kişilik listeyi Kasım-Aralık 2019 aylarında hükümet kurulması aşamasında bu çalışmayı sunduk” diye anlattı.
‘Karşılıklı deneyimlerden yararlanmak önemli’
Türkiyeli ve Tunuslu kadın hareketlerinin ilişkilerinin de tarihsel bir süreç izlediğini söyleyen Frawes, özellikle AKP iktidarı sonrasında Türkiye kadın hareketi ile ilişkilendiklerini söyledi. Son dönemlerde Erdoğan’ın sık sık Tunus’u ziyaret ettiğini hatırlatan Frawes, “AKP’nin, Erdoğan’ın İslamcılarla irtibatları, yürütülen savaşlar, gazetecilerin cezaevlerine doldurulması, demokratik faaliyetlerin engellenmesi bunların deşifre edilmesi, Tunus’taki kamuoyuna duyurulması yönünde birçok çalışmamız oldu” dedi. Kürt kadın hareketiyle de son dönemlerde temaslarda olduklarını paylaşan Frawes, HDP kongresine gelmelerinin de bu sebepten kaynaklı olduğunu vurguladı. Frawes, halklara karşı yürütülen baskıcı politikalara karşı ortak mücadelenin önemine dikkat çekerek, “Bu dayanışmanın nasıl yürüdüğü konusunda, örneğin bizim buraya gelmemiz, buradaki deneyimlerden yararlanmamıza neden oluyor. Karşılıklı bu deneyimlerden yararlanmak çok önemli” dedi.
Eşbaşkanlık dünyada karşılık buldu
Kürt siyasetinde kadınların kazanımı olan eşbaşkanlık sistemiyle geleceğe bir adım atıldığı düşüncesinde olan Frawes, bu sistemin tüm dünyada karşılık bulduğu kanısında. Frawes, “Özellikle İskandinav ülkelerinde Kürt kadın hareketinin bütün dünyadaki yeni yaklaşımlarda etkili olduğuna inanıyoruz. Önemli bir tecrübe ortaya koydu Kürt hareketi. Siyaseten olsun, belediyelerde olsun önemliydi” değerlendirmesini yaptı.
Frawes sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu yıl 8 Mart eylemleri bir kırılma noktası olacak ve geçmiş yıllara karşı çok daha güçlü bir kadın hareketi olacağına inanıyoruz.”
‘Kadınlar özgür yaşamak istiyor’
Dünya Kadınlar Yürüyüşü’nün (World Women March) Orta Doğu ve Kuzey Afrika Sorumlusu Ruba Odeh ise Kadınlar Yürüyüşü’nün Ortadoğu’da, özellikle Filistin’de kadınların direnişini göstermek, özgürlüğe ulaşmak ve hem politik hem de sosyal haklarını kazanmak için olduğunu belirtti.
Kadınların İsrail sömürgeciliğine karşı etkin bir mücadele yürüttüğünü anlatan Odeh, “Kadınlar, özgür olmak için topraklarında özgür yaşamak istiyor. Bu nedenle Filistin’in özgürlük mücadelesi bizim mücadelemizden ayrı değil. Biz hem kendi haklarımızı hem de topraklarımızın tamamını geri alana kadar mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız” dedi.
Odeh, 8 Mart’a ilişkin de şöyle konuştu: “Hepimiz tek yumruk olmalıyız. Sadece 8 Mart’ta değil, her zaman mücadelemiz bir arada olmalı. Mücadelemizi, Güney’den Kuzey’e, Batı’dan Doğu’ya tüm kadınların büyük bir koalisyonu olarak bir arada sürdürmeliyiz. Biz Filistinli kadınlar olarak tüm kadınların kendi ülkelerinde özgürlüklerini hissetmeleri ve insan haklarını kazanmalarını umut ediyoruz.”
HABER MERKEZİ