8 Mart’a giderken Eşitlik, Adalet ve Kadın Platformu sözcülerinden avukat Hülya Gülbahar, kadın mücadelesini değerlendirdi
8 Mart’a giderken Eşitlik, Adalet ve Kadın Platformu sözcülerinden avukat Hülya Gülbahar, Jinnews’ten Gülistan Azak’a konuşarak, kadınların verdiği mücadelenin sonuçlarını aktardı. Kadınların gündeminde yasal haklarına dönük saldırıların olduğunu belirten Hülya Gülbahar, AKP tarafından tekrar gündeme getirilen ‘evlenmesi halinde tecavüzcüye af’ düzenlemesi, nafaka hakkının gaspı ve artan kadın katliamlarını anımsattı. Yürütmeye sunulması beklenen yeni düzenlemelerin tartışılmasının dahi yanlış sonuçlara neden olduğuna dikkat çeken Gülbahar, “Tüm bu tartışmaların benim açımdan en önemli noktası, kadın kazanımlarının tartışmaya açtığı anda o yasa değişikliğini yapılmış gibi bir algının toplumda oluşması. Siz af tasarısını çıkarmasanız dahi o toplumda o affın çıkabileceği yönündeki tartışmaların olması, yargıyı da emniyeti de bir şekilde etkiliyor. Dolayısıyla failleri körükleyerek arttırmış oluyorsunuz” dedi.
‘Çağdışılık dayatılıyor’
Gülbahar, nafaka hakkının tartışılması sonrasında da yargının düzenlemeyi gerçekleşmiş sayarak kadınlara hak ettiği halde nafaka vermeme, verilen nafakanın sembolik hale getirilme hatta Bölge Adliye Mahkemeleri eliyle kaldırılma tutumuna girdiğini söyledi. “‘Kadınlarla erkekler eşit değildir’ denildiği anı 2019 yılında gördük” diyen Gülbahar, “Diyanet bir ‘sosyal medya duyarlılığı kampanyası’ yaptı. Yaratılmak istenen Türkiye, yaratılmak istenen kadın, erkek ilişkileri ve aile modeli propagandasıydı. Doğrudan ‘kadınlar erkeklere hizmet etmek zorundadır’, ‘itaat etmek zorundadır’, ‘şiddete maruz kalırsa kalsın sessiz olmalı ve kabul etmelidir’ diye haykıran propaganda, bizim paramızla finanse edilen Diyanet Başkanlığı tarafından yapıldı” ifadelerinde bulundu. Şule Çet ve Ceren Damar katliamlarını anımsatan Gülbahar, “2019 ve önceki yıllarda kadınların verdiği mücadele aslında çok şeyi değiştirdi Türkiye’de. Hayat değişiyor, kadınlar hayatı, hukuku değiştiriyor. Bütün muhafazakar kuşatmalara rağmen kadınlar içten içe hukuku ve hukukun en muhafazakar parçalarını değiştirebiliyorlar. Şule Çet örneğinde olduğu gibi. Kaza denilerek üstü örtülmeye çalışılırken, kadınlar cinayetteki sis perdesini kaldırıp failin cezalandırılmasını sağladı. Yine geçtiğimiz günlerde Ceren Damar davası görüldü. Ceren Damar’ın özel hayatına saldırıda bulunan ve iftira atan sanığın avukatı hakkında Ankara Barosu soruşturma açtı. Bunu, kadınların hukuku feminist bir şekilde dönüştürme mücadelesinin bir sonucu olarak okumak gerek” diye konuştu.
İSTANBUL