Su Politikaları Derneği’nin hazırladığı “Doğal Göller ve Sulak Alanlardaki Su Yönetimi Sorunlarımız ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporda da 300’e yakın irili ufaklı gölün yüzde 60’ının kuruduğu vurgulandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “Göller ve Sulak Alanlar Eylem Planı”nda Van, Tuz, Manyas, Mogan, Sapanca göllerindeki tahribata dikkati çekilmişti.
Raporda özetle şu ifadelere yer verildi: “Kirlilik nedeniyle neredeyse tüm göl alanları doğal dokusunu kaybetti. Türkiye’nin bir zamanlar beşinci büyük tatlı su gölü olan Akşehir Gölü tamamen kurumuş, doğal göl özelliklerini kaybetmiş, kış aylarında su birikintisi haline gelmiştir. Beyşehir Gölü 26 metreden 6 metreye, Eğirdir Gölü 14 metreden 5 metreye düşmüştür. Avlan, Seyfe, Kulu, Sarıgöl, Yarışlı, Kurugöl, Kırkpınar, Acıgöl, Uyuz, Suğla, Meke, Güvenç, Sasam, Kocagöl, Karagöl, Hotamış Sazlığı ve Küçük Göl’de ise su seviyeleri çok azalmıştır. Ülkemizdeki doğal göller ve sulak alanlarda karşılaşılan başlıca problemler su miktarındaki azalmalar, biyolojik çeşitliliklerin tehdit altında olması ve su kalitesindeki bozulmalardır. Tescilli olarak 76 adet sulak alan bulunmasına rağmen sadece 24’ünün sulak alan su yönetim planı mevcuttur. Göllerin izinsiz kullanımını ve kirletilmesini önlemeye yönelik yasal mevzuat düzenlenmeli.”
İklim değişikliği etkisi
Türkiye’deki doğal ve insan kaynaklı nedenlerle ekolojik, hidrolojik olarak olumsuz etkilere maruz kalan doğal göl ve sulak alanların sayısının her gün arttığına değinilen raporda, “Göllerdeki nitelik ve nicel olarak koşulların bozulması, ağırlıkla iklim değişimine bağlı olarak meteorolojiktir. Diğer bir ifade ile sıcaklığın buna bağlı olarak da buharlaşmanın artması, yağışın düşmesi ile göllerin hidrolojik dengesi giderek bozulmaktadır” ifadelerine yer verildi.
EKOLOJİ SERVİSİ