Kürt legal siyasetine ilk darbe 2 Mart 1994’te gerçekleşti. DEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak cezaevine konuldu. Sırrı Sakık, bu süreci yakından izleyen Yaşar Kemal’in “Milletvekilleri mahkûm olursa, Türkiye 21. yüzyıla lanetlenmiş olarak girecektir” sözlerinin bugün de geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Erdal İnönü başkanlığındaki Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden aday olan Demokrasi Partisi (DEP) üyesi Leyla Zana, Hatip Dicle, Mahmut Alınak ve Selim Sadak, 1991 yılında SHP’den milletvekili seçildi. Böylelikle Kürt demokratik siyasi hareketi ilk kez Meclis’te olacaktı. Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü ve barış için büyük umutlar oluştururken, devlet ve hükümet kanadından da tepkilere neden oluyordu. Leyla Zana’nın, Meclis’te Kürtçe yemin etmesi, DEP’lileri hedef göstermek için gerekçe yapıldı. 2 Mart sürecini başlatmıştı. Meclis oylamasında DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk ve Sırrı Sakık ile bağımsız milletvekili Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıkları, o dönem DYP, ANAP, MHP, BBP ve bazı CHP vekillerinin “Evet” oyları ile 2 Mart 1994’te kaldırıldı.
Meclis’ten çıkmama kararı alan DEP milletvekilleri Orhan Doğan ve Hatip Dicle, polisler tarafından yaka paça gözaltına alındıktan 13 gün sonra tutuklanarak, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Böylelikle Kürt demokratik siyasetinin ilk kez Meclis’e girdiği ve ilk kez milletvekillerinin tutuklandığı dönemin adı DEP oldu. O dönemde de çözümü istemeyen devlet içerisinde çok sert bir katman olduğunu hatırlatan Sakık, dönemi şöyle özetledi: “Siyasi partilerden, TSK’ya, milliyetçi kesimden, derin devlete kadar bu çözümü baltalamak isteyen kesimler bugün olduğu gibi o gün de ulusal bir konsensüs oluşturdular. O gün ülkeyi çektikleri karanlık sularda çok şey boğuldu. Ülkenin ve Kürtlerin geleceği vebali ödenemeyecek günahlarla yok edilmek istendi. Bizim 2 Mart 1994’te Meclis’ten alınıp demir ve beton yığınlarının içine alındığımız o süreç sesimizin kesilmesi için yapılmış bir darbeydi. Bu darbe ülkeyi hem uluslararası ilişkilerde hem hukuken ve hem de savaşın ağır tahribatlarından dolayı ekonomik olarak çok derin bir krize sokmuştu.”
Tüm bu süreçlere rağmen hala geç olmadığının altını çizen Sakık, sözlerini şöyle tamamladı: “Tam da bu noktada HDP’ye çok iş düşüyor. HDP her zaman diyalog ve müzakereye kapıları açık bir parti. Muhalefetin şöyle bir lüksü yok: ‘bu iktidar elbette bir gün gidecek bekleyip sonrasında ne yapacağımızı düşünürüz.’ Bugün iktidarın bir alternatifi olmanın güzergahını belirlemeli ve kitlesini buna göre mobilize etmeli. Savunma değil harekete geçmenin tam zamanı.”
Deniz Nazlım- Berivan Altan/Ankara-MA