PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı’da çıkan yangın ardından halk alanları terk etmiyor. Avukatların ve ailelerin görüşme başvurusu hala cevap bulmadı. DBP Eşbaşkanı Bayındır, ‘Her geçen saat kaygı yükseliyor’ uyarısında bulundu
27 Şubat’ta İmralı Adası’nda çıkan yangına ilişkin yetkililerde henüz bir açıklama yapılmadı. Tutukluların durumunu öğrenmek için avukat ve ailelerin görüşme başvurularına da yanıt verilmedi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Şah Oruç’a konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, yangına dair açıklama yapılmaması ve görüşme başvurularının yanıtlanmamasına tepki göstererek, hükümeti sorumluluğunu yerine getirmeye çağırdı.
‘Açıklamalar kamuoyunu tatmin etmedi’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamaların kamuoyunu tatmin etmediğini belirten Bayındır, açıklamayla kaygıların arttığını söyledi. Daha önce Öcalan’a yönelik benzer şekilde ciddi tehditlerin yaşandığını anımsatan Bayındır, yangınla Kürt halkında oluşan kaygıların her saat yükseldiğini vurguladı. İmralı Adası’nda yaşanan gelişmelere karşı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının hassasiyetle yaklaşması gerektiğinin altını çizen Bayındır, Öcalan ve diğer tutukluların sağlık durumuna ilişkin bilgilendirme yapılması, aile ve avukatların görüşme sağlaması çağrısında bulundu. Hükümete seslenen Bayındır, “Sayın Öcalan’a yaklaşım ile sıradan bir insana yönelik yaklaşım aynı değildir” dedi.
‘Ciddiyet ve sorumlulukla yaklaşılmalı’
AKP-MHP iktidarı konuya ciddiyetle ve sorumlulukla yaklaşmasını gerektiğini söyleyen Bayındır, “Nitekim Sayın Öcalan, hem Türkiye’de hem Ortadoğu’da meydana gelen krizin, savaşın ve kaosun çözümüne ilişkin çok ciddi görüşleri var. Özellikle Suriye’deki son gelişmeler Sayın Öcalan’ın görüşlerinin ne kadar önemli olduğunu ve geleceğe dair fikir yürütme noktasında önemli bir yerde durduğunu bize göstermiştir” ifadelerini kullandı.
‘Görüşmeler sağlanmalı’
Öcalan üzerindeki tecride değinen Bayındır, tecridin kaldırılmasıyla hem Türkiye’de yaşanan kaosu hem Ortadoğu’daki savaşının önüne geçilebileceğini vurgulayarak, “Ortadoğu ve Türkiye’de barışın çözümün ve bir arada yaşamını yol yöntemlerinin geliştirmesinin yolu Sayın Öcalan’dan geçmektedir. Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu’da 2013 yılındaki çözüm ve müzakere süreciyle bir barış ortamı sağlandı. Mevcut kaos ve krizden çıkmanın temel yol ve yöntemi olarak, biz de Sayın Öcalan’ın fikirlerinin esas alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bu temelde hem yangına ilişkin hem de bundan sonraki kaotik süreçten çıkmanın yolu, Sayın Öcalan’dır. Bu nedenle tecrittin mutlak bir şekilde kaldırılması gerektiğini, avukatlarıyla sistematik bir şekilde diyalogda olması gerektiğini ve müzakere masanın tekrardan kurularak, Öcalan’ın aktif rol oynaması gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.
‘Biz konunun takipçisi olacağız’
Kürt halkı ve Türkiye halkların da duyarlılık çağrısı yapan Bayındır, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın sağlıyla ilgili halkımıza açıklayacağımız doyurucu bir bilgi elimize ulaşmış değil. Bizim halkımızdan beklentimiz; bu konuda çok hassasiyetle ve duyarlı bir şekilde yaklaşmaları. Biz konunun takipçisi olacağız. Aynı zamanda halkın talepleri doğrultusunda gerekli mercilere baskı kurmaya devam edeceğiz. Konuyla ilgili bilgilendirme açıklamaları yapacağız. Halkımız da bizim dışımızda yapılacak herhangi bir açıklamaya itibar etmesin.”
‘Barışa giden yol Öcalan’ın düşüncelerinde’
Barış Anneleri İnisiyatifi geride bıraktıkları mücadelelerinin 20’inci yılına ilişkin İstanbul Çağlayan’da bulunan Figaro Düğün Salonu’nda etkinlik gerçekleştirdi. Türkiye ve bölge kentlerinden gelen Barış Anneleri’nin katılımıyla gerçekleşen etkinliğe milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Açılış konuşmasını Barış Anneleri’nden Güler Buğday ve Havva Kıran yaptı. Havva Kıran, “20 yıldır barış mücadelesi için büyük bedeller ödedik. Bu devlet anaların gözyaşlarını umursamadı. Ama tüm bunlara rağmen barışı savunmaya devam ettik. Ölümlere karşı durduk, durmaya da devam edeceğiz” dedi.
Annelerden müzakere çağrısı
Barış Anneleri İnisiyatifi’nden Tülay Aydın, “Sayın Abdullah Öcalan ile yeniden müzakere ortamının oluşmasını istiyoruz. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan savaşın yıkıcı yüzünü ve yaşanacakları çok önceden görmüştü ve uyarılarda bulunmuştu. Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin barışa giden yol için önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle geride kalanlar aşkına tecrit son bulsun diyoruz” diye belirtti.
Barış Anneleri’nden Nezahat Teke de, İdlib’de yaşamını yitiren askerlerin ailelerine sabır temennisinde bulunarak, barışa giden yolun İmralı’dan geçtiğini söyledi. Yıllar önce düzenledikleri bir etkinlikte kendilerine güvenlik güçleri tarafından “Savaş yok ki, barış istiyorsunuz” denildiğini söyleyen Teke, o sözlere karşı “Savaş yoksa şuan yaşanan ne?” diye sordu.
İmralı Adası’nda çıkan yangın hakkında konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven, “Orası kıymetli bir yerdir. Yaklaşmayın oraya. Aile ve avukatları bir an önce gidip Öcalan’la görüşsün. Bu ateş onların zihniyetlerinde. Televizyona çıkıp provokasyon peşinde birileri. Kimse böyle bir şey denemezsin; bunu kabul etmeyiz” diyerek hükümete çağrı yaptı.
Ortadoğu halkları ayakta
Kuzey ve Doğu Suriye’nin bir çok kentinde binlerce kişi alanlara çıktı. Binler, PKK Lideri Öcalan ve diğer 3 tutuklunun sağlık durumuna ilişkin tatmin edici bilgi almadan sokağı terk etmeyeceği mesajını verdi.
Konuya ilişkin ANHA’ya konuşan Dirbesiyê halkları da uluslararası hukuk kurumlarını göreve davet ederek, Öcalan’dan haber alınmasını istedi. İmralı’daki yangının uluslararası komplonun bir parçası olduğunu belirten Nûra Mihemed, “Öcalan’ı tutuklamakla onun fikir ve felsefesini yok edemezler.
İmralı’daki yangın bilinçlidir. Uluslararası hukuk kurumları bunun üzerinde durmalıdır. Öcalan ve İmralı tutsaklarının sağlık durumuna ilişkin bilgi alınmalıdır” dedi.
Mihemed Şêxmûs da Önder Öcalan’ın sağlık durumundan habersiz olduklarının altını çizerek, “Türk devletinin bu yangını bilinçli çıkardığını biliyoruz” diye konuştu. Uluslararası kurumları göreve davet eden Wîsam Osman’da Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin tatmin edici açıklamaların yapılmasını istedi.
‘Türkiye Öcalan’ın sağlığından sorumlu’
Hesekê’de Demokratik İslam Toplum Kongresi, Hesekê İnanç Meclisi başta olmak üzere kentte bulunan inanç kurumları temsilcileri, İmralı’da çıkan yangın sonrası Öcalan’ın durumuna ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan Hesekê İnanç Meclisi üyesi Besam El-Elî, Türkiye’nin Öcalan’ın sağlığından sorumlu olduğunu belirterek, “Ailesi ve avukatlarının görüşmesine izin verilmelidir. İmralı Adası’ndaki gelişmeler hepimizi endişelendirdiği gibi barış yollarını da tehlikeye atmaktadır” dedi.
Avrupa’da halklar sokağı terk etmiyor
Avrupa’nın bir çok kentinde, İmralı’da yangın çıktığı Perşembe gününden bu yana halk ayakta. Öcalan ve diğer tutukluların durumuna ilişkin sağlıklı bilgi almadıkları sürece eylemlerine son vermeyeceğini belirten kitle İmralı kapılarının açılması çağrısında bulundu. Demokratik Kürdistanlılar Toplum Kongresi’nin (KCDK-E) çağrısıyla Almanya, Fransa, Danimarka, Kanada, İsviçre, Hollanda ve Yunanistan gibi ülkelerin çok sayıda kentinde halklar alanlara aktı.
‘Uluslararası hukuku göreve çağırıyoruz’
Efrînli onlarca hukukçu Şehba’ya bağlı Til Sosîn köyünde bulunan Toplumsal Adalet Meclisi binası önünde toplanarak Öcalan’a ilişkin açıklama yaptı. Hukukçu Ibrahîm Şêxo tarafından okunan açıklamada Öcalan ve İmralı tutuklularının durumuyla ilgili tatmin edici bir açıklamanın yapılması istendi. Öcalan ile birlikte tutulan diğer tutuklulardan da haber alınamadığına dikkat çekilen açıklamada, “Müvekkilimizin sağlık durumunu öğrenmek en tabii hakkımızdır. Bilinçli olarak çıkarılan bu yangında rolü bulunanları en sert biçimde kınıyoruz. Uluslararası hukuk kurumlarını da müvekkilimizle ilgili yaşanan bu duruma karşı göreve davet ediyoruz” denildi.