İdlib’de yaşanan gelişmeleri Gazeteciler Hediye Levent, Seyit Evran ve Erk Acarer gazetemize değerlendirdi
Gelişmelerle ilgili görüştüğümüz Gazeteci Seyit Evran, önceki gece yaşananların günlük bir gelişme gibi ele alınamayacağını, bütün bunların izlenen politikaların sonucu olduğunu belirterek, “Gelinen noktada Türkiye iki
güçle de siyaset yürütemiyor. Rusya Türkiye üzerinden ABD ile mücadelesini yürütüyordu. Fırat’ın doğusu denilen alana Türkiye’yi yönelterek ABD’yi uğraştırmak istiyordu. İsrail görüşmesinde İki güç arasında bir anlaşma oldu. Tüm politikalar ona göre belirlendi. Rusya, Gire Spi ve Serekaniye işgallerinin ardından, Eylül 2018’de yapılan Soçi mutabakatının gereklerinin yerine getirilmesi için süre verdi. İdlib Suriye rejimine bırakılacak, radikal İslamcılar ayrıştırılacaktı. Ancak Türkiye bunu yapmadı ve durum çatışma düzeyine geldi. Şimdi artık Erdoğan geri çekilse de kendisi için bir bitiştir. geri çekilmese de. Türkiye’yi de beraberinde felakete sürükleyerek bir sona doğru gidiş söz konusu.”
Tansiyon yine yükselecek
Gazeteci Hediye Levent ise, “Dün meydana gelen olayın dönüm noktası olduğunu söyleyebiliriz ancak hala ya
Türkiye ya da Rusya çok net ve keskin bir adım atmadan bu tansiyonun düşmesi pek mümkün değil. Belki birkaç günlük yatışma söz konusu olabilir ancak İdlip meselesi tekrar alevlenecektir gündeme gelecektir. Çünkü Türkiye ve Rusya arasındaki İdlip konusundaki görüş farklılığı çok keskin” diye konuştu. Türkiye’nin Suriye içerisindeki askeri varlığını bekası açısından önemli bulduğunu belirten Levent, “Bu durum Rusya ve Türkiye arasındaki tansiyonu iyice tırmandıracak gibi duruyor. İdlip’in diplomatik olarak çözülmesi pek mümkün değil orada on binlerce cihatçı var. Bu cihatçıların diplomatik çerçevede sorun olarak ele alınıp değerlendirilmesi çok mümkün değil” dedi.
Halklar sesini yükseltmeli
“Savaşın hiçbir halka yarar sağlamadığını felaket olduğunu her geçen gün görüyoruz” diyen gazeteci Erk Acarer de, “Türkiye, İdlip ısrarından vazgeçmiyor. Bana göre geçecek noktası da kalmadı. Bunun bir kaç nedeni var. Suriye
de olma istemi, ihvancılıkla halifelikle, fetihçilikle, neoosmanlıcılık duygularıyla açıklanabilirdi ama şimdi birde göç sorunu var. AKP iktidarı da o kadarını da kaldıramayacağı için bunu önlemeye yönelik bir girişimle ön almaya çalışıyor. Fakat bunun da olmayacağını her adımda Rusya ve ÖSO’nun attığı her adımla görüyoruz” dedi. Libya’daki durumu da hatırlatan Acarer, mültecilere kapıların açılmasını da eleştirerek, “Bu çok tehlikeli bir şey. Otobüslerle insanları sınıra getirip bırakmak, biz kapıları açmadık ama yüzerek gidebilirsiniz demek çok tatsız bir girişim. Yunanistan’da devriyelerin çok artırıldığı bilgisi var. Mültecilere yol verme ve bunu bir şova dönüştürme girişiminde olduğunu söylüyorlar. Savaş hiçbir biçimde halkların işine yaramayacak. Egemenlerin silah tüccarlarının, gayrimeşru yöntemlerle iktidarını sürdürmeye çalışanlar dışında bu savaşın kimseye yaramayacağının bilinmesi gerekiyor. Halkların artık bu konuda biraz daha sesini yükseltmesi gerekiyor” diye konuştu.
HABER MERKEZİ