Hanou katliamına ilişkin gazetemize konuşan Die Linke Milletvekili Gökay Akbulut, Merkel yönetimi döneminde ırkçı zeminin yaratıldığını vurguladı. Son iki senede neo-faşist AfD’nin parlamentoya girmesini, ırkçıların takip edilmemesini örnek verdi
Reyhan Hacıoğlu / Ankara
Almanya partilerinden Die Linke (Sol Parti) Federal Milletvekili Gökay Akbulut, Almanya’daki ırkçılığın yükselişine zemin olan ve Alman silahları halklara karşı kullanılmasına rağmen Ortadoğu ülkelerine satışları sürdüren Merkel yönetimine tepki gösterdi. Akbulut, “Irkçı saldırılar çok yükseldi Almanya’da. Alman istihbaratının ve Alman polisinin de rolü çok büyük. Almanya’nın ırkçı bir zihniyeti var” diye konuştu.
Pazar günü Ankara’da binlerce insanın katılımı ile yapılan HDP 4. Olağan Kongresi’ne uluslararası alanda da birçok siyasi parti temsilcisi katıldı. 25 ülkeden katılımın olduğu kongrede Tunus’tan Filistin’e, Fransa’dan İspanya’ya kadar onlarca kişi yer aldı. Onlardan biri de Almanya partilerinden Die Linke (Sol Parti) Federal Milletvekili Gökay Akbulut. Gazetemize konuşan Akbulut, Almanya ile Türkiye arasındaki siyasi ve askeri ilişkilere işaret ederek Türkiye’de yaşananları yakından takip ettiklerini vurguladı.
Akbulut şu değerlendirmeleri yaptı:
“Türkiye ve Almanya arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler başta olmak üzere, Türkiye Avrupa Birliği ve Almanya için jeo-stratejik olarak önemli bir ülke. Her ne kadar bütün bu politikalar sürdürülse de diğer taraftan Almanya’daki hem yeşil kesimler hem sol kesim hem alternatif kesimden liberal kesimlere kadar Türkiye iç politikalarına karşı da ciddi bir tepki var Alman kamuoyunda, medyasında. Herkes Türkiye’deki yaşanan haksızlıkları ve devletin hukuku devre dışı etmesini, medyayı ve gazetecilerin tutuklanmasını ve bütün baskıları, kadına karşı şiddeti ve yine Kürtlere karşı yapılan onca haksızlığı takip ediyor ve eleştiriyor. Özellikle biz sol parti olarak tabii ki Almanya’nın ne kadar büyük bir rol oynadığını biliyoruz. Son yıllarda AKP iktidarını Sayın Merkel birebir destekledi. Ve biz sol parti olarak son yıllarda hem parlamentoda yaptığımız önergelerle hem komisyonlardaki çalışmalarda, dış ilişkiler komisyonunda ve sokak çalışmalarında Türkiye’deki özgürlük mücadelesi veren bütün demokratik kesimlerle kadın, ekolojik, Kürt hareketi ile yani otoriter rejime karşı mücadele eden bütün kesimlerle dayanışma içindeyiz. Almanya’nın bütün şehir ve bölgelerinde özellikle Rojava konusunda yürüyüşler, eylemler düzenlendi ve biz sol parti olarak önümüzdeki süreçte de bu çalışmaları sürdüreceğiz.”
‘Alman silahları kullanılıyor’
Almanya’nın Türkiye başta olmak üzere birçok ülkeye silah satışı yaptığını ve bu silahların halklara karşı kullanıldığı konusuna dair de konuşan Akbulut şöyle devam etti: “Her ne kadar HDP için de dayanışma içindeyiz deseler de Merkel’in ve CDU’nun silah politikası, özellikle Alman silahları sadece Türkiye’de değil Suudi Arabistan’a ve birçok ülkeye satılıyor. Ve biz Sol Parti olarak, özellikle benim geldiğim Baden Württemberg’de silah şirketlerine karşı protestolar düzenliyoruz. Kamuoyu çalışmaları yapıyoruz bu konuda… Bir yandan Ortadoğu’nun her yanında kirli bir savaş yürütülürken, insanlar katledilirken, biz bunu Afrin’de de gördük birçok çatışmada da Alman silahlarının, panzerlerinin kullanıldığını. Türkiye gibi bir NATO ülkesinin İslamist gruplarla, IŞİD gibi, El Nusra gibi farklı gruplarla ortak bir şekilde Alman silahları ile Kürtlere karşı savaş yürütülmesini parlamentoda sürekli eleştiriyoruz. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek için de çalışıyoruz.”
‘Saldırıların zemini yaratıldı’
Geçtiğimiz hafta 5’i Kürt 9 kişinin Almanya’nın Hanou kentinde ırkçı saldırıda katledilmesi konusunda Akbulut, şu ifadelere yer verdi: “Hanou’da bu saldırı benim seçim bölgeme yakın bir yerde oldu ve biz o gün öğlen saatlerinde kente ulaştık. Hayatını kaybeden gençlerden birisi bizim tanıdığımız ailelerindendi. Nusaybinli bir ailenin çocuğuydu. Ve tabii ki bizi derinden sarstı. Almanya gibi Avrupa’nın göbeğinde nasıl böyle bir saldırı olabilir diye. Herkes büyük bir şok yaşadı. Sadece Kürtler değil bütün göçmen kesimler bu konuda şu an çok tedirgin ama bunun zemini yaratıldı. Özellikle son iki senede ve öncesinde Almanya’da AfD gibi neo-faşist ırkçı bir parti parlamentoya girdi ve birebir bu partinin politikaları ile sürekli mülteciler, göçmenler günah keçisi olarak medyada lanse edildi. Sürekli bütün sorunlar göçmenlere indirgendi ve göçmenler birebir hedef haline getirildi.”
Herkese dosyalar hazırlanırken…
Mültecilerin hedef haline getirildiğini belirten Akbulut, “Almanya’da son 6 -7 ayda çoğalan bir kriz yaşanıyor. Diğer yandan Yahudilere bir saldırı oldu. Yahudilerin sinagoguna karşı, ırkçı saldırılar çok yükseldi Almanya’da. Ve burada tabii ki Alman istihbaratının ve Alman polisinin de rolü çok büyük. Almanya’da bize karşı, sola karşı, Kürt hareketine karşı veya diğer sol kesimlere karşı çok büyük bir çaba içindeler. Yani detaylı bir şekilde herkes, gözetleniyor, herkes hakkında dosyalar hazırlanıyor. Bütün kurumlar, bütün aktivistler takip altında iken böyle açık ırkçı bir görüşe sahip bir insan bir internet bloku yürütüyor ve evinde bir sürü silah bulunduruyor. Silah ruhsatı var ve bu tarz insanlara karşı istihbarat hiçbir şekilde harekete geçmiyor. Almanya’nın ırkçı bir zihniyeti var ve bu yaşanan saldırı Almanya’nın her yerinde sergileniyor” diye konuştu.
‘Kürt kadınları yankı yaptı’
Kürt kadınının mücadelesine işaret eden Akbulut, “Kürt kadın hareketinin ve Rojava’daki Kürt kadınların verdiği mücadele çok büyük yankı aldı Avrupa’da, Almanya kamuoyunda. Bu konuda birçok haberler yapıldı. Çok dokümantansyonlar çekildi ve burada gerçekten de Kürt kadınların IŞİD gibi barbar örgüte karşı yürüttüğü mücadele takip ediliyor ve tabii ki orada sadece Kürtlerin özgürlüğü değil bir sisteme karşı alternatif oluşturma mücadelesi var. Merkeziyetçi devlet sistemine kaşı bir alternatif, bir yerel demokrasinin oluşturulması ve demokratik konfederalizm adı altında bütün halkları, bütün dilleri, bütün o coğrafyada yaşayan renkleri bütünleştiren hem kadın özgürlüğü hem ekoloji eksenli mücadelenin ne kadar önemli olduğunu sürekli vurguluyoruz ve gerçekten de tek alternatif şu an Ortadoğu’da Kürt özgürlük mücadelesi” sözlerini kullandı.