Türkiye’de önüne geçilemeyen intiharlar sosyalistlerin de gündeminde. Devrimci Parti ve ESP, iktidar kanadının intiharların gerçek nedeniyle ilgilenmediğini ve mesnetsiz açıklamalar yaptığını belirtti
Ekonomik krizin yol açtığı geçim sıkıntısı intiharların artmasına sebep oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2018 yılında 3 bin 161 kişi intihar etti. Şırnak, Konya, Antalya, Kocaeli, İzmir, İstanbul ve Ankara’da bir hafta içerisinde en az 9 kişi geçim sıkıntısından yaşamına son verdi. Birleşik Devrimci Parti ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) krizi ve intiharları Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
ESP Eş Genel Başkanı. Şahin Tümüklü, iktidarın intiharlara “psikolojik” bir vaka olarak yaklaştığını ama bu intiharların altında yatan asıl nedenle ilgilenmediğini vurguladı. İktidarın egemen olaylara egemen perspektifiyle baktığını dile getirdi.
‘Bu sorun sistemle alakalı’
Tümüklü partisinin intiharlarla ilgili bakış açısını şu sözlerle ifade ediyor:
“İnsanların çaresizliği ile alay ediyorlar. İktidar şunu göremiyor psikolojik vakaların kaynağı ne? Senin ürettiğin ekonomik sistem, siyaset ile ilgili bir sorun. İnsanlara çıkış örgütlemiyorsun. Üretilen sistemin kendisi ile ilgili olduğu için doğal olarak da egemenlerin bunu psikolojik vaka olarak okuması normal. Bu sorunlar senin yarattığın sistemle alakalı. İnsanların bu sürecin sonunda psikolojik olarak rahatsızlanması kadar olağan bir şey yok. Doğal olarak bunlar bir gerekçe değil. Gerçeğin üstünü örtmektir. Gerçeğin üstündeki örtüyü kaldırdığımızda gerçeğin bu düzenin onun siyasi biçimi olan faşizmin ve onun her türlü örgütlenmesinin yarattığı bir sonuç olduğunu görüyoruz”
‘İktidar daraldı yorumu’
Toplumsal olarak bir çürüme olduğunu, bunun artık saklanamayacak seviyeye geldiğini vurgulayan Tümüklü, toplumun bir yere kadar ideolojik olarak yanıltılabileceğini, insanların ise gerçek hayatlarında bu yanılsamanın yalan olduğunu gördüğünün altını çizdi. İnsanların artık iktidara güvenmediğini belirten Tümüklü, “Kendi çemberi dışındaki insanlar artık güvenmiyor. Ekonomik, siyasi olarak beslediği kesimler var. Bunların dışındaki kesimlere söylediğine inanmıyor artık” dedi.
‘İntihar anı hakikat anı’
İntiharların toplumsal, ekonomik sebepleri olabileceğini hatırlatan Tümüklü, intihar eşiğine gelinen an için ise şöyle dedi:
“Bu hakikat anı, insanların yaşadığı çıkışsızlık, çaresizlik, çözüm üretememe gücü, kendi içinde değersizleşmedir. Hakikat anı dediğimiz nokta her şeyin işlevinin kaybolduğu, anlam dünyasının sona erdiği ve her anlamıyla öfkenin bile biçimsizleştiği bir an. Doğal olarak da intihar karşısında kimi klasik söylemlerimiz kimi de kendi içinde ezberlerimiz var. Ama bu bir ezber değil aslında bir bilincin, yaşamın kendine olan öfkesinin ve bu hayatla sona erdirmesi ile ilgili bir çizgi. Doğal olarak da yaşadığımız şey aslında tam bir hakikat süreci, bir hakikat mücadelesi süreci. Doğal olarak da okumayı böyle yapmak lazım, kurguyu da böyle inşa etmek lazım.”
‘Toplumun sesini örgütleyememek bizim suçumuz’
Siyasi parti olarak özeleştiri vermeleri gerektiğini ifade eden Tümüklü, kitle örgütlerinin boş bıraktığı alanların iktidar tarafından kriz ve kaosu saklamak için kullanıldığını söyledi. İnsanların dayanışma ile nefes almasını sağlayacak süreçler üretmek zorunda olduklarının altını çizen Tümüklü, “Bu süreçleri üretmezsek eğer intiharlar üzerine her kriz döneminde konuşmak zorunda kalırız. Kapitalizm var olduğu sürece intiharlar olacağını görmek lazım. Her krizde kapitalizmin faşizme daha fazla sarılacağını görmek zorundayız. Tabii ki biz çıkışsız olmadığımızı biliyoruz ve bunu topluma anlatamamak, toplumun sesini örgütleyememek bizim suçumuz. Bir irade olduğumuzu, alternatif olduğumuzu, çözümün biz olduğumuzu asla unutmamak gerekir” değerlendirmesi yaptı.
Devrimci Parti: İntiharların sebebi başka yerlerde aranmasın
Son aylarda intiharların arttığını ve bunun nedeninin kişilerde aranmaması gerektiğini dile getiren Birleşik Devrimci Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Gamze Taşkın, intiharların asıl nedeninin ekonomik krizi iyi yönetemeyen AKP iktidarı olduğunu söyledi. Krizi görmeyerek intiharların sebeplerini kişisel nedenlerde aramanın gerçekleri saklamaktan başka bir şey olmadığını belirten Taşkın, “İşsizlik, borç, depresyon vb. nedenlerle artan işçi ve emekçi intiharları artık ailelerle birlikte toplu intiharlara kadar gidiyor. Ülkede açlık sınırı 2 bin 178 TL. yoksulluk sınırı ise 7 bin 532 TL’dir. Resmi rakamlara göre yüzde 13 genel işsiz var. Her üç gençten biri işsiz. 40 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Asgari ücrete yüzde 15, emekliye yüzde 6 zam yapılırken temel tüketim ihtiyaçlarına ise neredeyse yüzde 50 zam yapıldı. İntiharlar artıyorsa eğer kimse bu intiharlar için mesnetsiz gerekçeler üretmesin, nedenini kişilerde, başka yerlerde aramasın” dedi.
‘İnsana değil paraya değer veriliyor’
Geçtiğimiz günlerde Gebze’de yaşanan işçi intiharından sonra arkadaşlarının intihar eden kişinin yanında çalıştırılmasına değinen Taşkın, şöyle devam etti:
“Yaşanılanlar insanlık ayıbıdır, insanlığın bittiği yerdir. İntihar eden işçinin cansız bedeni kaldırılmamışken, orada yatarken üretimin devam ettirilmesi patronların, kapitalist sistemin gerçek yüzünü göstermektedir. İnsana değil sömürüye, paraya değer veren, işçi bedeni cansız yerde yatarken üretime devam edebilen kapitalizmin vahşi, kan emici yüzünü göstermiştir bu olay.”
‘Başarısızlığı savaşla örtme peşindeler’
İktidarın tüm çabalarına ve elinde tuttuğu medyasına rağmen artık ekonominin iyi olduğuna kimseyi inandıramadığına vurgu yapan Taşkın, “Kendi tabanını bile inandıramamaktadır, o nedenle bu sorunun üzerini örtmek için içeride, dışarıda savaş politikasını izlemekte ve milliyetçiliği, şovenizmi yükselterek insanları susturmak istemektedir. Saray ve hükümeti tüm başarısız politikalarının üzerini örtmek için savaş ve yayılmacılık silahına sarılmıştır. Ama işsizlik ve yoksulluk artıkça bu da ona çare olamamaktadır. İnsanlar ‘Biz açken niye oralara para harcanıyor’ diye sorgulamaya başlamışlardır” ifadelerini kullandı.
‘Kendimizi anlatmakta zorlanıyoruz’
Toplumda herkesin ortak sorununun yoksulluk ve işsizlik olduğunu vurgulayan Taşçı, bu sorunların ortak mücadeleyle üstesinden gelinebileceğini vurguladı. Sosyalistlerin üzerindeki baskılara dikkati çeken Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ellerimizdeki medya imkanı ise çok sınırlı ve devlet güçleri tarafından sürekli baskılarla, müdahalelerle engelleniyor. İşçilere ve ezilenlere, erkekler tarafından katledilen kadınlara, geleceksiz bırakılan gençlere, tüm ötekileştirilenlere çözümlerimizi, reçetelerimizi ulaştırmakta zorluk çekiliyor. Bu nedenlerle kendimizi anlatmakta, umut olmakta zorlanıyoruz.”
HABER MERKEZİ