İHD İzmir Şubesi, 2019 yılında mültecilere yönelik yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı. Son bir yılda 8 çocuk, 1 bebek, 29 mültecinin öldüğü, 35 bin 627 mültecinin ise hak ihlaline uğradığı kaydedildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Merkezi Mülteci Komisyonu Ege Bölgesi’nde mültecilere yönelik 2019 yılında yaşanan hak ihlalleri raporunu İHD İzmir Şubesi’nde yaptıkları açıklama ile açıkladı.
Yerel ve ulusal basın taramaları, kişilerin bizzat veya ailelerinin yaptığı başvurular, mültecilerin gönderdiği mektuplar temel alınarak hazırlanan raporda İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Uşak, Afyon, Kütahya, Antalya, Burdur, Muğla, Isparta illeri baz alınarak hazırlanan rapora göre son 1 yıllık süreçte toplam 35 bin 627 hak ihlali yaşandığı kaydedildi.
Raporu İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Merkezi Mülteci Komisyonu Üyesi, Mehmet Aker okudu.
‘Süreçten en çok etkilenenler mülteciler oluyor’
İnsan hakları ve demokratik kazanımların tamamen yok edilmeye doğru gittiği bir süreçten geçildiğini anımsatan Aker, bu süreçten en çok etkilenenlerin mülteciler olduğunu söyledi. 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin 22. maddesindeki “Taraf Devletler, mültecilere, temel eğitim konusunda, vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulayacaklarıdır” ibaresini hatırlatan Aker, mülteci çocukların eğitim hakkından yararlanamadığını, sokaklarda mendil ve su satmak zorunda bırakıldığını kaydetti. Çocukların eğitim hakkına erişme konusuna herhangi bir uyum çalışması yapılamadan Türkçe eğitim sistemi içerisinde devam ettiklerine dikkat çeken Aker, anadilde eğitim hakkının tanınmamasının hem çocuk hem de eğitimci için büyük bir sorun teşkil ettiğinin altını çizdi.
‘Geçişler esnasında 8’i çocuk 29 mülteci yaşamını yitirdi’
Mülteciler için transit geçiş mekânı olma özelliği taşıyan bölgeden mültecilerin yurtdışına çıkmaya çalışırlarken yaşamlarını yitirdiklerine dikkat çeken Aker, Geri Gönderme Merkezleri’nde toplama kampına benzer uygulamaların yapıldığına vurgu yaptı.Düzgün bir mülteci yasası bulunmadığına işaret eden Aker, Afganistanlı mültecilerin tamamen keyfi uygulamalarla karşılaştığını belirterek,”Mülteci alanında 35 bin 627 kişi hak ihlaline uğramış; geçişler sırasında 8’i çocuk 29 mülteci yaşamını yitirmiştir” diye belirtti.
‘Toplama kamplarını andıran uygulamalar’
Geri Gönderme Merkezlerinin toplama kampına benzer uygulamalarının 2019’da da devam ettiğini belirten Aker, dernek tarafından GGM’lerde mülteciler ile yapılan görüşmeler sonucunda yaşananları ise şöyle anlattı: “Yiyecek, temizlik vb ihtiyaçlarına erişim olanağı bulunmadığı gibi bu gereksinimlerini kısıtlı oranda karşılayabilen mültecilere de belirli günlerle sınırlı olarak bu ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Mültecilerin tedavi hakları kısıtlanmakta olup çoğu zaman kurum doktoruna erişim sağlanamamaktadır. Yine GGM‘nde diş doktorunun bulunmamaktadır. Hali hazırda mültecilerin telefonlarının mahkeme ya da savcılık kararı olmadan incelenmekte; kişinin cep telefonu incelendiğinde ona ait kişisel bilgiler de elde edilecek. Hakim ve savcının yetkisinde olan bir karar idareye veriliyor. Merkeze girişte yasaklar hakkında gerekli bilgilendirme yapılmamakta; yasaklı olduğu iddia edilen eşyalara el konularak bu kişiler hakkında tutanak tutulup disiplin cezaları verilmektedir. Televizyon, radyo, gazete vb dış dünya ile bağlantı kurulacak hiçbir iletişim araçları bulunmamaktadır. Bazı mülteciler bu merkezlerde hakkında terör tehdit kodu konularak tecrit altında tutulmaktadırlar. İç savaş sebebiyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı mültecilerin GGM’’inde karşıt görüşte olan kişi ya da gruplar ile birlikte tutulmaktadır. Karşıt görüşlü mültecilerin aynı odada ya da alanda tutulması durumda mültecilerin can güvenliği tehlike altındadır. 6 kişilik odalarda genelde 8 kişi veya daha fazla kaldıkları yine yaptığımız görüşmelerde tarafımıza bildirilmiştir. GGM’ler mültecilerin özgürlüklerinin alıkonularak adeta hapishane rejimine tabi tutuldukları bir yer konumuna gelmiştir.”
Son yasal değişiklikler
Aker, son yasal değişiklik ile birlikte Mültecilerin Hak Kayıpları ve Mağduriyetleri’ni ise şöyle sıraladı:
“*Geri gönderme merkezlerinde kalan mültecilerin hali hazırdaki hukuki yardıma erişimindeki yaşadığı zorluklar dikkate alındığında yasa değişikliği ile birlikte yeni hak ihlalleri ortaya çıkaracaktır..
*UKK’ta yapılan yeni düzenleme ile hakkında sınır dışı kararı alınan mültecilerin dava açması için verilen süre 15 günden 7 güne düşürülmüştür. Sınırdışı edilme kararına karşı dava açma süresi 7 güne düşürülmesi mültecilerin sınırdışı edilmelerinin önü açmak ve kolaylaştırmak için yapılan bir değişikliktir. Uygulamada, hakkında sınır dışı kararı verilen kişilere tebligatın usulüne göre, kendi dilinde yapılmadığına, tercümanın hazır olmadığına ve bu tebligatın bir örneğin kişilere verilmemektedir.
*Hakkında sınır dışı kararı verilenler mülteciler, aile temelli geri dönüş, geri dönüş danışmanlığı, kamu yararına hizmetlerde gönüllülük esasıyla görev alma, teminat ve elektronik izleme/kelepçe uygulamalarına tabi tutulabilecek. Bu süre 24 aya kadar uzatılabilecek.
*Kanunun “Sınır dışı etme kararı alınacaklar” başlıklı 54. maddesinde “Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler” şeklindeki h fıkrasına “ya da bu hükümleri ihlale teşebbüs edenler” ibaresi ekleniyor. Teşebbüsün nasıl, hangi yollarla tespit edileceği hususu kesin olmamakla birlikte, böylece sınır noktalarında henüz sınırı geçmemiş olan kişiler için de sınır dışı etme kararının alınabilmesinin yolu açılıyor.
*Kanunun 57. maddesinde öngörülen önemli bir değişiklik de idari gözetime alınan yabancıların “uyruklarının tespit edilmesi amacıyla” elektronik ve iletişim cihazlarının incelenebilmesinin yolunun açılmasıdır. Hakim ve savcı kararı ile yapılaması gereken bu işlem GGM idaresine teslim edilmiştir.
*Kanunun 9. Maddesinin 7. fıkrası şu şekilde değiştiriliyor: “Kamu düzeni veya kamu güvenliği sebebiyle Genel Müdürlükçe; idari para cezaları ve kamu alacakları sebebiyle ise Valiliklerce yabancıların ülkeye kabulü ön izin şartına bağlanabilir.”
*Uluslararası koruma başvuru sahiplerine tanınan genel sağlık sigortası hakkına da 1 yıllık sınırlama getirilmiştir. Maddenin bu hali uluslararası koruma sahiplerinin önemli bir kısmını sağlık hakkına erişimini kaldıracak.
*Kanunun “İdari para cezası” başlıklı 102. Maddesi yeniden düzenlenerek geçerli seyahat belgesi veya izni olmayan yabancı kişilerin barınmasına, konaklamasına imkân sağlayan ve gayrimenkullerini kiralayanlar hakkında da idari para cezası uygulanacağı belirtiliyor. Değişikliklerle birlikte kaydı olmayan mültecilerle dayanışma içinde olanlara da para cezası kesilebilecek.
*Yeni yasal değişiklik ile uluslara uluslararası koruma başvurusu reddedilenler için hemen genel sağlık sigortasından çıkarılması söz konusudur.
Mülteci hak alanı ile ilgili çıkarılan hak ihlali çetelesi de şöyle:
“*Yurtdışına geçmeye çalışan mülteci: 35 bin 315
*Mülteci ölümü 8’i çocuk: 29
*Sınırdışı edilen mülteci: 279
*Mülteci çocuğa darp:1
*Beslenmeye erişim hakkının engeli: 1
*Mülteci bebek ölümü :1
*Nefret söylemi:1
*Toplamda yaşanan hak ihlali 35 bin 627.
İZMİR