Amed Şehir Tiyatrosu’nun, Shakespeare’nin Kürtçe’ye çevrilen ‘Xewna Şevek Havînê’ oyunu İstanbul’daydı. Oyuncu Özcan Ateş ile oyunu ve yeni sahne için başlattıkları kampanyayı konuştuk
Neğşirvan Güner/ İstanbul
Amed Şehir Tiyatrosu, William Shakespeare’nin yazar Kawa Nemir tarafından Kürtçe’ye çevirdiği “Xewna Şevek Havînê’yı (Bir Yaz Gecesi Rüyası)” İstanbul’da iki gün boyunca sahnelendi.
Yönetmenliğini Ferhad Feqî’nin üstlendiği oyun; Avşîn Adıgüzel, Berfîn Emektar, Dicle Yavuz, Kemal Ulusoy, Mahmut Kösem, Mesut Erenci, Özcan Ateş, Özkan Şeker, Sena Özbey, Şahabettin Dağ, Şahperî Alphan, Şilan Alagöz, Yavuz Akkuzu, Zeycan Ateş’in yer aldığı geniş bir oyuncu ekibi tarafından sahneleniyor.
İki perdeden oluşan aşk – komedi türündeki “Xewna Şevek Havînê” bir saat 40 dakika sürüyor. Salonundan kahkahaların eksilmediği oyunun bitiminde oyuncular dakikalarca ayakta alkışlandı.
Ekipten Özcan Ateş ile oyunu ve yeni sahne için başlattıkları kampanyayı konuştuk.
- Daha önce Shakespeare’in birçok oyununu Kürtçe olarak sahnelediniz. “Xewna Şevek Havînê” oyununu nasıl bir süreçte çalışmaya başladınız?
Daha önce William Shakespeare’in birçok oyununu sahneye taşıdık. Bir avantajımız da Kawa Nemir’in bu oyunları İngilizce’den Kürtçe’ye çevirmesi. Çünkü genelde Türkçe’ye çevrilmiş metinleri Kürtçe’ye çeviriyoruz. Bu da arada birçok şeyin kaybolmasına neden oluyor. Kawa Nemir’in buna yönelik bir çalışması var. Shakespeare’in hemen hemen birçok oyununu çevirdi. Bir başka nedeni ise oyundaki imgeler güçlü. 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni tekrar alınca, ilk atanan kayyum sonrası bizim kendi imkanlarımızla kurduğumuz küçük mütevazı bir salonumuz var. Daha çok ikili, üçlü, beşli oyunlar oynuyorduk. Belediyeleri tekrar alınca yönetmen Feqî’nin önerisi ile oyunu çalışmaya başladık. Oyunun kadrosu kalabalık, yeni yapılan belediyenin sahnesinde yapılabilecek bir oyundu. Büyük salonda yapmayı düşünüyorduk. Ama maalesef provalar aşamasında tekrar belediyeye kayyum atanınca, kendi imkanlarımızla kurduğumuz sahnede ilk gösterimini yapmak durumunda kaldık. Sekteye uğramadan provalarımıza devam ettik. Tabii bu durum bizi biraz daha yoğunlaştırdı. Dolayısı ile oyun hem bu dünyayı anlatıyor, hem de bugünkü yaşamı. Toplumsal bir mesajı var. Temel dertlerimizden biri de bu idi. Atmosfer oyunu açıkçası.
- Ormanın güçlü bir metafor olduğunu görüyoruz oyunda. İnsan ve doğa ilişkisi üzerinde nasıl yorumlayabiliriz?
Toplumla doğa ilişkisi üzerine güçlü bir text. Shakespeare’in birçok yorumunda bunu görebiliyoruz. Cinler ile perilerin dünyasını iyi işleyen bir yazar aslında. Dünyada bugün yaşanan doğa katliamı sonucu insanların betona mahkum edilmesi ve şehirlerde yaşamaya mecbur bırakılmasının bizi ne hale getirdiğini görmemek mümkün değil.
- 16. yüzyılda yazılan bu oyun sizce halen güncelliğini koruyor mu?
500 yıl önce yazılmış bir oyun sanki bugün yaşanmış kadar gerçek. Bunun nedeni de temel derdinin insan olması.
İnsanlar her dönemde aynı sorunları yaşıyor. İktidarlar her dönem baskı yapmış, buna karşı halklar direnmiş. Antik Yunan döneminde yazılan oyunlara baktığımızda kardeşini gömmeye çalışan bir insanın kral tarafından idama mahkum edilmesi ve bir mezarının olmamasını olayını bugün bile yaşıyoruz. Bu ülkede de görüyoruz bunu. İnsanlara mezarları bile çok görüyorlar.
- Adana, Mersin ve Ankara’dan sonra şimdi de İstanbul’dasınız. Kürtçe tiyatroya ilgi nasıl?
Geçmiş dönem ile kıyasladığımızda çok büyük bir talep var. Çok yaygın bugüne kadar yapılmamış Kürtçe tiyatro. Hatta 60-70 yaşında bizi izlemeye gelen insanlarla karşılaşıyoruz ilk defa geldiklerini söylüyorlar. Ciddi bir çalışma yürütüldüğünde Kürtler çok da uzak değiller sanata. Van’da İzmir’de ve daha birçok yerde Kürtçe tiyatro takipçileri ile buluşacağız.
- Yeni bir sahne kurmak için kampanya başlattınız, nasıl gidiyor?
2016 yılında ilk kayyum atandığında yeni bir Amed Şehir Tiyatrosu kurduk. Ve insanlar gelip oyunlarımızı izlemeye korkuyorlardı. Halen de eminim öyle düşünenler var. “Gidip izlesem acaba bana nasıl bir dönüşü olacak” diye düşünenlerinin olduğunu biliyoruz. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan diğer resmi devlet dairelerinde çalışan birçok insan işimden olurum korkusu ile gelemiyor. İlk kurduğumuzda gelen izleyici sayısı çok düşüktü. Geçen bu süre zarfında kitlemiz arttı ve o salon bize küçük gelmeye başladı. Birçok sorun ile boğuşmaya başladık. Yeni bir sahneye ihtiyaç oluştu. Uzun yer arayışlarının ardından bir binanın altını kiraladık. Üç katlı bir yerin girişini salon olarak düşündük, eksideki diğer katları da sergi ve söyleşi salonları için tasarlayacağız. 160 kişilik bir salon. Başladık çalışmalara yarısı bitti sayılır. Bunu kendi imkanlarımız ve birkaç dost kurumun katkıları ile bu noktaya getirebildik. Ama bitirebilmemiz için maddi desteğe ihtiyacımız var. Hatta onun için turneye çıktık. fongogo.com/Project/amed-sehir-tiyatrosu-yeni-sahne-projesi-5 üzerinden bir kampanya başlattık.
Hedefimizi 75 bin lira olarak belirledik. İlk kampanyayı başlattığımızda kısa sürede o hedefe ulaşacağımızı düşünüyorduk. Ama Maalesef şu an yarısını bile toplayamadık. 13 günümüz kaldı. Oyunlardan sonra duyuru yapıyoruz. Destek olmak isteyenler için. Destek vermek isteyenler de bile bir çekingenlik gördük. İnsanlar kaybedecek bir şeyleri olduğunda daha temkinli davranıyor. Son birkaç yıldır binlerce insan işinden oldu. Sudan sebeplerle. Düşünsenize toplum öyle bir hale geldi ki “acaba Kürtçe tiyatro izlesem, bana nasıl bir dönüşü olacak” diye düşünüyorlar. Yaptığımız oyunların çoğunluğu politik değil zaten. Devletin, Kürtçe’nin kendisini politik olarak görmesi maalesef topluma da yansıması bu oluyor. Temel derdimiz salonu bitirebilmek. Haberimizi okuyan, imkanı olan insanlar bize destek olur ise seviniriz. Sonuçta bu işi bir gönüllü olarak yapıyoruz. 20’ye yakın arkadaşımızla turneye çıktık. Amacımız Kürt kültürü, tiyatrosu ve Kürtçe yaşasın istiyoruz.
30 yıllık geçmişimiz var salonumuz yok
- Provalar aşamasında iken bir sabah uyandığınızda kayyum atanmıştı. Neler hissettiniz?
Sadece Diyarbakır’la sınırlı kalmayacak birçok kente yayılacak kültür ve sanat etkinlikleri için büyük çalışmalar vardı. Hakikaten kentin bir anda fotoğrafı değişti. Bu etkinlikleri de belediyelerin desteği ile hayata geçirecektik. Çünkü bunun için desteğe ihtiyaç var, bağımsız olarak yapıldığında sınırlı kalıyor. Amed Şehir Tiyatrosu’nun 30 yıllık bir geçmişi var. Ama gelin görün ki halen Diyarbakır gibi bir büyük kentte halen oyunlarımızı oynayacağımız bir salon bulamıyoruz. Belediyeleri almamızla yaklaşık dört ay içerisinde 6-7 tane festival yaptık. Bir sabah uyandığımızda tekrar kayyum atanmıştı. Kayyum atanması ile birlikte bu fotoğraf griye dönüştü.