İntihar eden İstanbul Üniversitesi öğrencisi Hakan Taşdemir’i anmak isterken özel güvenlik saldırısına maruz kalan üniversiteliler Taşdemir’in intihar etmesinin sorumlusunun iktidar olduğunu belirtti
Türkiye’de ekonomik krizin derinleşmeye başladığı 2018 yılından beri yurttaşlar geçim sıkıntısı çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre işsizlik oranı yüzde 13,4 iken Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 21. Yine DİSK raporlarına göre bunun büyük kısmını üniversite mezunu gençler oluşturuyor.
Bunun yanında eğitim, ulaşın barınma gibi sorunlarda üniversitelilerin diğer sorunları arasında.
Eğitim masrafları ve kendilerini bekleyen geleceksizlik üniversiteli gençleri intihara sürüklüyor. Sosyal medya hesabından ‘Yemekhane kartımda para kalmamış sadece 1 liram var’ yazdıktan sonra intihar eden İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli’nin ardından yine aynı üniversitede okuyan Hakan Taşdemir de iş bulamadığı için yaşamına son verdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e konuşan Gençlik örgütleri temsilcileri, arkadaşlarının intiharından halkı yoksulluğa ve açlığa mahkum eden iktidarı sorumlu tuttu.
‘Sistem yaşam hakkına saldırıyor’
Öğrenci Gençlik Sendikası üyesi Esra Can, Türkiye’de yaşanan sistem krizine dikkat çekerek, “Krizin faturasını ezilen halklara, kadınlara, öğrencilere keserek kriz ortamından çıkmayı hedeflemektedir. Hâlihazırda yürüttüğü politikaları ve uygulamalarıyla özellikle öğrencilerin akademik-demokratik-siyasal haklarına saldırarak, akademik özgürlüklerimiz hedefe konup kampüslerimiz gasp ediliyor. Yaşam alanlarımıza yönelik ciddi düzenlemeler yapılarak öğrenciler üzerinde bir denetleme mekanizması kurma planlarının yanında artık bu sistem öğrencilerin yaşam hakkına da saldırmaya başlamıştır” dedi.
Mücadele çağrısı
Gençlerin ücretsiz olması gereken akademiden borçla ayrıldığına dikkat çeken Can, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerçek sorunlarımız ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda yıllardır yürüttüğümüz mücadeleler sonucu elde ettiğimiz kazanımlara saldırarak bizleri ölüme mahkum eden bu çürümüş sistemi reddediyoruz. Bu çıkmazın alternatifini yaratacak olan yalnızca bizleriz. Sistemin bizler üzerinde yaratmak istediği etki, güçsüzlük odağından çıkan sineye çekme durumudur. Öğrenci Gençlik Sendikası olarak tüm sıra arkadaşlarımızı mevcut gücümüzün farkına vararak özgürlüklerimize ve yaşamlarımıza saldıranlara karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz”
En büyük tehlike gelecek kaygısı
Devrimci Gençlik Dernekleri üyesi Elif Üçerli ise öğrenci intiharlarının basına yansımadığını, yansıyanların ise havuz medyası tarafından ‘psikolojik sorunlar’ üzerinden aklanmaya çalışıldığını belirtti. İnsanların psikolojisinin AKP düzeni yüzünden bozuk olduğunu ifade eden Üçerli, “Zaten bu düzende gençlik çok ciddi bir geleceksizlikle karşı karşıya kalıyor. Senelerce verdiği emeğin karşılığını alamadığını çok acı bir şekilde görüyor. İnsanlar bir yerlere torpil ile geliyorlar” dedi.
Ülkede büyük bir sömürü düzeni ve ekonomik kriz olduğuna dikkat çeken Üçerli insanların artık intihardan başka çözüm bulamayacak hale geldiğini söyledi.
‘Kredi yetmiyor, kendimize zaman ayıramıyoruz’
Üniversite öğrencilerinin aynı zamanda çalışmak zorunda kaldıklarını aktaran Üçerli, şunları söyledi:
“Devletin verdiği 500 liralık bir kredi var. Bir defa bu aylık 500 lira bir insanın bütün bir geçimini karşılamaya hiçbir şekilde yetmiyor. Bunun için öğrenciler aynı zamanda çalışma ihtiyacı duyuyorlar. Bu bir defa eğitime, okula vermesi gereken zamanı, enerjiyi ciddi anlamda düşürüyor. Şöyle düşünün günü ikiye bölüyor gündüzleri okulda, akşam belli bir saatten sonra işyerinde geçiriyor. Sadece bir boş zaman değil kendisine bir vakit ayıramamayı sağlıyor. Bir tarafa odaklanmamaya neden oluyor, okulunu doğru düzgün okuyamamaya yol açıyor. Bunlar da insanı psikolojik olarak etkileyecek şeyler.”
‘Sadece kriz değil etnik kimlik ve farklılıklara baskı’
Yaşanan intiharların, iktidarın üniversitedeki baskılarından ayrı olmadığına işaret eden Öğrenci Kolektifleri üyesi Cihan Çiçek de durumun sadece ekonomik kriz ile bağdaştırılamayacağını söyledi. Toplumda kimliğinden, etnik unsurundan dolayı çeşitli baskılara maruz bırakılan öğrenciler olduğuna vurgu yapan Çiçek, “Toplumun dayattığı normların dışındaysanız, onlardan değilseniz sizi dışlıyorlar” dedi.
Üniversiteli aydın kimliğinin tahrif edildiğini söyleyen Çiçek, “Üniversitelerde çalışmayan öğrenci yok. Her öğrenci en az haftada bir kere part-time işe gider. Büyükşehirlerde okuyan öğrenciler için bu daha büyük bir problem haline geldi” ifadelerini kullandı.
‘Mücadele edeceğiz’
Gençliğin Devrimci Güçleri üyesi Başak Yeşilot da son süreçte artan intiharların faşizmin yaşanan toplumsal sorunlar ile mücadele edemeyecek halde olduğunu göstergesi olduğunu ifade etti. Kapitalist sistemin ve AKP iktidarının yaşamın her alanını ölüme mahkum ettiğini söyleyen Yeşilot, işçi, kadın cinayetleri ile gençliğin sorunlarının bağımsız olmadığını ifade etti. Sosyal medyada ‘1 liraya yemek yiyebilir miyim?’ yazdıktan sonra intihar eden Sibel Ünli’yi de hatırlatan Yeşilot, “Sibel Ünli ve Hakan Taşdemir’in sorumlusu, milyon dolarlık saraylarda yaşayıp, gençliğe geleceksizlik ve işsizlik vaat eden, insanların umutlarını alıkoyan ve bu düzenin değişmeyeceğine inandırmaya çalışan AKP iktidarıdır” diye belirtti.
Gençliğin açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmesine karşı durduklarını belirten Yeşilot, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gençliğin Devrimci Güçleri olarak kapitalist sistem ve AKP iktidarının yok etme politikalarına karşı mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha aramızdan alınan arkadaşlarımızın adına da yineliyoruz.”
Krizin yükü öğrencilerin omuzlarında
Serüven Dergisi’nden Ulaş Bedri Çelik ise sürekli olarak artan yurt fiyatlarının ulaşım ve eğitim masraflarının öğrencilerin hayatını giderek zorlaştırdığına dikkat çekti. Binlerce öğrencinin geçim sıkıntısından kaynaklı okulu bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Çelik, iktidarın bu duruma karşı bir politikasının olmadığını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Öğrenciler bursa alışmasın, beleşçiliğe alışmasın. Gitsinler kredi çeksinler” sözlerini hatırlatan Çelik, “Kendi çocuklarını yurtdışında özel üniversitelerde okutan yetkililer, mesele bu halkın çocuklarına geldiği zaman bütün krizin sorumluluğunu öğrencilere kesmekte herhangi bir sorun görmüyorlar. Yurt sorununa karşı devlet daha fazla öğrenci yurdu hazırlayacağına ve bu yurtlarda ücretsiz barınma sağlayacağına milyonlarca dolar paraları Ensar, TÜRGEV gibi vakıflara aktarıyor” ifadelerini kullandı.
‘Buna mahkum değiliz’
Üniversite öğrencilerinin bu durum karşısında derin bir çaresizliğe düştüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Bizler böyle bir yaşama mahkum olmadığımızı biliyoruz. Bu krizin çıkma nedeni şu ana kadar şirketlerin fonlanmasıydı. Bizlerden çaldıklarıyla onları zengin ettiler. Bugün baktığımız zaman kriz olduğunu söyleyip şirketlerin yüzlerce, milyonlarca hatta vergi borçlarını silenler KYK borcunu ödeyemediği için öğrencilerin evlerine haciz gönderiyorlar. Bunun ne vicdani ne ahlaki hiçbir şekilde kabul edilebilir bir yönü yok. Bizler bu duruma karşı, krizin bu bedelinin krizi yaratanlar tarafından ödenmesi gerektiğini söylüyoruz. Gelinen aşamada ya birlik olup düzeni değiştireceğiz ya da her birimiz bu düzenin bir sonraki cinayetine birer potansiyel olarak yaşamaya devam edecek.”
HABER MERKEZİ