Devrimciler Ordusu komutanlarından Ehmed El-Sultan, İdlib’de yaşananlara ilişkin ‘Bu tiyatro M4 karayolu alınana kadar devam edecek’ dedi. El-Sultan, Ankara’nın ikili siyasetinin çöktüğünü ve İdlib’dekilerin Türkiye’ye ilgisinin azaldığını vurguladı
Suriye iç savaşında son dönemlerin uluslararası kriz merkezi haline gelen İdlib’de çatışmalar giderek şiddetleniyor. Suriye ordusuna bağlı güçler, Halep’ten Şam’a uzanan M5 uluslararası karayolunu denetime alarak, bölgedeki operasyonlarına devam ediyor. Suriye ordusuna karşı savaşan Türkiye destekli gruplar ve Heyet Tehrir El Şam (HTŞ/El Nusra) ise daha fazla yer kaybetmemek için karşı koymaya çalışıyor. Çatışmalar garantör olan Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirirken, her iki taraf da birbirini suçlamaya devam ediyor. İkili güç bölgedeki tansiyonu düşürmek için üst üste görüşmeler gerçekleştirse de bir anlaşmaya varılamadığı açıklandı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün partisinin Meclis grup toplantısında “İdlib’e askeri harekat artık an meselesi” dedi. Rusya yönetimi, Erdoğan’a “Meşru Suriye hükümetine, Suriye ordusuna karşı bir harekattan söz ediliyorsa, bu en kötü senaryo olur” yanıtını verdi. Pentagon’dan “Ruslarla Türklerin bu alanda geniş çaplı bir çatışmaya girmeye yakın olduklarını görüyoruz. Bundan kaçınmak için bir çözüm yolu bulacaklarını umuyoruz” açıklaması geldi.
İdlib’deki savaş zaman zaman Suriye ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasında karşılıklı saldırılara da dönüşürken, Suriye ordusunun hedefinde M4 uluslararası karayolu ve Lazkiye kırsalı bulunuyor. Bölgede yaşananları İdlib başta olmak üzere Suriye’nin birçok yerinden gelen savaşçıların oluşturduğu Devrimciler Ordusu Genel Komutan Yardımcısı Ehmed El-Sultan (Ebû Erac), gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Nazım Daştan’a değerlendirdi.
TSK yoğun sevkiyat yapıyor
İdlib, Halep ve Şehba bölgesinde konumlanan Devrimciler Ordusu’nda neredeyse Suriye’nin her kesiminden savaşçılar yer alıyor. Onlardan biri olan Ehmed El-Sultan, Suriye’nin İdlib kentinden. Orada yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Sultan, bölgede daha önce Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde herhangi bir anlaşmazlığın bulunmadığını ifade etti. Sultan, Türk askerlerinin bölgeye girmesiyle durumun değiştiğini söyleyerek, son dönemlerde TSK’nin büyük bir sevkiyat gerçekleştirdiğini hatırlattı. Sultan, Rusya ve Türkiye arasında bölgede neler olacağına dair bir anlaşmanın olduğunu, ancak Türkiye’nin üzerine düşenleri yapmadığını ve hayata geçirilmek istenenler konusunda zayıflıkların yaşandığını belirtti.
Kararı Türkiye verdi
Suriye ordusunun Rusya’nın desteğiyle M5 karayolunu tamamen kontrol altına aldığını söyleyen Ehmed El-Sultan, şunları aktardı: “Bölgede var olan savaş bir tiyatro. Bu tiyatro, Suriye rejimi ve Rusya M4 karayolunu alana kadar devam edecek. Rejimin ilerleyişi kuzeye doğru olacak. Cebel Zaviye (Zaviye Dağı) bölgesine yönelim olacak. Burada Lazkiye ve Serakib’i birbirine bağlayan yol var. Buralar alınana kadar taraflar bu durumu sürdürecek. Suriye rejimi ve Rusya bu yolla M5 ve M4’ü tamamen kontrol altına alacak. Burada Suriye rejimi ile muhalefet dedikleri gruplar arasında hiçbir anlaşma olmadı. Bu yapılanlar ise çeteleri destekleyen devletlerin kararıydı. Bu devletler ve güçler orada bulunan grupların geri çekilmesini istedi. Bu kararı da tüm gruplara değil, karar sahibi olan bir kaç komutana söylediler. Ondan sonra Halep’in batısındaki kimi yerlerden çekilmeler oldu. İdlib ve Halep’in batısında bulunan tüm gruplar kararlarını Türkiye’den alırlar. Dolayısıyla kararı veren Türkiye’dir.”
İran’ın rolü
Bölgede İran’a bağlı güçlerin de bulunduğunu kaydeden Sultan, İran’a bağlı güçlerin özellikle Halep’in batı yakasında konumlandığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Ancak onlara bağlı güçler bu son yaşananlarda yer almadı. Onlar genellikle yerler teslim edildikten sonra bölgeye gidiyorlar. Şu anki pozisyonları budur. Zaten çok bir savaş yaşanmadı. Bazı yerleri teslim etme durumu var. Bu da Rusya ve Türkiye ortaklığı ile gerçekleşti. M5 ve M4’ten sonra gelen bölgeler ise Türkiye’nin denetiminde kalacak.”
Türkiye’ye destek azaldı
Soçi Anlaşması’nı hatırlatan Sultan, bu anlaşmanın Türkiye’nin Başika’da yaptığı anlaşmaya benzediğine dikkat çekti. Buna göre Türkiye’nin İdlib ve çevresinde bulunan bazı yerlerde kalacağını aktaran Sultan, şöyle konuştu: “M5 ve M4 yollarının geçtiği bölgelerden sonra gelen bölgelerde Rusya ve Türkiye arasında ortak durumlar gelişebilir. Bazı yerlerde ise sadece Türkiye kalacak. Türkiye’nin denetiminde kalacak yerler ise İdlib’in genellikle kuzeybatı bölgeleri olacak. İdlib halklarının Türkiye’ye ilgisi azaldı. Ancak halk bu gerçeği tam olarak yansıtamıyor. Çünkü şu an İdlid’de bulunanların çoğu Türkiye istihbaratıyla çalışan kişiler ve aileleridir. Bu durum Türkiye içinde de bazı bölünmelere yol açtı. Şu an iki kanat var. Birisi İdlib’de yaşananları destekliyor, diğerleri ise buna karşı.”
‘Biz yokuz’
Devrimciler Ordusu Genel Komutan Yardımcısı Ehmed El-Sultan, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ya da Devrimciler Ordusu’nun İdlib’de yaşananlar içinde yer almadığını belirtti. Hiç kimsenin kendileri için “bir yerin talan edilip yok edilmesinde rol aldıklarını” söyleyecek durumda olmadığını vurgulayan Sultan, son dönemlerde ifade edilenlerin bir gerçekliğinin bulunmadığını kaydetti.
İkili siyaset çökecek
Türkiye’nin İdlib başta olmak üzere Suriye’de ikili bir siyaset yürüttüğünü ifade eden Sultan, bir ayağını Rusya bir ayağını da ABD ile attığını söyledi. İlerleyen zamanlarda iki kanadın ayrışacağını sözlerine ekleyen Sultan, bu durumun yeni krizler getirebileceğine dikkat çekti. Belli bir süreden sonra politik olarak netleşme durumunun olabileceğine işaret eden Sultan, bu durumun gerçekleşmesi halinde Türkiye için kötü bir sürecin başlayabileceğini kaydetti.
Bundan sonra ne olur?
İdlib’de bundan sonra nelerin yaşanabileceğine dair de konuşan Sultan, Soçi’de yapılan anlaşmaya göre bazı gelişmelerin yaşanacağını belirterek, şunları söyledi: “Rejim aldığı bazı yerlerden çekilebilir. Rus polisi ve Türkiye’den oluşan bazı güçler de burada kalabilir. Ancak hükümete bağlı kurumlar burada tekrar açılabilir. Suriye rejimine ait bayraklar burada dalgalanabilir. Halkın da evine dönebilmesi için koşullar sağlanmaya çalışılacak. Bu şekilde bölgede hiçbir silahlı grup kalmayacak. Sadece bölgenin güvenliğini sağlayacak polis gücü olabilir.”