‘Hem beyazların hem siyahların üstünlüğüne karşı mücadele ettim. Tüm insanların uyum içinde ve eşit fırsatlara sahip olarak yaşadığı demokratik ve özgür bir toplu idealini gerçekleştirmeye çalıştım. Bu ideal için yaşayabilmeyi umuyorum. Ancak gerekirse bu uğurda ölmeye de hazırım’
Nelson Mandela yaşasaydı bugün 100 yaşını dolduracaktı. Irk ayrımcılığına son veren ve Güney Afrika’nın ilk siyah devlet başkanı olan Mandela, bugün hâlâ pek çok Afrikalı genç tarafından örnek alınıyor. Nelson Mandela’nın babası, 18 Temmuz 1918’de doğan oğluna “Rolihlahla” adını verdiğinde, onun bu ismin hakkını fazlasıyla vereceğini muhtemelen tahmin etmemişti. Mandela, 1944 yılında ırkçılık karşıtı parti Afrika Ulusal Kongresi’ne (ANC) katıldı. 1948’de Milliyetçi Parti iktidara geldi ve ırk ayrımcılığını uygulamaya koydu. Avukat olarak çalışan Mandela, dört yıl sonra Johannesburg’da ülkenin siyahlar tarafından yönetilen ilk hukuk bürosunu açtı. Bu süreçte ANC’nin Apartheit (ırk ayrımcılığı) rejimine karşı başlattığı sivil itaatsizlik eylemlerinde Nelson Mandela ön plana çıktı. ANC 1961’de yasaklanınca “Umkhonto we Sizwe” (Milletin Mızrağı) adlı gerilla teşkilatını kurdu ve komutan olarak devlet kurumlarına saldırılar düzenlenmesi emrini verdi. 1962’de gizlice yurt dışına çıkarak ANC kadrolarının desteklenmesi ve askerî yönden eğitilmesine uluslararası destek bulmaya çalıştı. İki yıl sonra ülkeye döndükten sonra tutuklandı.
Özgür bir toplum için
Savcılık mütalaasında idam cezası istedi. Efsane haline gelen sözlü savunması, adil bir Güney Afrika özlemini anlattığı bir propaganda konuşmasına çevirdi: “Hem beyazların hem siyahların üstünlüğüne karşı mücadele ettim. Tüm insanların uyum içinde ve eşit fırsatlara sahip olarak yaşadığı demokratik ve özgür bir toplu idealini gerçekleştirmeye çalıştım. Bu ideal için yaşayabilmeyi umuyorum. Ancak gerekirse bu uğurda ölmeye de hazırım.” Mandela ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Cezasının 17 yılını, Cape Town açıklarındaki kayalık Robin Island adasında çekti. Burada bir üniversite kurdu, mahkumlara okuma-yazma öğretti. Hükümetin şartlı tahliye teklifini, Apartheid konusunda uzlaşmayı reddederek kabul etmedi. Onun 5 numaralı hücresi, bugün Güney Afrika’ya giden turistlerin ziyaret mekanları arasında başı çekiyor. Ulusal ve uluslararası baskılar sonucunda 11 Şubat 1990’da 27 yıllık hapis hayatından sonra serbest bırakıldı. Güney Afrika’daki ilk demokratik seçimlerle sonuçlanan müzakerelerde ANC’yi temsil etti. Cape Town’da toplanan kalabalığa yaptığı ve yine efsane haline gelen konuşmasında, “Huzurunuzda kurtarıcı bir peygamber olarak değil, Afrika halkının bir hizmetkârı olarak bulunuyorum” dedi. 1999’da aktif siyaset hayatını noktalayan “Madiba”, kendini sosyal yardım faaliyetlerine adadı.
Özellikle çocuk hastalıkları ve AIDS ile mücadeleye yoğunlaştı. 5 Aralık 2013 tarihinde hayata gözlerini yumdu. 2005 yılında oğullarından Makgatho, 54 yaşında AIDS nedeniyle hayatını kaybetti. Mandela, “Güney Afrikalılar yıllar boyunca Apartheit rejimine karşı takdire şâyan bir mücadele sürdürdü. Ancak şimdi çok daha büyük bir tehditle karşı karşıyayız” dedi. Mandela, Kürt özgürlük mücadelesini yakından izledi ve destek sunmakta geri durmadı. Türkiye devletinin kendisine vermek istediği ‘Atatürk Barış Ödülü’nü Kürtlere yapılan baskıları gerekçe göstererek reddetti.
HABER MERKEZİ