Sırrı Sakık ve Selim Sadak, birlikte mücadele ettikleri Mahmut Alınak’ın tutuklanmasına tepki gösterdi. Devlet aklının hiç değişmediğine dikkat çeken Sadak, ‘Alınak, davasının yılmaz bekçisidir, bir adım dahi geri adım atmaz’ dedi
Kars’ta 13 Şubat tarihinde “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alınan Kürt Siyasetçi ve yazar Mahmut Alınak, dün çıkarıldığı mahkeme tarafından “Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak, devletin birliğini bozmak, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmak, devletin bağımsızlığını zayıflatmak” iddiasıyla tutuklandı.
Müebbet hapis cezası istemiyle yargılanacak olan Alınak’ın tutuklanmasına, birlikte milletvekilliği yaptığı ve cezaevinde kaldığı arkadaşları Sırrı Sakık ve Selim Sadak’tan tepki geldi. Sakık ve sadak, tepkilerini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Adnan Bilen’e konuştu.
Sakık: Alınak sessiz kalmaz
Alınak ile uzun yıllar birlikte çalıştığını ve birçok mecrada demokrasi mücadelesi verdiklerini kayyeden Sakık, “1994 yılında bizi parlamentodan alıp götürdüklerinde Alınak’la birlikteydik. O gün hepimiz idamla yargılanıyorduk. Aradan bunca zaman geçti ve gelinen noktada 68 yaşında bir siyasetçi yine idam cezasının yerine konan 302’den yargılanıyor. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de bir şey değişmemiş. Alınak, yazan, çizen ve mücadele eden bir insan. İster beğenin isten beğenmeyin. Ama adına demokrasi dediğimiz şey herkesin düşüncesini korkmadan dile getirmesidir. Alınak bu kadim topraklarının cesur bir evladıdır. Bu ülkede bir sorun varsa ve hele hele Alınak bir siyasetçiyse, buna sessiz kalamaz. Alınak’a yapılanlar tamamen hukuk dışı bir uygulamadır. Bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmak gerekiyor” dedi.
’94’ten ağırını yaşıyoruz’
Parlamentodan atılarak, cezaevine göndermelerinin üzerinden 26 geçmesine rağmen ülkenin halen yerinde durduğunu dikkat çeken Sakık, “O gün ve bugünün iktidarları arasında hiç bir fark yok. Bir çok siyasi aktör, siyasetçi geldi ama Kürt sorunun çözümü ile ilgili inkarcı politikaları değişmedi. Şuan yeniden ezberlenen bir süreci yaşıyoruz. 1994’de siyasetçiler nasıl cezaevine atılıyorsa, 26 yıl aradan geçmesine rağmen bugün yine siyasetçiler tutuklanıyor, belediye başkanları tutuklanıyor. 1994 yılında yaşadığımızın katbekat ağırını şuan yaşıyoruz. Ama bilinmesi gerekiyor ki bunun faturasını sadece Kürtler değil herkes ağır bir şekilde ödüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Sadak: Davasının yılmaz bekçisidir
Alınak’ın düşünce, fikir ve duruşuyla mahkemeyi adeta “sarstığını” kaydeden Kürt siyasetçi Selim Sadak ise, “Alınak bir Kürt siyasetçinin yapması gerekeni yaptı. Onu bu duruşundan dolayı kutluyorum. Alınak, hiçbir suçu yoktu ve hatta gözaltına alınmaması bile gerekiyordu. Ama değişmeyen bu devlet 68 yaşındaki bir siyasetçiyi gözaltına alıp, günlerce o soğuk betonda tuttu. Bunu asla kabul etmemek gerekiyor. Mahmut cesur ve halkının sorunlarıyla ilgilenen emekçi bir insandır. Ben 1991 yılından beridir onu tanıyorum ve mücadelesinden bir adım dahi geri atmadığını iyi biliyorum. O gözünü, kulağını ve düşüncesini bu halkın mücadelesine çevirmiş ve yolundan asla dönmemiş biridir. Alınak, halkının davasının yılmaz bekçisidir” diye konuştu.
Sahip çıkma çağrısı
Alınak’a yöneltilen iddiaları “gülünç ve utanç verici” olarak nitelendiren Sadak, sözlerine şöyle devam etti: “Mehmet Tunç’un ailesi ile konuşması bile ona suç olarak gösterilmiş. Mehmet Tunç bu halkın gönlünde taht kurmuş bir insandır. Mehmet Tunç’un ailesi ve çocuklarıyla konuşmak ya da onlara kitabının gelirini bağışlamanın neresi suç? Mahmut Alınak Şırnak’ta milletvekili seçilmiş bir insandır. Bu insani duruşu cezalandırmaya hukuk denilebilir mi? Bu nedenle çağrı yapıyoruz; herkes Mahmut Alınak’a sahip çıkmalı, kitabını okumalıdır. Yine Mahmut Alınak iki aileyi barıştırmak için yaptığı girişimler nedeniyle suçlanıyor. Allahtan korkun! insanlar birbirlerini öldürdüklerinde bunun barışını sağlamak ve insanların bir birleriyle barış içerisinde yaşamasına katkı sunmanın neyi suç? Eğer bu suç ise siyasetçilerimiz işini gücünü bıraksın ve nerede küs aileler var barıştırmaya başlasınlar. Bu ülke böyle yönetilmez ve bu kararı verenler utanmalıdırlar.”