Gezi direnişine ilişkin Osman Kavala’nın da aralarında olduğu 16 sanıklı davanın duruşması görüldü. Tüm sanıklara beraat kararı çıkarken Osman Kavala’ya tahliye
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, tutuklu sanık Osman Kavala ile 7 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmaya HDP ve CHP’den milletvekilleri ile birçok sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. İsveç, Kanada, İsviçre, Danimarka, Almanya ve Hollanda’nın başkonsolosları ile İngiltere, Lüksemburg, Belçika, İrlanda ile ABD’nin büyükelçileri veya büyükelçilik temsilcilerinin de duruşmaya izleyici olarak katıldığı belirtildi.
Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk, celse arasında hazırlanan esas hakkındaki mütalaanın taraflara iletildiğini belirtti. Başkan Perk, mütalaaya karşı beyanda bulunması için tutuklu sanık Osman Kavala’ya söz verdi.
Kavala davasında 6. celse öncesi eşi Ayşe Buğra: ‘Neden tutuklu yargılandığını öğrenmek istiyoruz’
Bunun üzerine bazı sanık avukatları, yazılı olarak celse arasında sundukları taleplerinin değerlendirilmediğini söyleyerek, bu duruma itiraz etti.
Avukatların talepleri
Duruşmanın başlamasıyla Mehmet Ali Alabora’nın avukatı Kaan Karcıoğlu söz aldı. Alaboranın tweetleri hakkında takipsizlik kararı verildiğinin hatırlatan Karcıoğlu, bunların getirilmesinin istediklerini söyledi. Telefon dinleme kayıtlarını da incelemek istediklerinin kaydeden avukat Karcıoğlu, kayıtların üzerinde oynanıp oynanmadığına bakmak istediğini ifade etti.
Çiğdem Mater Utku’nun avukatı Hürrem Sönmez: Müvekkilime yöneltilen suçlamayla ilgili tanığımız şu an buradadır. Dinlenmesini talep ediyoruz.
İnanç Ekmekçi avukatı Aynur Tuncel Yazgan: Toplanmasını istediğim delillerle ilgili bir karar vermediniz. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tanık hazır edilmişse, belge sunulduysa mahkeme kabul etmek zorundadır. Tanığımız buradadır. Bizim için dinlenmesi gerekli bir tanıktır. Dinlenmesini talep ediyorum.
Avukat Bahri Belen: Bu dosya muhteşem Gezi eyleminin altında kalır
“Çünkü ceza muhakemesi sürecinde kuralları ihlal edenlerin cezalandırılması gerekir, böylece ceza normlarının caydırıcılık etkisinin sağlanır. Bulunduğumuz noktada yargılama faaliyeti, savunma ve mahkemenin vereceği hüküm faaliyetinin eksiksiz olması gerek. Peki biz hangi aşamadayız? Bu iddianame ve delillere göre, sanıkların sorgusunu aldınız. Bu tamamlandı. Ondan sonra sanıkların savunmasına yönelik deliller nerede? Bunlar toplandı mı? Bize göre deliller yok. Biz de mecbur bırakıldığımız için savunma delillerini sunmak istiyoruz.Tanıkların dinlenmesinden sonra bizim tanıklarımız dinlenmedi. bunlar da dinlendikten sonra taraflara ne diyeceklerinin sorulması gerekir Tahkikat aşaması davamızda tamamlanmamıştır. Aslında bu dosya muhteşem Gezi eyleminin altında kalır.
Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, iddianameden müvekkili hakkındaki eksiklikleri tespit ettiğini ve bu hususlarda önünde 3 tane dilekçe olduğunu belirtti. Dilekçelerin duruşmadan önce verildiğinin ve yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığını kaydetti
Avukat Köksal şunları söyledi:
“Siz aklı yerinde olmayan bir tanığın, bu dosyaya bile girmemiş gaz maskesini emniyetten araştırmasını istediniz. Bugüne kadar savcılık tarafından yapılmış tüm yazışmaların getirilmesi 2-3 günü bulmaz. Biz istedik ki Taksim Platformuna yazı yazalım. Söz konusu toplantıların tarihlerini yollasın. Bununla ilgili de karar verilmedi. Taleplerim konusunda nasıl bir karar vereceğinize yönelik yönlendirmem haddim değil. Hukukçu olarak ihtimalleri söyleyebilirim. Bunları kabul edebilirsiniz, üzerinde tartışırız. Ya da reddedersiniz. Bu takdirde CMK 217. madde çerçevesinde tartışmadığımız için hükme esas alamazsınız.
Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Turgut Kazan, avukatların salona giremediğinin belirterek sözlerine başlayan Kazan şunları söyledi:
“İlginç tanıklıklar önereceğim. Hepsini reddederseniz niye reddedildiğini bilemeyeceğimiz için kararınız tepkiyle karşılanır. Kamu vicdanı tatmin olmaz. Mütalaa müvekkilimizin çalıştığı yer olarak Bilgi Üniversitesi’ni gösteriyor. Bu yanlış. Daha başlarken yanlış. Çünkü bütün pisliklerin başı olan Nazmi Ardıç öyle yazmış. İddianameyi ve mütalaayı yazan da aynı yanlışı sürdürmüş. Oysa müvekkilim 2008’e kadar orada çalışmış. Yargılama aşamasında da burada çalışmadığını söyledi. neler yaptığını anlattı. Neresinden baksanız duruşma izleniyorsa nerede çalıştığını anlattığı ayrıntılar bile dinlenmemiş. Müvekkilimiz çoğu AKP’li belediyelerle 0-3 yaş arası çocuklarla ilgili çalışmıştır. Bu belediyelere hibe yardımı yapılmasını sağlamıştır. Bu desteklerin nasıl sağlandığı, ne çalışmalar yapıldığını mutlaka dinlemeniz, öğrenmemiz gerekmektedir. Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Keskin, Fatma Şahin dinlensin.
Avukat Kazan: Ses kayıtlarını getirmezseniz hüküm kuramazsınız
Ses kayıtlarını getirmeye mecbursunuz. O yoksa hüküm kuramazsınız. Üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz. Dinlemeye ilişkin tüm belgelerin getirilmesini ve Akkaş’ın şüpheli olduğu dosyanın bir örneğinin bu dosyaya getirilmesini istiyoruz. O dosya zabıt katiplerinin ifadeleri de var. Bunları da dinlemek zorundasınız. Şikâyete konu eylemlerle ilgili müvekkilimizle ilgisi olmadığı bir yana, Gezi eylemlerinden kaynaklandığını bile konuşup tartışılmadığını belirtmek istiyorum.
Aksakoğlu’nun avukatı Aslı Kazan, mütalaanın Nezmi Ardıç’ın fezlekesinin kopyasının olduğunu kaydetti. Dosyadan Muammer Akkaş’ın yazışmalarını çekip almanın kıymetlendirme değil yok etme olduğunu belirten Kazan, dinleme kararını veren iki hâkimin de yargılandığını belirtti.
Söz alan Osman Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu, delillerin toplanıp tartışılmaması gerekçesiyle esas hakkında savunma yapmayacaklarını söyledi. Koyuncu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Daha tanık beyanlarına ilişkin diyeceklerimiz bile sorulmadı. Mahkemenizden iki celse gerideyiz çünkü bizi iki duruşmaya almadınız. Murat Pabuç’un soyadının Pabuç mu Eren mi olduğu bile belli değil. Bu netleştirilmeli ve tanık bizim de huzurumuzda dinlenmelidir. Adalet Bakanlığı’ndan gelen yazıda ‘AİHM kararı kesinleşmemiştir’ denmemiştir. Bakanlığa yazı yazarak bu hususun netleştirilmesini talep ediyoruz”
Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk Sevimli, müvekkilinin ağır cezayla yargılandığını, zaman baskısı hissetmeden taleplerini dile getirmeleri gerektiğinin belirtti.
Osman Kavala savunma yaptı
Söz alan Osman Kavala, Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında hükûmeti devirmeye teşebbüs suçunun makul biçimde şüphe oluşturmak için mümkün olmadığını ifade ederek, “İddianamedeki olgular başvurucunun cebir ve şiddetle hükûmete karşı bir ayaklanmayı organize ettiğine, finanse ettiğine dair şüphe geliştirmek için yeterli değildir.” diye konuştu.
Osman Kavala’nın Gezi Parkı davasının duruşmada yaptığı konuşma şu şekilde:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi derhal serbest bırakılmamı talep eden kararında, dava dosyasında ve iddianamede benim cebir ve şiddet kullandığım, şiddet eylemlerini başlattığım ya da yönlendirdiğim, ya da suç sayılan davranışlarda bulunanlara destek verdiğim yönünde hiçbir delil olmadığını belirtmiştir.
Kararda şu önemli tespitler yapılmıştır:
– Başvurucunun suç sayılan faaliyetlerde bulunduğunu gösteren olgu, bilgi ve delillerin yokluğunda başvurucunun TCK’nın 312. maddesi kapsamında hükûmeti devirmeye teşebbüs suçunu işlemiş olduğuna dair makul biçimde şüphe oluşturmak mümkün değildir.
– İddianamedeki olgular başvurucunun cebir ve şiddetle hükûmete karşı bir ayaklanmayı organize ettiğine, finanse ettiğine dair şüphe geliştirmek için yeterli değildir.
– Yetkililer başvurucunun ilk ve sonraki tutuklanmalarının söz konusu eylemlerin nesnel bir değerlendirilmesi temelinde oluşan makul şüpheyle gerekçelendirildiğini gösterememişlerdir.
AİHM kişiyi özgürlüğünden mahrum bırakmanın gerekçesi olabilecek şüphenin nesnel ölçülere uygun olması ve bunun gösterilebilir olması gerektiğini vurgulamaktadır. AYM Başkanı Zühtü Arslan da “olayların suç teşkil eden boyutu ile başvurucu arasındaki ilişkiyi gösteren kuvvetli belirtilerin gösterilmesi” gerektiğini, bunun yapılmadığını ifade etmiştir.
“AİHM’in tespitlerinin dikkate alınması gerekir”
Yani, iddia makamının ya da mahkeme heyetinin, suç sayılan eylemlerle suçlanan arasındaki ilişkiyi gösterme yükümlülüğünü yerine getirmesi için, kendisini nesnel bir gözlemci yerine koyması gerekir. Ancak böyle bir perspektiften olgulara bakabilirse duyduğu şüphenin makul şüphe olduğuna emin olabilir. Bu olmadan savcı ya da yargıcın kuvvetli bir şüphe duygusu geliştirmesi ve bunda haklı olduğunu düşünmesi şüpheyi makul şüphe haline getirmeye yeterli olmaz. AİHM’in sırf bu niteliğinden dolayı dahi tespitlerinin dikkate alınması gerekir.
Konuşmalar çarpıtıldı
Komplo teorisinin somut olguları nasıl çarpıttığını en açık biçimde ortaya koyan Mütalaa’da da kullanılan, benim Memet Ali Alabora ile konuşmamın yorumlanmasıdır. İletişim tespit tutanakları hakkındaki itirazlarımız saklı kalma kaydıyla bu örneği irdelemek istiyorum.
Benim Memet Ali Alabora ile “Avrupalılar her gördüğümde Gezi olaylarının siyasi durumu nasıl değiştireceğini soruyorlar, bir ara birkaç kişi oturup konuşsak mı?” şeklinde konuşmamla ilgili “bu görüşmeden de anlaşılacağı üzere yapılan eylemlerin tamamıyla önceden hazırlanmış bir plan dahilinde gerçekleştirildiği, nihai amacın ise Arap ülkelerinde olduğu gibi kaos ve kargaşa çıkartarak bir hükûmet değişikliği olduğu açıkça görülecektir” iddiasında bulunulmuştur. Bu sözlerden iddia makamının çıkardığı sonuçları çıkarmak mümkün değildir.
Maalesef iddianamedeki hemen hemen bütün konuşmalar bu tür anlam yüklemelerine, anlam tahrifatlarına maruz kalmıştır.
Mücella Yapıcı: Suç değil onurdur
Kavala’nın ardından savunma yapan Mücella Yapıcı, daha önce hakkında buna benzer açılan davada beraat kararı aldığını hatırlatarak, “Savunma yapmayacağım” dedi ve ekledi:
“Çünkü ben savunmamı beraat ettiğim mahkemede yaptım. Beraat ettiğim mahkemedeki savunmamı sizlere verdim. Tekrarlayacağım niçin savunma verdiğimi. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada ‘toplantı yürüyüşlerine silahsız katılarak halka, kanuna aykırı gösteri, yürüyüşe kışkırtma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamalarından beraat ettim. Bu davanın iddianamesi ise bütün davalardan ettiğim beraatlerin aynısıdır ve hukuksuzdur. İşte bu gerekçeli karardır benim savunmam. 24 Haziran 2019’daki ilk celsede yaptığım savunmayı tekrarladım. İddianameye karşı suç işlediğim kanaatinde değilim ki benim için suç değil onurdur. Savcılık sadece suçluyor. Suçlamalarını gerekçesiz olarak iddianameye çevirmiş. Tüm suçlamaları ve bu iddianameyi reddettim demişim. Şimdi savunmamı istiyorsunuz. Ne değişti? İddianamenin tekrarı niteliğindeki esas hakkındaki mütalaa aynı suçlamalar. Tuhaf ve trajik. Ben yerli yerindeyim. Ama sürekli siz değişiyorsunuz.
Yapıcı’nın bu sözlerinin ardından Gezi eylemlerinde çocuğu Berkin Elvan’ı polis kurşunuyla kaybeden Gülsüm Elvan, Yapıcı’yı ağlayarak alkışladı.
Can Atalay: Gezi’yi karalayamazsınız
Yapıcı’nın ardından hakkında müebbet istenen Avukat Can Atalay savunma yaptı. Atalay savunmasında şu ifadeleri kullandı:
Benim artık sizden bir talebim olmayacak. Sizi tanımam ama savcı beyi de tanımam. Sizin kişisel özelliklerinizi, hukuki görüşünüzü, dünya görüşünüzü bilmem. Benim size, sizin bana bir kininiz yok. Bunu biliyoruz. Sizin bizi sevmenizi, savcı beyin bizi sevmesini istiyoruz. Bu esas hakkındaki mütalaa AKP seçimleriyle Fetullahçı örgütün suç ortaklığının belgesidir. Bu öyle bir yalan ve kirli bohçası ki… Türkiye tarihinde yaşanan en önemli olguyu karalamakla uğraşıyor İstanbul Cumhuriyet Başsavclığı. Beyhudedir, başaramayacaktır. Gezi Direnişi’ni karalamaya çalışıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı o kadar mahcup ki emperyalizm bile diyemiyor. ‘Emperyalizme bilmeden yardım ettiğimizi’ ima ediyor. Reddediyoruz… Emperyalizme uşaklık edenler bize akıl öğretemezler. Hakaret edemezler. Siz bize, ‘Teslim olun’ diyorsunuz. Bu kadar ağır suçlamaların olduğu esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapılmaz. Takdir sizindir. Hukuk konuşmayacağım. Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi karalayamazsınız. Bir kuruş fon almayan TMMOB’u suçlayamazsınız. En fazla fonu muhtemelen AKP kullanıyor. Gezi Direnişi’ni fonla, fonculukla yapılan bir şeyle karalayamazsınız. Buna kimsenin gücü yetmeyecek.
Tayfun Kahraman: Kanal İstanbul için de yargılancağız
Atalay’dan sonra Tayfun Kahraman savunmasına geçildi. Kahraman şunları söyledi: “Mütalaa hakkında savunma veremeyeceğim. 6 günde savunmaya hazırlanamayacağımızı siz de takdir edersiniz. Süre talep ediyoruz ki dersimize iyi çalışabilelim.
Gezi bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir, gezi halktır. Gezi aslında bu ülkenin temsil yetkisini yeterince yerine getirmeyenlerin düşünenlerin sesidir. Bunun sorumluluğun ağırdır. Bir tarafta Soros’la ilişkilendiriyoruz. Bir taraftan Occup ile ilişkilendiriyoruz. Gezi tamamıyla anti emperyalisttir. Evet, biz oradaydık. Görevimi de yerine getiriyordum. Dava açtığımız Taksim Yaya Projesi’ne yaptığımız itirazın arkasındaydık. Kanal İstanbul için de yargılanacağız. İtiraz için dilekçe verenlerden biriyim. Olmayacak bir iş, olmayacak bir iddianame var karşımızda. Fantastik bir kurgu.
Savunmaların ardından İçişleri Bakanlığı ve Hazine’nin avukatları sanıkların cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti seyircileri jandarma eşliğinde dışarı çıkarttılmaya çalışıldı. Heyetin mahkeme salonunu terk ettiği bildirildi.
Gezi Davası’nda tüm sanıklar beraat etti
Gezi Davası’nda tüm sanıklar beraat etti. Osman Kavala tahliye edilecek