DİSK’in 16’ncı Olağan Genel Kongresi’nde konuşan Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Kürt sorununun demokratik çözümü başta olmak üzere demokrasinin tüm kurallarıyla işlediği bir ülke için, Yani Emeğin Türkiye’si için omuz omuza yürüyeceğiz” dedi
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK), “2020’lerin DİSK’i Emeğin Türkiye’si” şiarıyla düzenlediği, üç gün sürecek olan 16’ncı Olağan Genel Kongresi başladı. Kongre salonuna “2020’lerin DİSK’İ Emeğin Türkiye’si, Demokrasi, Eşitlik, Dayanışma, Toplumcu bir ekonomi, insan onuruna yaraşır bir çalışma yaşamı” pankartı asıldı.
‘İktidar bu krizi yönetme kabiliyetini kaybetmiş durumda’
Açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Sekreteri Cafer Gonca çıkarılan yasalar ile işçilerin kazanımlarının bir bir elinden alındığını belirtti. Adaletsizliğin, açlığın yaygınlaştığı bir süreç ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Gonca, “İktidar bu krizi yönetme kabiliyetini kaybetmiş durumda. Biz Türkiye işçi sınıfı olarak DİSK’in öncülüğünde bu ceberut anlayışa karşı olan tüm unsurları bir araya getirip, direnmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu iktidarın bu durumdan çıkması mümkün değil, çünkü tünelin ucundaki ışık göründü, bıçak kemiğe dayandı. Bizler bu ülkenin demokrasi, barış ve insanlık için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak Türkiye işçi sınıfı ve onun dostlarıdır” dedi.
‘Tarihin en derin krizini yaşıyoruz’
Gonca’nın ardından konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da kapitalist sistemin eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri ile tarihinin en derin krizini yaşadığını ifade etti. “Savaşların, emperyalist müdahalelerin, çatışmaların arttığı, yerinden yurdundan edilmelerin, göçmenliğin bir insanlık krizi haline geldiği zamanlarda yaşıyoruz” diyen Çerkezoğlu, yüzde 1’lik bir azınlığın yaratılan değerlerin yarısına el koyduğu bir ülkede yaşadıklarını ifade etti.
‘Başka bir Türkiye mümkün’
DİSK kongresinin tek adam rejiminin hakim olduğu bir dönemde yapıldığına dikkat çeken Çerkezoğlu, “2020’lerin başında dünyanın ve Türkiye’nin bu kritik kavşağında, kapitalizmin, neoliberalizmin yarattığı ağır sonuçlar karşısında işçi sınıfının, emekçilerin yanıtını ortaya koymak için toplandık. 40 yıldır ‘başka alternatif yok’ diyen sermayedarlara karşı, onların siyasal sözcülerine karşı ‘başka bir dünya, başka bir Türkiye mümkün, emeğin Türkiye’si mümkün’ demek için toplandık” dedi.
‘Emeğin Türkiye’si için omuz omuza yürüyeceğiz’
Ülkedeki işsizliğe, sosyal ve siyasal sorunlara değinen Çerkezoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Seçme ve seçilme hakkının bile tanınmadığı, halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti başkanlarının, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, gazetecilerin hapiste olduğu, Gezi gibi bir demokrasi şöleninin ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı bir ülkede sınıf mücadelesi, hak mücadelesi veriyoruz. Bu koşullarda bir kez daha altını çizerek söylüyoruz ki ‘demokrasi işçinin ekmeğidir’. Kürt sorununun demokratik çözümü başta olmak üzere demokrasinin tüm kurallarıyla işlediği bir ülke için, Yani Emeğin Türkiye’si için omuz omuza yürüyeceğiz”
‘Saray bütün haklarımızı yutmaya devam ediyor’
Ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, güvencesiz bir dünyayı var etmek için de daha fazla şiddet, daha fazla savaş gerektiğini vurguladı. Temelli, Köhne düzenin yıkılma zamanı olduğunu belirtti. Emek, demokrasi mücadelesini ortaklaştırmanın gerektiğine vurgu yapan Temelli, toplumsal emek zemininde bir sınıf mücadelesi anlayışıyla toplumsal örgütlülüğü hep birlikte var etme çağrısı yaptı. “Saray’da var ettikleri kara delik bütün haklarımız yutmaya devam ediyor” diyen Temelli, konuşması şöyle sürdürdü: “Bu ülkenin bütün zenginlikleri ortak zenginliklerimiz, yani hakkımız bu şekilde gasp ediliyor. O Saray’ın kara deliklerine taşınıyor. Yetmiyor, müteahhitlerine, damatlarına, yandaşlarına, silah tüccarlarına. Her seferinde daha fazla kaynak, daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu düzeni sürdürmenin yegane yolu olarak da şiddet ve savaştan başka bir şey yok ellerinde.”
‘Kayyım Cumhuriyeti’
Temelli, “Kayyımla bir yandan siyasi irademizi bir yandan özlük haklarımızı gasp ettiler Bu düzeni ayakta tutmanın yolu da şiddet, savaş, Kürt düşmanlığı, kayyım rejimi. O yüzden bir yerde kayyım varsa bilin ki orası Kayyım cumhuriyetidir. Bu Kayyım cumhuriyetinden hep birlikte kurtulmalıyız. Kayyımın ilk yaptığı şey özlük haklarını yok etmek, insanların hakkını gasp etmek oldu. Bir yandan siyasi irademiz gasp edilirken bir yandan da özlük halklarımız gasp edildi. Emek ve demokrasi mücadelesini birlikte var etme zamanı gelmiştir” diye belirtti.
Kılıçdaroğlu’dan ‘Komünist Manifesto’ güncellemesi
Genel Kurul’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da konuştu. Kııçdaroğlu dünyada giderek otoriter rejimlerin giderek güç kazandığı bir ortam oluştuğunu söyledi. Eskiden sınıf mücadelesi için söylenen, “Dünyanın bütün işçileri, birleşin” sözünün otoriter rejimlere karşı artık güncellenmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu sözün “Dünyanın bütün demokratları birleşin” olarak güncellendiğini söyledi. Türkiye’nin artık gerçek anlamda bir demokrasi getirilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, üçüncü sınıf demokrasinin reddedilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Türkiye’ye gerçek anlamda bir demokrasi getirmek zorundayız. Üçüncü sınıf bir demokrasiyi kabul etmemeliyiz. Bizim ülkemizin insanı neden baskıcı bir yönetim ediyor. Baskıcı bir yönetime karşı çıkmanın yolu demokrasiye sahip çıkmaktır. Uygar ülkelerin demokrasi standartları neyse aynı standartların bizim ülkemizde de olması lazım.
İkinci ayağı üreten Türkiye’dir. Eğer bağımsız Türkiye diye bağırıyorsanız ekonomik bağımsızlık da bunun olmazsa olmazıdır. Bugün Türkiye üretim sürecinden koparılan bir Türkiye’dir. Tarımda güçlü olması gereken Türkiye neredeyse bütün tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline gelmiştir. Yoksulluğu aşmak ve işsizliği çözmeye değil bunu siyaset malzemesi olarak kullanan ve bir lütuf ekonomisi kurmaya çalışan bir siyasal anlayış var.
Üçüncü ayak güçlü bir sosyal devlet kuramazsanız o memlekette huzuru sağlayamazsınız. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı işsizlik dolayısıyla kimsenin kendini yakmadığı bir Türkiye’den bahsediyorum. Güçlü bir sosyal devletin en temel ayağı anayasası 102 sayılı sosyal güvenliğin asgari normları sözleşmesidir. Bunları istemek zorundasınız.
DİSK’in 16’ncı Olağan Genel Kongresi üç gün sürecek. Kongrenin son gününde yeni başkan belirlenmesi ve tüzükte yapılan değişikliklerin onaylanması bekleniyor.
İSTANBUL