Rus ajansı riafan.ru’nun yazdığına göre, Türkiye’nin Libya’daki UMH hükümetine yaptığı katkı, silah ve araçlardan ibaret değil. İdlib başta olmak üzere Suriye’den çok sayıda paralı askerin Libya’ya kaydırıldığı artık bir sır değil
Rus haber ajansı riafan.ru, 23 Aralık 2019 tarihinde yayınladığı uzun ve ayrıntılı bir haberle, Türkiye ile Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ilişkilerini ve ciddi boyutlara ulaşan silah ticaretini yazdı. Büyük çoğunluğu BM raporları ve açık kaynaklara dayanan haberin söz konusu kaynaktan yapılan çevirinin ikinci bölümünü yayınlıyoruz.
Ekim ayı ortalarında Arabi Today, Türk silah ve teçhizatının deniz yoluyla temini hakkında bir infografik yayınladı. Üç ay içinde, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) tarafından kontrol edilen Humus, Misrata, Tripoli ve Sirte limanlarına yedi kargo gemisi geldi. UMH’ye yakın bir kaynağa göre, Türkiye sadece üç yaz ayında şunları gönderdi:
-12.000 hafif tipi silah – AKM, AKMS, PC ve ayrıca 21 milyon mermi mühimmatı;
-1.200 tanksavar p100 adet DSK ağır makineli tüfek ve 1 milyon mermi;
-Portatif ve sabit silah – RPG’ler, LNG’ler, ATGM’ler ve bunların 114.000 mermisi;
-100 birim bellek ve 5 milyon mermi;
-40 adet ağır havan topu – 82 mm ve 120 mm ve 420.000 mermi.
10 bin ton silah
Arabi Today’a göre, temmuzdan eylüle kadar toplamda 8 ila 10 bin ton arasında silah ve mühimmat Humus, Misrata, Tripoli ve Sirte limanlarına 360’tan fazla konteyner halinde teslim edildi.
Bu arada aynı zamanda yerel milislerin ekipmanları da yenilendi. 24 Eylül’de G.G. gemisi Türkiye’den Libya’ya çeşitli silahlar, Türk yapımı İHA’lar, 180’den fazla zırhlı araç ve Toyota Hilux otomobil getirdi. Gemi saat 06.20’de Libya’daki limana geldi ve boşaltma işlemine başladı. Bu sevkiyattan sonra LUO askerleri Tarhun’daki Türk İHA Çağatay VTOL’u (Çağatay VTOL) düşürdüler.
SADAT devrede
UMH gruplarının teknoloji ve insan gücündeki sayısız kaybı, Türkiye’yi yardım biçimini biraz değiştirmeye zorladı. Libya Ulusal Ordusu’nun saldırısı altında, yerel unsurlar ve İdlib’den gelenlerin güç yetersizliği daha belirgin hale geliyordu ve eğitmenlerin ve İHA’ların yardımı da yetersiz hale geliyordu. Açıkçası, ön tarafta yeterli nitelikte uzman yoktu. Ve burada, Özel Askeri Birlik- “SADAT” işe yaradı.
SADAT, geçmişte korgeneral olan Türkiye Cumhurbaşkanı Danışmanı Adnan Tanrıverdi ve diğer 23 emekli subay tarafından, 2012 yılında Erdoğan’ın inisiyatifiyle kuruldu. Şirket, daha sonra Suriye’de de Türk istihbaratıyla birlikte çalıştı.
88 kişilik ekip
SADAT’ın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) unsurlarını Suriye’de eğittiği ve daha sonra Libya’ya da gittiği bilinmektedir. İdlib’den gidenler liman bölgesindeki okullara ve depolara yerleştirilirken, 88 kişilik özel bir SADAT ekibi Trablus’taki Al Mahari Radisson Blu Otel’de kalmış ve Fayez Sarraj ve Müslüman Kardeşler ile ilgili diğer UMH görevlilerinin olası tahliyesi için görevlendirilmişlerdir. SADAT’ın geri kalan çalışanları daha mütevazı otellerde konaklamaktadır. Toplam sayısı 800 kişidir.
SADAT, Libya ve Türk özel kuvvetlerinde aktif olarak faaliyet göstererek İdlib ve yerel militanlarla yakın temas içinde olarak çatışmalara katılıyor. Bunun kanıtı Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) eline geçen silahlardır. Kaynaklarımıza göre, Türkiye Özel Kuvvetleri özel harekât kuvvetlerini donatmak için G.G. gemisi ile bu bombaatarların sınırlı bir kısmını Libya’ya gönderdi.
Tedaviler Türkiye’den
Ayrıca 18 Eylül’de bombardıman nedeniyle faaliyete geçemeyen Mitiga Havalimanı, Türkiye’ye 5A-SSA kuyruk numaralı An-74TK-300’ü gönderdi. Yaralı Özel Askeri Birlik askerleri uçakla tedavi edilmek üzere İstanbul’a indirildi.
Türk gazetelerine göre, şu anda İstanbul’da en az 600 Libyalı milis tedavi altında. Milisler üç İstanbul otelinde ağırlanıyor ve AKP ile bağlantılı tıp kurumlarında tedavi görüyorlar. Milisler, tedaviyi kimin organize ettiğini ve masrafları ödediğini bilmiyorlar. Libya’da yaralanan İdlib militanları ya doğrudan Trablus’ta tedavi ediliyor ya da Ankara için değerli olması halinde Antakya ve diğer şehirlerde tedavi için Türkiye’ye götürülüyorlar.
Şu anda, Federal Haber Ajansı (FAN) toplanan bilgileri işlemeye devam etmektedir. Ancak, soruşturmada hâlihazırda elde edilen bilgilerden dolayı, Türk hükümeti, UMH’ye sağlanan büyük miktarda yardımlardan dolayı yargılanabilir. Bilgilerimize göre şu anda 800 kadar SADAT üyesi paralı asker Libya’da, İdlib’den getirilen yaklaşık 600 militan da şu an Libya’da. Sadece Haziran ayından bu yana Libya Ekspresi, Türkiye’den Kuzey Afrika’ya 25 bin tondan fazla askeri yük taşıdı. Bunlar, 180 Toyota Hilux, 20 bin adet bireysel hafif silah, tabancadan büyük kalibre, 5 milyon fişek, 200 ZU-23-2 ve ZPU-2 uçaksavar silahları, ZPU-4, 12 HISAR hava savunma sistemi, sayısı bilinmeyen yüzlerce zırhlı araç. 30 İHA ve topçu ateşi ve ayarlama için kullanılan yaklaşık 300 ticari İHA quadrocopters.
1 milyar euro
Tabii ki, tek başına lojistik çok paraya mal oluyor. En azından bir bölümü Libya’nın devlet bütçesinden geliyor. 27 Kasım’da, UMH İçişleri Bakanlığı Başkanı Fathi Başaga tarafından imzalanan belgede, Savunma Sanayi Teknolojileri A.Ş.’nin (SSTEK) hesabına aktarılan euro cinsinden büyük miktarların olduğu ortaya çıktı. SSTEK’in yüzde 55 hissesi, aynı zamanda tanınmış Kirpi’yi üreten Türk silah şirketi BMC’ye aittir. Mayıs-Kasım ayları arasındaki toplam “sipariş” tutarı 570 milyon 442 bin 825 eurodur. Ve bunlar sadece resmi rakamlar. En mütevazı tahminlere göre toplam yardım miktarı bir milyar euroyu aşıyor.
Teslim edilen ekipman ve silahların listesi sadece küçük silahları ve İHA’ları içermiyor. Düzenli ordu LUO ile savaşırken, UMH milisleri hava operasyonlarından zarar görüyor. Bu nedenle Ankara uçaksavar sistemleri de sağlıyor. 9 Aralık’ta Türk yanlısı kaynaklar, Libya’daki 9 uçağın Türk HİSAR hava savunma sistemi kullanılarak düşürüldüğünü bildirdi.
Neden yapılıyor?
Sonuçta, Libya’da Erdoğan birkaç problemini çözüyor: Yeni dış düşman Hafter ve onun müttefikleri dolayısıyla kendisine yük haline gelen eski Suriyeli militanları tasfiye ederken, bir yandan da Türkiye’nin İslam dünyasında ilk sırada yer alması için Libya’yı olası bir sıçrama tahtası olarak kullanıyor. Ayrıca, bütün bu olup bitenler, Erdoğan’a iç politikada da bir yeni alan açma şansı veriyor. Silah satışlarından gelen mali kazançlar ise, kuşkusuz aile açısından da önemli.
BİTTİ