Sur davasının dosyaları ayrıldı. Avukatlar ise kararı duruşma günü öğreniyor
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kalan ve tahliyeleri ardından gözaltına alınan çoğu çocuk, 19’u tutuklu 40 kişi hakkında açılan davanın duruşması, Mayıs 2017’den bu yana Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Çatışmaların sona ermesiyle mahsur kaldıkları Sur’dan çıkarken gözaltına alınanlar, “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla suçlanırken, daha sonra “İnsan öldürmeye teşebbüs”, “İnsan öldürme” ve “Doğrudan anayasal düzeni değiştirme” gibi gerekçelerle hazırlanan ek iddianame dava dosyasıyla birleştirildi.
Dava avukatlarından Habibe Deyar, görülen dava süreçlerine ilişkin konuştu. Dönem dönem Sur’da mahsur kalanları çıkartmaya yönelik oluşturulan koridorlardan çıkarılan kişilerin tüm dosyaları birleştirilerek Sur ana davasının Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladığını hatırlatan Deyar, “Yargılama esnasında yargılananlardan birkaç kişinin örgüt içerisinde yer aldıklarını kabul etmeleri ile birlikte salonda çok ciddi tartışmalar yaşandı. Duruşmalar her seferinde mahkeme başkanının sanıkların söz hakkına müdahale etmesi, ‘benim sorduğum sorulara cevap verin’ şeklinde sanıklara bağırması ve sonrası çıkan arbedede tüm sanıkların salonu boşaltmaları talimatıyla, usulsüz bir şekilde devam etti. En son mahkeme başkanı değişip yeni gelen başkanın birinci oturumda tekrar aynı tartışma yaşanınca, bir duruşmanın bitip Şubat ayına bırakılan duruşmada mahkeme başkanı ve heyet dosyaların birbirinden ayrılması kararını veriyor. Bu tefrik kararı hiçbir avukata tebliğ edilmediği gibi hiçbir sanığa da tebliğ edilmiyor. Duruşma günü gittiğimizde ise dosyanın tefrik edilerek sanıkların tek tek yargılanacağını mahkeme heyetinin sözlü beyanı üzerine öğrendik” dedi.
İtirazlar dikkate alınmıyor
Bu karara itiraz haklarının doğduğuna değinen Deyar, kararın bilgileri dahilinde olmadığını ve taraflara tebliğ edilmediği yönündeki itirazlarının karşılanmadığını söyledi. Deyar, duruşma esnasında çok sonra yakalanan ve nasıl, ne koşularda yakalandıklarını bilmedikleri birtakım gizli tanıkların olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Gizli tanıkların beyanlarından bahisle dinlenilmesine karar verildi. Gizli tanıkların dinlenilmesinin bir yönetmeliği var. Ceza Muhakemeleri Kanunu’na uyulmadı. Diyarbakır mahkemelerinde uzun süredir ara kararları kurmak için heyet öncelikle ara veriyor. Tabi bu arada tutukluluğun değerlendirilmesi ya da dosyaların eksikliklerinin giderilmesi için müzekkere yazılması gibi işlemler yapılıyor. Fakat dönüp duruşmaya girmemize izin verilmeden duruşma zaptına hem sanığı hem de müdafisini bağlayacak şekilde bir takım kararların tarafımıza elden tebliğ edildiği yazılar yer alıyor. Bu da usule aykırıdır. Bunların yüzümüze söylenmesi ve belgelerin verilmesi gerekiyor.” Duruşmaların ayrı yapılmasına değinen Deyar, “Kararlar çok hızlı veriliyor. Esas hakkındaki mütalaanın verilmesi ve savunma için binlerce sayfadan oluşan klasörleri üç günde okuyup savunma geliştirmemiz mümkün değil. Bunun içinden delilleri toplamamız, karşı delilleri ortaya koyabilmek için vaktin olmaması, farklı cezaevlerinde olması sebebiyle yargılama sürecinin çok hızlı olması, bitme noktasına getiriliyor” dedi.
DİYARBAKIR/JINNEWS