İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu, açlık grevindeki ÇHD’li tutuklu avukatların taleplerinin yerine getirilmesini isteyerek, ‘Demokratik kamuoyunu yaşanan bu sürece karşı duyarlı olmaya, açlık grevine ses vermeye çağırıyoruz’ dedi
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD üyeleri Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Ayşegül Çağatay ve Oya Aslan’ın tutuklu bulundukları cezaevlerinde, adil yargılama hakkı başta olmak üzere bir dizi taleplerinin yerine getirilmesi amacıyla 5 Şubat’ta başlattıkları açlık grevi eylemi sürüyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü avukat İlhan Öngör, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, ulusal ve uluslararası demokratik kamuoyunu yaşanan bu sürece karşı duyarlı olmaya çağırdı.
ÇHD’li avukatların, hukuksuzca ve adil yargılanma hakkı usulleri hiçe sayılarak toplamda 159 yıl gibi bir ağır cezaya çarptırıldıklarını kaydeden Öngör, bu cezanın da çok hızlı bir şekilde İstinaf Mahkemesi tarafından onandığını hatırlattı. Avukatların mesleki faaliyetleri suç olarak gösterildiğini belirten Öngör, “Savunma makamının temsilcileri olan ÇHD’li avukatlar, insan hakları literatüründe düşman ceza hukuku olarak tanımladığımız bir hukuki bakış açısı ve yaptırımı ile karşı karşıya kalmışlardır” dedi.
‘Avukatlar özgür değil’
Türkiye’de avukatların mesleki faaliyet ve düşüncelerinden kaynaklı soruşturmalara maruz kaldığı ve tutuklandıklarına dikkat çeken Öngör, “Demokratik bir hukuk sisteminin vazgeçilmez unsuru olan avukatlar bugün özgür değil. Avukatların özgür olmadığı hiçbir hukuk sistemi, adil ve demokratik bir hukuk sistemi olamaz. Türkiye Barolar Birliği (TBB), ‘hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak’ ile görevli olmasına rağmen, bugün yaşanan bu hukuksuzluk tablosuna karşı sessizliğini korumakta. Hatta mevcut hukuksuz uygulamaları destekler nitelikte beyanatlarda bulunmaktadır” sözleriyle TBB’nin tutumunu eleştirdi.
‘Ses vermeye çağırıyoruz’
ÇHD’li avukatların, “Türkiye’de devam eden otoriter, baskıcı ve belirsiz sisteme karşı” açlık grevine başladığını ifade eden Öngör, şu çağrıda bulundu: “ÇHD’li avukatlara karşı uygulanan bu hukuksuzluğa son verilerek, derhal serbest bırakılmalarını istiyor ve açlık grevleri nedeniyle herhangi acı bir durumun yaşanmamasını istemiyoruz. ÇHD’li avukatların, açlık grevini başlatmalarının gerekçeleri aynı zamanda temel insan hakları değerleri ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gereklilikleridir. Başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, ulusal ve uluslararası demokratik kamuoyunu yaşanan bu sürece karşı duyarlı olmaya, açlık grevine ses vermeye çağırıyoruz.”
İstanbul Barosu’nda basın açıklaması
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) tutuklu bulundukları hapishanelerde 5 Şubat’ta başlattıkları açlık grevine ilişkin İstanbul Barosu’nda basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), Demokrasi için Hukukçular Derneği, Çağdaş Hukukçular Grubu, Halkın Hukuk Bürosu’ndan oluşan avukat büroları da katıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Musa Piroğlu ve Züleyha Gülüm, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Biçer ve TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, yazar Temel Demirer ve birçok hukukçu da toplantıda bulundu. Açıklamanın yapıldığı salona, “Tutsak avukatların yanındayız” pankartı asıldı.
Türkiye’de yargı olmadığının en yalın örneklerinden biri
Basın metnini okuyan ÇHD Genel Merkez Yöneticisi Ümit Büyükdağ, tutuklu meslektaşlarının sadece adı yargılama olan bir pespayeliğin sonucunda apar topar toplamda 159 yıl hapis cezasına çarptırıldığını söyledi. Büyükdağ, “Gizli tanıklar ve itirafçılarla yangından mal kaçırırcasına kurulan hüküm, istinaf makamınca derhal onanmış şimdi de Yargıtay süreci aynı hızla devam etmektedir. Yargıtay Başsavcılığı, yine görülmemiş bir hızla onlarca klasör, yüzlerce sayfa iddianame ve yargılama boyunca yaşanan tüm usulsüzlükleri görmezden gelerek, avukat arkadaşlarımızın açlık grevine başladığı gün, cezaların onanması talebi ile tebliğnamesini hazırladı” dedi.
Avukat arkadaşlarının ‘yargılama’ kılıfı altında yaşadıkları sürecin Türkiye’de yargı olmadığının en yalın örneklerinden biri olduğunu vurgulayan Büyükdağ, ‘Adalet saraylarının adalet sağlamaktan yoksun kaldığı bu dönemde, ezilenlerin, baskı altında tutulanların, haksızlığa uğrayanların adalet mücadelesinde saf tutmak, hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
‘Bu baskıların tanığıyız’
HDP Milletvekili Musa Piroğlu da iktidarın uzun yıllardır mahkemeleri zor gücü olarak kullandığını belirterek, “HDP olarak bu baskıların tanığıyız. Avukatların talepleri sadece onların talebi değil, bütün toplumu kapsayan bir taleptir. İktidar insanların Anayasal haklarını bile kullanmasına izin vermiyor. Maalesef ki insanlar temel hakları olan Anayasal hakların yerine getirilmesi için bedenlerini açlık grevine yatırıyorlar” diye belirtti.