HDP Sözcüsü Kubilay, Cizre’de 189 insanın katledilmesinin yıl dönümü olduğu hatırlatarak, ‘Tarih Cizre’de yaşananları yazacak’ dedi. Kubilay, Türkiye’nin Suriye politikası ile ilgili ise, ‘Kayıtsız şartsız çıkmalıdır’ ifadelerini kullandı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, partisinin Genel Merkezi’nde gündemdeki konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kubilay, Van Bahçesray’da meydana gelen çığ, Elazığ’daki deprem, Suriye krizi, ekonomik kriz, Gezi Davası ve ırkçı tutumlardan dolayı ligden çekilen Cizrespor gibi başlıkları değerlendirdi.
Konuşmasına Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen ve 79 gün süren Sokağa Çıkma yasağı sırasında bodrumlarda yaşamını yitirenlerin anarak başlayan Kubilay, “4 yıl önce bugün Cizre bodrumlarında 189 insan yakılarak katledildi. Cizre’deki vahşete dair söylenecek çok söz var elbet. Emin olun tarih Cizre’de yaşananları yazacak. Mehmet Tunç’un, Taybet Ana’nın adı çocuklarımızda, torunlarımızda yaşayacak. Bu katliamların hesabını sormak da bizim boynumuzun borcu. Kimsenin şüphesi olmasın, bu katliamın hesabını er ya da geç soracağız. Yaşamını yitirenleri unutmayacağız, unutturmayacağız” dedi.
Kubilay’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Deprem ve çığ
“Elâzığ-Malatya depreminin ardından, önceki gün de Van Bahçesaray’da 5 kişi çığın altında kalarak yaşamını yitirdi. Arkasından çığın altında kalan insanları kurtarmaya giden halk ve kurtarma ekiplerinin üzerine düşen çığda ise 34 kişi hayatını kaybetti. Aynı gün bir başka üzücü olay da İstanbul’da yaşandı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 183 kişinin içinde bulunduğu yolcu uçağı pistten çıktı. 3 kişi hayatını kaybetti. Bir İçişleri Bakanı var: Elinde kırbaçla dolaşıyor. Deprem olmuş, insanlar ölmüş. İnsanlar verdiği verginin nereye harcandığını soruyor. Bakan soru soranlara kırbaç sallıyor. Çünkü susturmak istiyor. Çığa gelince, örneğin iktidar ikinci çığ ile ilgili olarak kamuoyuna yansıyan ‘AKP eski milletvekili ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Gülşen Orhan çoğunluğu korucu ve askerlerden oluşan kalabalık bir ekiple bölgeye gitti ve oluşan sesten kaynaklı ikinci çığ düştü’ iddialar var. İlgili şahsın sosyal medya açıklamasıyla yetinilecek, üstü örtülecek, konuşanlara kırbaç sallanacak bir durum değildir. İddialar bir an önce netleştirilmeli, soruşturma başlatılmalı, iddialar doğruysa gereken yapılmalıdır.”
Meclis toplantısı
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Bahçesaray’da insanların yaşamlarını yitirmesine rağmen Ahlat’a saraydan söz etmesi utanç verici. Meclis saray yasasını konuşuyor. Buna artık vicdansızlık demek bile az kalır. Dalga geçer gibi ‘Allah rahmet eylesin’ demek, büyük bir siyasi sorumsuzluktur. İnsanlar Elazığ’da evsiz barksızken, Van’da çığ altındayken sarayı konuşmak, çay dağıtmak, TOKİ güzellemesi yapmak utanç vericidir. Evvelki gün Meclis’te Ahlat’a saray yasasını değil, Bahçesaray’daki yaraların nasıl sarılacağını konuşalım diye çağrı yaptık. Hiç oralı bile olmadılar. Bahçesaray’ı değil, Ahlat’a sarayı konuşmaya devam ettiler. HDP grubu bu nedenle Meclis çalışmalarına katılmadı, bu siyasi sorumsuzluğun, duyarsızlığın ortağı olmak istemedi. Eş genel başkanımız Sezai Temelli başkanlığında bir heyetimiz bölgede. Halkımızla birlikte el ele vererek, omuz omuza durarak, bu felaketlerin üstesinden de geleceğiz.”
İdlip
“İdlib’de her geçen gün savaş riskinin yükseliyor. Ortaya çıkan tablo; AKP-MHP iktidarı açısından son derece vahim bir durumu gözler önüne seriyor. Bir yanda Rusya ve İran’ın desteklediği Suriye Ordusu bulunuyor, diğer yanda ise HTŞ ve ÖSO’ya kol kanat germek ve korumak için emir almış Türkiye askeri var. Suriye ordusu kendi topraklarını El Kaide uzantısı HTŞ çetelerinden temizlemeye çalışıyor. Türkiye orada ne yapıyor? Türkiye askerinin İdlib’de ne işi var? Daha birkaç gün önce 8 asker İdlib’de hayatını kaybetti. Bu askerlerin İdlib’de ne uğruna öldüğünü, Türkiye’nin neden Suriye topraklarından askeri güçlerini çekmediğini Erdoğan açıklamalıdır. Erdoğan, bu tür açıklama yapmasını isteyen ve sorular soran herkese fena halde öfkeleniyor. Öfkelenmeyecek, Erdoğan herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı değil ki üç sıfatı birden taşıyor, halka hesap vermesi gereken üç koltukta birden oturuyor. Meclis’te tek parti grubu olarak Suriye tezkeresine ‘hayır’ diyen ve ateşe benzinle gidenlerden olmadık ve olmayacağız. Türkiye kamuoyuna barışçıl, ilkeli ve erdemli bir dış politikanın gerekliliğini anlatmaya devam edeceğiz. Çağrımızı yineliyoruz; Türkiye, Suriye topraklarından kayıtsız koşulsuz çıkmalıdır. Demokratik bir siyasal sürecin önünü açmalı, Suriye halklarının kendi kaderini belirleme hakkına saygılı olmalıdır.”
Ekonomik kriz
“Türkiye’deki gelir dağılımındaki adaletsizlik derinleşiyor ve yoksul ile zengin arasındaki uçurum daha da büyüyor. Gelir dağılımı Türkiye’den bozuk olan ülkeler ise sadece Şili ve Meksika. Türkiye’de 16 milyon kişi yoksul, 18 milyon kişi de yoksulluk sınırında yaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2018 yılı sonuçlarına göre, yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6’ya yükselmiş. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise, yüzde 6,1’e düşmüş. Yüzde 5’lik zengin kesim 2019’da zenginliğini yüzde 12,7 arttırmış.”
Grup Yorum üyeleri
“Grup Yorum üyeleri uzun zamandır açlık grevindeler. Açlık grevini ölüm orucuna dönüştüren İbrahim Gökçek 235, Helin Bölek 232’inci gününde. Sağlık koşulları oldukça kötü ve her an hepimizin yüreğini yakacak kötü bir haberle sarsılabiliriz. Grup Yorum’un avukatlığını yapan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve tutuklu ÇHD’li avukatlar müvekkillerinin haklı taleplerinin savunucusu olmak amacıyla 5 Şubat’tan itibaren itibariyle açlık grevine başlamışlardır. Peki, Grup Yorum üyelerini açlık grevine ve ölüm orucuna zorlayan neden ise Türkiye’nin içinde bulunduğu utanç verici siyasi tabloyu, ülkenin sürüklendiği kaotik siyasi durumu çok çarpıcı biçimde özetliyor. Grup Yorum üyelerinin talepleri: ‘Konser yasaklarımızı kaldırın, tutuklu üyelerimizi serbest bırakın, üzerimizdeki baskılara son verin.’ Buradan iktidara sesleniyoruz; Grup Yorum’un taleplerini derhal kabul edin, açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını sona erdirin.”
Yaşanan kaybolmalar
“Son zamanlarda kayıplar Türkiye’nin öncelikli gündemleri arasında yer almaya başladı. Geçen hafta üzerinde durmuştuk. Dersim’de üniversite öğrencisi olan Gülistan Doku 34 gündür kayıp. Olayın şüphelisi Zainal Abarakov adlı şahıs yurt dışına kaçıyor, bölgedeki MOBESE kayıtlarına ulaşılamıyor, şüpheli herkesin ifadesi alınmıyor. Dersim’de bir bu tarz olaylara göz yumma, üstünü örtme, şüphelilerin korunduğuna dair kuşkular daha da güçleniyor. Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde yaşayan ve İstanbul Keldani Kilisesi Papazı Remzi Diril’in babası 71 yaşındaki Hurmuz Diril ile annesi 65 yaşındaki Şimoni Diril’den de, 11 Ocak’tan bu yana haber alınamıyor. Ne yazık ki çiftin bulunması için de yeterli çalışma yapılmıyor, kamuoyunun bilgi alması engelleniyor. Bir ilginç kayıp haberi daha; hapishanedeki oğlunu ziyaret etmek amacıyla Batman’dan İstanbul’a gelen ve aynı gün akrabalarıyla görüşen Mehmet Bal’dan 24 Ocak’tan sonra bir daha haber alınamıyor.”
Hak ihlalleri
“Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve işkence artarak sistematik biçimde devam ediyor ve artık yaygınlaşarak gizlenemez bir boyut kazanmış bulunuyor. Cezaevlerindeki hasta tutsakların tedavi edilmemesi, tedavi süreçlerinde ise kelepçe dayatılması, çıplak arama, gazete, dergi ve kitap kısıtlaması, koğuşlara yapılan baskınlar, kadınların erkek gardiyanlar tarafından aranması, banyolara dahi kamera yerleştirilmesi, darp, tehdit ve hakaret şeklinde süren işkence yöntemleri sık sık gündeme geliyor.”
Cizrespor
“3’üncü Lig 2’nci Grup’ta mücadele eden Cizrespor Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Merkez Hakem Kurulu’na (MHK) karşı güçlerinin yetmediğini belirterek, kendi sahalarında yapılan adaletsizlik, deplasmanlarda görmüş oldukları ırkçılık nedeniyle ligden çekildiğini duyurdu. Bu durum Türkiye spor tarihine geçecek kara bir leke olarak geçecek utanç verici bir gelişmedir.”
Yüksekova Belediye Başkanı
“15 Ekim 2019 tarihinde yapılan ev baskını ile gözaltına alınan ve 17 Ekim’de Yüksekova Belediye eşbaşkanımız Remziye Yaşar Hakkari 1’inci Ağrı Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi. Ancak, savcılığın karara itirazı üzerine gece yarısı apar topar toplanan 2’nci Ağrı Ceza Mahkemesi heyeti, Yaşar’ın tahliye kararını reddetti. Bu karar, Türkiye’de yargı sisteminin nasıl işlediğini, ısmarlama kararlar verildiğini, kararların hukuksal dayanaktan yoksun siyasi kararlar olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş bulunuyor.”
Gezi Davası Mütaalası
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi davası savcılık mütalaasında, tutuklu iş insanı Osman Kavala, mimar Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet talep etmiş. Savcının mütalaası Türkiye’deki hukuksuzluğun geldiği ve içine sürüklendiği vahim noktayı bir kez daha gözler önüne seriyor. Davayı Fetullahçı savcılar açmıştı, şimdi hiçbir şey olmamış gibi dava devam ediyor. Bu ceza taleplerinin geziyi lekelemesi mümkün değildir. O gün ‘hepimiz oradaydık’, bugün hepimiz buradayız, her şeyin farkındayız ve mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Geziyi bize unutturmaya çalışanlara inat Gezi’yi unutmayacağız. Bu vesileyle herkesi 18 Şubat’taki Gezi Davası’nın 6’ncı duruşmasına davet ediyoruz.”
ANKARA