Bekçilere geniş yetkiler veren tasarı Meclis komisyonundan geçti. Yasa tasarısına ilişkin görüşlerini aldığımız HDP ve CHP milletvekilleri bekçilerin AKP’nin gençlik kollarından seçildiğini vurguladı
Tolga Balcı
Türkiye bekçilik sistemine 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte yeniden geçiş yaptı. Darbe girişimi sonrası yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararnameler ile binlerce polis Fetullah Gülen Cemaati’ne üye olduğu gerekçesiyle işinden atılmıştı. Hükümet, bekçilik sistemini emniyet kadrolarında bu durumdan dolayı eksiklik yaşanmaması için getirdiğini duyurmuş muhalefet tasarıya karşı çıkmıştı. Kamuoyu Türkiye’nin o an içinde bulunduğu OHAL şartlarından dolayı konuyu tam anlamıyla tartışamadı. Ancak bekçilerin yurttaşlara kötü muamelesi ile bu durum gündemde sıcak bir başlık olarak kaldı.
Emniyet’te 90’lara dönüş
İlk uygulama zaten 90’lı yıllarda acı tecrübeler yaşayan Kürt illerinde gerçekleşti. İçişleri Bakanlığı 2016 yılında 20 bin bekçi alınacağını ve bölgede güvenliği böyle tesis edeceklerini duyurdu. Bu durum Emniyet’te 90’lara dönüş olarak değerlendirildi ve tartışıldı. Daha sonra 2017 yılında ise Türkiye’nin batı illeri mahalle bekçileri ile tanıştı. İstanbul’da ilk etapta 386 bekçi farklı mahallelerde nöbet tutmaya başladı. İlk sorunlarda bu zamanlar da yaşanmaya başladı. Yurttaşlar bekçilerin AKP’nin ‘ahlak polisliğini’ yaptığını ve yaşam tarzlarına müdahalede bulunduğunu dillendirmeye başladı.
Tacizler başladı
Zaman geçtikçe mahallelerde gecenin geç saatlerinde güvenliği tesis etmek için görevlendirilen bekçilik, tacizlerle, kavgalarla ve insanların yaşam tarzlarına yapılan baskılarla anılmaya başlandı.
Türkiye’nin dört bir tarafından gelen bu haberler arasında bir tanesi çok öne çıktı. Birgün’de yer alan habere göre Ankara’da bir taciz vakasını engellemek için olay yerine giden bekçiler ismini öğrendikleri bir kadına Facebook’tan taciz mesajları attı. Yaşanan durumu tacize maruz kalan kadın şöyle anlattı:
“Bekçilerden biri ifade verirken adımı öğrenmiş, Facebook’tan taciz mesajları attı. Bekçi, ‘Sizi gördüm, beyaz giymiştiniz size beyaz çok yakışıyor’ gibi mesajlar attı. Dava açılmasının ardından duruşma günü iletildi. Kadın örgütleri ile iletişime geçtim. Kamuoyu oluşturmaya çalıştım. Ciddi de bir kamuoyu oluşturuldu. Tacizcinin insan yaralama ve tehditten davası olduğunu da gördük.”
İzmir’de yerel mahkeme ‘Bekçilerin yetkisi yok’ dedi
Yaşanan taciz vakasından sonra Türkiye’nin gündemine bir mahkeme kararı ile bekçilik sistemi yeniden giriş yaptı. İzmir’de GBT yapmak isteyen bekçiler ile ‘GBT yapmak için yetkilerinin olmadığını’ söyleyen üniversiteli gençler arasında arbede yaşandı. Bunun üzerine açılan davada mahkeme mahalle bekçilerinin ‘GBT ve üst arama yetkilerinin olmadığını’ kaydetti.
Mahkeme, gerekçe olarak ‘Söz konusu bekçilerin, vatandaşın huzur ve güvenini sağlamak yerine yetkisiz olarak kimlik sorup vatandaşın huzur ve güvenini bozduğunu’ sundu.
Hükümet yasallaştırma çabasına girdi
Muhalefet bu konu ne zaman gündeme gelse bekçilerin üst arama, silah taşıma, gözaltına alma ve GBT yapma yetkisinin olmadığını söylese de bekçiler iktidarın da desteği ile bu durumu görmezden geldi.
Mahkemenin aldığı bu karar muhalefetin söylemine emsal olduğundan bunun önünü almak isteyen hükümet, bekçilere geniş yetkiler veren bir kanun tasarısı hazırladı ve Meclis İçişleri Komisyonu’nun onayına sundu.
Tasarıya göre:
- Bekçiler, haklarında tutuklama veya yakalama kararı çıkarılmış kişileri gördükleri takdirde yakalayacak ve bağlı bulunduğu genel kolluk kuvvetlerine teslim edecek. Çarşı ve mahalle bekçileri, zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak. GBT yapabilecek, üst araya bilecek.
Komisyonda sert tartışmalara neden olan bu tasarı muhalefetin tüm itirazlarına rağmen kabul edildi.
Yurttaşlardan kanun tasarasına tepki
Komisyonda kabul edilen kanun tasarısını yurttaşlar, sosyal medya üzerinden eleştirdi. Yurttaşlar, üniversite ve lise mecburiyeti aranmayan bekçi alımına ve 5000 lirayı geçen maaşlarına ‘Doğalgaz faturamızı ödeyemezken lise mezunu bile olmayan bu insanlara güvenlik için milyarlar verilmesini kabul etmiyoruz diyerek’ tepki gösterdi.
Öte yandan çeşitli siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu Demokrasi İçin Birlik oluşumu yasa tasarısına karşı ‘İktidar milisi bekçi istemiyoruz’ kampanyasına başladı.
Kampanyaya ilişkin açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bekçilerin, vatandaşlara kimlik sormak, gözaltına alabilmek, gösterilere müdahale etmek gibi yetkilerle donatıldığı yasa teklifi, iktidar kontrolünde bir milis gücü kurulmak istendiği ortaya koyuyor. Tek adam rejimi, zorbalık ve baskı yaratan güvenlikçi politikalarıyla yurttaşların güvenliğini sağlamaya çalışmıyor, iktidarda kalabilmek için tamamen hukuk dışı yeni baskı mekanizmaları yaratıyor. Çünkü ekonomik kriz, yoksulluk ve işsizlik karşısında hiçbir çözümü yok. Sokaklara dökülecek, iktidarını sarsacak toplumsal tepkiden korkuyor. Fikrini ifade etmeyi, toplantı ve gösteri yapmayı, örgütlenmeyi yasaklayarak, yeni milis güçleri kurarak toplumu baskı altında tutmaya çalışıyor.”
HDP ve CHP’den kanun teklifine şerh
Meclis içişleri Komisyonu’ndan geçen bekçilere geniş yetki veren tasarıya muhalafet partileri de karşı. Halkların Demokratik Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi kanun tasarısına şerh koydu. HDP şerhte şu ifadelere yer verdi:
“Bekçi ve polis sayısının 253 bin 886 olduğu hatırlatıldı. Bu sayının Almanya, Fransa, Ukrayna, İsrail, Fas gibi ülkelerin asker sayısından fazla olduğu belirtilerek, “Büyük bir iç istibdat ordusu AKP döneminde yaratılmıştır” dendi. HDP’nin kanununa asli eleştirisi ise bekçilerin ‘iktidarın sokaktaki gözü olduğu toplumu baskı altına aldığı’ yönünde. Bekçilik sisteminin topyekûn kaldırılması gerektiğini düşünüyor.”
Konu ile alakalı HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve Meclis İçişleri Komisyonu üyesi CHP Maraş Milletvekili Ali Öztunç ile görüştük.
‘Demokratik adımlarla güvenlik meselesi çözülür’
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, ‘Bekçilerin toplumun muhalif kesimlerine düşman hukuku uyguladıklarını ve bunun emarelerini son yaşanan saldırılarda görüldüğünü söyledi.
Paylan’a göre AKP’nin yeni bekçi ve polis alımları güvenliği yeniden tahsis etmeyecek, amaçları toplumu baskı altına almak. İktidarın bu yasa tasarısına niye ihtiyaç duyduğunu sorduğumuz Garo Paylan durumu şöyle özetledi:
“Erdoğan rejim inşasına devam etmek istiyor. Bu rejim gönül ve rıza rejimi değil, bir zor rejimi. Bu rejimin taraftarlığını büyütmeyi hedefliyor ve muhalefeti de bastırmak ve sindirmek istiyor. Güvenlik teşkilatını en kılcal damarlara kadar yayıp istibdat rejimini bunun üzerine kurmak istiyor. Bu anlamda bekçi teşkilatını genişletme amacında.”
HDP’li Paylan konuşmasının devamında vahim bir iddiada bulundu. Bekçilerin AKP’li ve MHP’li gençlerden seçildiğini söyledi ve ekledi:
“Bunlara toplumun muhalif kesimleri düşman olarak gösteriliyor ve öyle bekçi alımı yapılıyor. Düşman hukuğu uygulanması meşru gösteriliyor. AKP ve MHP’li gençleri alıp bekçi yaparsanız ve düşman olarak gösterirseniz bekçilerde toplumun bu kesimlerine şiddet uygular ve düşman olarak görür. Bu da hukuk dışına çıkmak anlamına gelir.”
Garo Paylan bu durumun benzerlerinin dünyada uygulandığını ve çözüm getirmediğini savunarak yapılması gerekeni şöyle özetledi: ‘Güvenlikçi politikalardan vazgeçip demokratik adımlar atmakla güvenlik meselesi çözülür.’
‘AYM’ye başvuracağız’
HDP ile birlikte yasa tasarısına şerh koyan CHP HDP’den farklı düşünüyor. Yasa tasarısı hakkında görüşlerini sorduğumuz CHP’nin Meclis İçişleri Komisyonu üyesi Milletvekili Ali Öztunç ‘Bekçilere karşı olmadıklarını sadece silah ve zor kullanmalarına karşı olduklarını’ açıkladı.
HDP gibi CHP’nin de iddiası bekçilerin AKP’nin gençlik kollarından karşılanması. Ali Öztunç yasanın Meclisten geçmesi durumunda Anayasa Mahkemesine başvuracakalarını açıkladı ve partisinin bakış açısını şöyle ifade etti:
“Bekçiliğe karşı değiliz. Bildiğimiz klasik bekçilik mahallenin abisi kardeşi dediğimiz bekçiliğin dışına çıkartıyorlar bu yasa ile Kolluk gücü getiriliyor. Polisin tüm yetkileri bekçilere veriliyor. Hatta üst araması gibi polis yetkileri AYM’den dönmesine rağmen bekçilere veriliyor. Yani bekçi üst araması yapacak, GBT yapacak gözaltına alacak o zaman polise ne gerek var. Buna karşı çıkıyoruz. 30 bin bekçi olacak bunun sonucu yeni bir kolluk kuvveti demek. Kendilerine ait bir ekip kurmak istiyorlar. Sınavsız olduğu için AKP il ve ilçe başkanlarından hazırlanan listelerle alım yapılacak. Genel kurulda karşı çıkacağız eğer yasa tasarısı geçerse AYM’ye başvuracağız bu kanunun iptal edileceğine inanıyoruz.”
Haber Merkezi