Kürtçe’ye yönelik yasaklar artarak sürüyor. Başta Meclis olmak üzere birçok yerde Kürtçe’nin ‘bilinmeyen dil’ olarak tanınlanmasının ardından, Şakran Cezaevi’nde de tutuklulara Kürtçe yayınlar aynı gerekçe ile verilmiyor
Keyfi uygulama ve hak gasplarının en yoğun yaşandığı cezaevlerinden biri olan Şakran T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki kadınlar, yakınları aracılığıyla gönderdiği mektupta, cezaevinde yaşananları aktardı. Tutukluların Kürtçe yazılı hiçbir yayını alamadıklarının belirtildiği mektupta, buna “bilinmeyen bir dil” şeklinde yanıt verildiği aktarıldı. “Milyonlarca insanın anadili ‘bilinmeyen dil’ statüsüne konuluyor” denilen mektupta, “Burada yaşadığımız sorunlara dair yazdığımız suç duyuruları ve dilekçeler çoğu zaman gönderilmiyor. Takip etmek için çıkış numarası istediğimizde vermiyorlar. OHAL sürecinde getirilen 3 kişilik fotoğraf uygulaması hala devam ediyor ve görüşlerde ailelerle çekilen fotoğraflar için herkesin tek tek kendi fotoğrafının parasını vermesini dayatıyorlar. Fakat her an herkesin parası olmayabiliyor. Genel olarak günlük verilen karavana yeterli düzeyde olmuyor. İaşe bedelini karşılamadığı gibi sağlıklı besleyiciliği olmayan yemekler veriliyor. Vejetaryen beslenen arkadaşlara hasta muamelesi yapılarak diyet yemek veriliyor ve hep aynı çeşit veriliyor. Mutfağın hangi koşullarda olduğunu bilmiyoruz. Yemek ve ekmeğin içinden birçok kez kıl, tüy, ip, böcek çıktı” diye belirtildi.
Görüşlerde kısıtlama
Açık görüşlerinin 1 saat olduğunu belirten tutuklular, OHAL sonrası 45 dakikaya indirildiğini ancak bunun da son zamanlarda 30-35 dakikaya kadar düşürüldüğünü belirtti. Görüşlerde ailelere selam vermelerinin engellendiğini belirten tutuklular, görüşe çıkarmama ile tehdit edildiklerini paylaştı. Kendilerine gelen giysilerin de etiket olmaması durumunda alınmadığını belirten tutuklular bunun kendilerini ve aileleri maddi olarak da zorladığını ifade etti.
Muayene edilmiyorlar
Mektubun devamında, “Mektuplarımız çok geç veriliyor ve birçoğuna el konuluyor. Aynı zarfta iki kişi mektup gönderemiyoruz. BM, AP, AİHM gibi uluslararası kurumlara ve konsolosluklara yazdığımız mektup ve dilekçeler gönderilmeyip el koyuluyor. En yoğun sorunlar sağlık problemlerinde yaşanıyor. Revirde bulunan doktor muayene için giden arkadaşlarla hakaretvari konuşarak muayene etmeden üstünkörü cevaplar vererek gönderiyor. Kronik rahatsızlıklar için düzenli yapılması gereken kontrollerin sevkleri yapılmıyor. Doktor ‘yaptım’ diyor ama daha sonra yapmadığı, yalan söylediği anlaşılıyor. Bu konuyla ilgili kurum idaresi de ‘biliyoruz durumu ama yetkimiz dışındadır’ diyor” ifadelerine yer verildi.
‘1. Müdür görüşmüyor’
Sorunları çözmek için cezaevi 2. müdürü ile görüştüklerini belirten tutuklular, adres olarak 1. müdürün kendilerine gösterildiğini ancak onun da kendileri ile görüşmediğini belirtti. Aylık yapılması gereken aramaların uzun süredir haftalık, 10 günlük periyodlarla yapıldığını belirten tutuklular, kantinden aldıkları ürünlere dahi aramalarda el konulduğunu, arama adı altında yaşam alanlarının, eşyalarının adeta talan edildiğini, provokasyon çıkarılmaya çalışıldığını aktardı. Tutuklular, tüm bu uygulamaların da 1. müdürün inisiyatifinde geliştiğini belirtti. Tutuklular mektuplarında son olarak şunları aktardı: “Kitap sınırlaması uygulaması var. Herkes yanında 10 kitap bulundurabiliyor. Yıllardır içeride olan araştırmaları olan, çalışmaları olan insanlara bu yetmiyor. Ki çalışma alanı olmasa da okumak için kitap sınırlaması bir Ortaçağ uygulamasıdır. Bilgiden, aydınlanmadan korkunun göstergesidir.”
İdare kendini mahkeme yerine koydu
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki 28 tutukluya, PTT yoluyla veya ziyaretçileri tarafından 82 adet kitap, dergi ve materyal gönderildi. Cezaevinin eğitim komisyonu tarafından bütün kitap ve materyalleri inceledikten sonra, bazı materyaller tutuklulara verilirken bazıları ise ‘cezaevi güvenliğini tehlikeye soktuğu’ iddiası ile verilmedi. Tutuklulardan Türkan Sünbül’e ziyaretçileri tarafından bırakılan “Özgür Eş Yaşam Jineolojiye Giriş”, Üç Aylık Bilim ve Kuram Dergisi Jineoloji’nin 10 -11-12-13- 14-sayıları. Dilek Öz, Hiyam Yolcu, Hülya Gerçek, Hatice Duman, Zeynep Yeter, Songül Dilek, Güneş Akan, Goncagül Telek, Dilek Tataş, Elif Vural Yaş’a farklı tarihlerde Atılım Gazetesi’nin 407, 408, 409 sayıları gönderildi. Ancak tutuklulara verilmedi. 25 Aralık 2019- 8 Ocak 2020’de Mücadele Birliği gazetesi verilmedi. 26 Aralık-2019-9 Ocak 2020 tarihli Yeni Demokrasi gazetesinin 51. sayısı tutuklulara verilmedi. Bakırköy Cezaevi Eğitim Komisyonu Başkanlığı 16 Ocak tarihinde kitaplar hakkında verdiği kararı tutuklulara yazılı şekilde bildirdi. Kararda cezaevine gönderilen yayınların, “Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile, kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsadığı eğitim kurulu kararıyla tespit edilen hiçbir yayın kuruma kabul edilmez” denildi. Kararda son olarak belirtilen gazeteler ve kitapların, “Kurum içerisinde karışıklığa sebep olarak ileride telafisi mümkün olmayan eylem ve durumlara dönüşebileceğinden, kurum asayiş ve güvenliğinde bütünlük sağlamak açısından, adı geçen hükümlü ve tutuklulara verilmemesi” gerekçelerine yer verildi.
İZMİR/JINNEWS